Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB), çoğunlukla şiddetli ve sürekli şüphe deneyimlemekle ilgilidir. Bu, kişinin kendisi hakkında en temel şeyleri bile sorgulamasına neden olabilir, örneğin cinsel yönelimini. Cinsel kimlik hakkındaki şüpheler, basit gibi görünebilir. Ancak kişide çok fazla sıkıntıya neden olurlar. Bu şüphe birkaç farklı şekilde ortaya çıkabilir.
Başka Bir Cinsel Yönelime Sahip Olma Şüphesi: En sık görülen şekli, kişinin daha önce inandığı cinsel yönelimden farklı bir cinsel yönelime sahip olabileceğini düşünmesidir. Eğer kişi heteroseksüel ise, homoseksüel olabileceği yönünde şüphe ve korku yaşamaya başlayabilir. Öte yandan, eğer kişi homoseksüelse, gerçekte heteroseksüel olabilecekleri olasılığı üzerine sıkıntı yaratan düşüncelere kapılabilirler. Aşağıdaki sorular ortaya çıkabilir:
Bazen kişiler, düşüncelerinin üzerine eylemde bulunmuş olabileceklerini veya bu düşünceleri gerçekleştirebileceklerini söyleyen takıntılara sahiptir.
Kendi Cinsel Kimliğini Bilmeyeceğini Düşünmek: Cinsel kimlik hakkındaki şüpheye bir varyasyon ise takıntılı düşüncenin kişinin cinsel yönelimini aslında ne olduğunu hiçbir zaman çözemeyeceği fikrine takıldığı durumdur. Hastalar bazen “Cinsel yönelimim ne olursa olsun başa çıkabilirim, ama aklım herhangi bir şeye karar vermememe izin vermiyor” inancını dile getirirler. Aşağıdaki sorular ciddi sıkıntı veren obsesif düşünceler olarak ortaya çıkabilir:
Cinsel Kimliğinin İncelendiği ve Konuşulduğu Şüphesi: Bazı kişiler, diğer insanların cinsellikle ilgili kendi davranışlarını veya görünüşlerini incelediğini, analiz ettiğini ve hatta gözetlediğini düşünerek şüpheye kapılabilir.maşıklaşabilir.
Cinsel yönelimleri hakkında homoseksüel düşüncelere sahip olan kişiler için yaşadıkları sıkıntının bir kısmının kesinlikle toplumsal kaynaklı olduğu söylenebilir. Gerçek şu ki, homoseksüel bireyler kültürümüz içinde her zaman baskı altında olan bir azınlık olmuşlardır ve birden bu pozisyonda olmayı düşünmek ve bu şekilde damgalanmak korkutucu olabilir. İnsanlar genellikle olumlu veya zevk aldıkları şeyler hakkında takıntı yapmazlar. Bu tür düşüncelerden en fazla sıkıntı yaşayanların, belki de başlangıçta daha güçlü homofobik veya ayrımcı tutumlarla yetiştirildikleri için mi, yoksa cinsel kimlikleri temel bir şüphe olduğu için mi böyle yaptıkları konusu hala araştırılması gereken bir soru olarak kalıyor.
Kendiniz hakkında bu kadar temel bir şeyi sorgulamak kesinlikle çok sıkıntılı bir durum olabilir. Bu sorunları yaşayan insanlar, cinsel yönelimleri hakkındaki şüphelerine son vermek ve emin olabilmek adına her gün birçok saati kaplayabilen sayısız zorlayıcı (kompülsif) aktivite ile meşgul olabilirler.
Bu tür zorlayıcı aktiviteler şunları içerebilir:
Bu şüpheleri yaşayan kişiler için en zorlayıcı durumlardan biri, uygun olmayan bir şeye cinsel bir tepki yaşadıklarında karşılaşırlar. Tipik bir örnek, homoseksüel erotik içeriklere bakarken ereksiyon yaşayan bir heteroseksüel erkeğin deneyimidir. Burada şu önemli noktayı bilmek gerekir, insanlar asla gerçekten katılmayacakları ancak uyarıcı buldukları sıradışı veya tabu niteliğinde cinsel davranışlarla cinsel olarak uyarılabilir ve/veya bunları fantezi malzemesi olarak kullanabilir. Bu çok yaygın bir durumdur. Aslında insanlar cinsel şeylere cinsel olarak tepki verirler. Burada sadece OKB’li insanlardan bahsetmiyorum, genel olarak insanlardan bahsediyorum. Ancak OKB durumunda kişi, düşüncelerinin gerçek içsel bir isteği yansıttığına ve farklı bir cinsel yönelime sahip olduklarının bir işareti olduğuna inanır. Bu inanç, homoseksüelliğe dair uyaranların heteroseksüelleri asla uyarıcı etmeyeceği yanlış inancıyla daha da güçlenir. Tüm bunları daha da karmaşıklaştıran bir başka faktör, bazı takıntılı düşünenlerin cinsel uyarılma hislerini anksiyete hisleriyle karıştırmalarıdır. İkisi fizyolojik olarak bazı yönlerden benzerdir.
OKB’de görülen bir dizi bilişsel (düşünsel) hata, işleri daha da karmaşık hale getirir. Bu hatalar, OKB hastalarını düşüncelerine anksiyeteyle tepki vermeye ve ardından bu anksiyeteyi gidermek için zorlamalar yapmaya yönlendiren şeylerdir. Aslında obsesyonlara temel olan düşünceler hemen herkeste görülen normal, istenmeyen, ancak yine de ortaya çıkan düşüncelerdir. Bunları obsesyonlardan ayıran şey, OKB hastalarının düşüncelere yükledikleri anlamlar veya değerlendirmelerdir. Yani asıl sorun düşüncelerin kendisi değil, düşüncelere yüklenen anlamlar ve sonuç olarak ortaya çıkan kaygı ve kompülsif davranışlardır.
OKB hastaları tarafından düşünceler üzerinde yapılan tipik bilişsel hatalar şunları içerebilir:
Bazen kişinin aklından geçen düşünceler o kadar sıkıntı vericidir ki kişi bu düşüncenin verdiği rahatsızlıktan kurtulmak ve onay aramak için etrafındakilere sorular sormaya başlar. Sorular sorma davranışının arkadaşlar ve aile üzerindeki etkisi genellikle olumsuz olabilir ve bininci kez sorduktan sonra birçok öfkeli tepki veya alayla karşılaşabilir.
Tabii ki, kişilerin fikirlerine yanıt ya da onay bulmak için gerçekleştirdiği bu kompülsif davranışlar aktiviteler sorunu çözmez tam tersine daha da kötüleştirir. Çoğu zaman yapılan kontrol ve sorgulama ne kadar fazlaysa, kişi o kadar şüpheci hale gelir. Kişiler kompülsif bir davranışın sonucunda birkaç dakika daha iyi hissetseler bile, şüphe hızla geri döner.
Obsesyonların neden olduğu korkularla başa çıkmak için hastaların uyguladığı bir başka yöntem de kaçınmadır. Cinsel kimliğine yönelik şüpheleri olan biri aşağıdaki kompülsif davranışları gösterebilir:
Elbette ki, bütün OKB hastalarının anlaması gereken çok önemli bir şey, korktukları şeyden kaçınmanın mümkün olmadığıdır. Korktuğunuz şeyle yüzleşmek, gerçeğe daha da yaklaşmanın bir yoludur. Kompülsif davranışların amacı elbette ki obsesyonların neden olduğu anksiyeteyi geri almak, iptal etmek veya nötralize etmektir. Kısa vadede gerçekten işe yarayabilirler, ancak faydaları sadece geçicidir. Ayrıca, zorlamaların paradoksal olduğunu anlamak önemlidir. Çünkü “kompülsif davranışlar, önce obsesyonlara sahip olma sorununa bir çözüm olarak başlar, ancak kısa sürede sorunun kendisi haline gelir.”
Kompülsiyonların başardığı şey, hastanın bu zorlamaları gerçekleştirmeye davranışsal olarak bağımlı hale gelmesine neden olmaktır. Aldıkları küçük rahatlama bile bu bağımlılığı başlatmaya yetecektir. kompülsif davranışlar sadece daha fazla kompülsiyona yol açar ve kaçınma sadece daha fazla kaçınmaya yol açar.
İnsanlar, OKB tedavilerinde herhangi bir yeni gelişme olup olmadığını sormayı severler. Son makaleden bu yana birkaç yeni ilaç dışında, tedavi temel olarak aynı kalmıştır. Bilişsel/davranışsal terapi ile birlikte ilaç (birçok durumda), hala geçerli bir yaklaşımdır. En etkili olduğu gösterilen davranışsal terapi türü, Maruz Bırakma ve Tepki Önleme (ERP) olarak bilinir.
ERP, katılımcıları obsesyonlarına maruz bırakmaları için teşvik eder (veya obsesyonları tetikleyecek durumlar yaratmaları için), bu sırada kaygıyı ortadan kaldırmak için zorlamaları kullanmamalarını sağlar. Korku veren düşüncelere veya durumlara, birkaç haftadan birkaç aya kadar değişen sürelerde giderek artan miktarlarda yaklaşılır. Bu, birey üzerinde “alışkanlık” olarak adlandırdığımız bir etki yaratır. Yani korktuğunuz şeyin yanında uzun süre kalırsanız, hiçbir zararın oluşmadığını hızla göreceksiniz. Bu süreci yavaşça artan miktarlarda yaparsanız, korku varlığına karşı bir tolerans geliştirirsiniz ve çekindiğiniz durumların etkisi büyük ölçüde azalır. Korkulan durumlardan sürekli kaçınarak sizi daha da hassaslaştırır. Ancak onlarla yüzleşerek, kaçınmanın kendisinin sizi tutsak tutan “gerçek” tehdit olduğunu öğrenirsiniz. Sonuç olarak, korkutucu ne varsa buna dayanıklılığınızı yavaşça artırdıkça, aynı miktarda anksiyetiyi tetiklemek için daha büyük ve daha büyük dozlarda korkutucu etkene ihtiyaç duyarsınız.
Kaçınma davranışlarını azaltarak kaygıyı tolere edebilir hale getirmenin öneminden bahsettik. Bununla birlikte aklınızdan geçen düşüncelerin yalnızca bir düşünce olduğunu bir şeyi düşünmenin onu yapmakla aynı anlama gelmediğini, düşüncelerinizi kontrol etmek zorunda olmadığınız üzerin çalışmak da hayat kalitenizi arttırabilir.
Terapi süreci uzun ve yorucu gelebilir. Davranış değişikliği yavaş bir değişikliktir. OKB’den kurtulmak kesinlikle kolay bir görev değildir. İstikrar ve kararlılık gerektirir, ancak yapılabilir. İnsanlar genellikle uygun yardım ve tavsiye ile, bunu her zaman yaparlar. Bu yazıyı okuyanlara kendi tavsiyem, kendinizi zorlamadan ve nitelikli insanlarla tedaviye başlamak olurdu.
Uzmanlıklar:
Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları , Depresyon ve Mutsuzluk , Obsesif Kompulsif BozuklukAkran Zorbalığını Önlemek
Barış AYTAÇ 28.05.2025
Dijital Dünya ve Etkileri
Pelin BAYIN 26.05.2025
Duygularımız, İçinde Büyüdüğümüz Dünyadan İzler Taşır: Kültürel Bağlam
Hidayet ÇALIŞKAN 26.05.2025