İlayda DEMIR - Blog Yazıları
Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB), çoğunlukla şiddetli ve sürekli şüphe deneyimlemekle ilgilidir. Bu, kişinin kendisi hakkında en temel şeyleri bile sorgulamasına neden olabilir, örneğin cinsel yönelimini. Cinsel kimlik hakkındaki şüpheler, basit gibi görünebilir. Ancak kişide çok fazla sıkıntıya neden olurlar. Bu şüphe birkaç farklı şekilde ortaya çıkabilir.Başka Bir Cinsel Yönelime Sahip Olma Şüphesi:En sık görülen şekli, kişinin daha önce inandığı cinsel yönelimden farklı bir cinsel yönelime sahip olabileceğini düşünmesidir. Eğer kişi heteroseksüel ise, homoseksüel olabileceği yönünde şüphe ve korku yaşamaya başlayabilir. Öte yandan, eğer kişi homoseksüelse, gerçekte heteroseksüel olabilecekleri olasılığı üzerine sıkıntı yaratan düşüncelere kapılabilirler. Aşağıdaki sorular ortaya çıkabilir:Acaba homoseksüel (veya heteroseksüel) miyim?Gerçekten homoseksüel (veya heteroseksüel) olduğumu nasıl anlarım?Hiç homoseksüel (veya heteroseksüel) gibi hissetmeyip veya davranmasam da birdenbire homoseksüel (veya heteroseksüel) olabilir misiniz?Farkında olmadan homoseksüel (veya heteroseksüel) bir cinsel eylemde bulunmuş olabilir miyim?Homoseksüel (veya heteroseksüel) görünüyor muyum (veya davranıyor muyum)?Acaba farklı bir cinsel yönelimle birine dokunmuş, bakmış ya da beğenmiş olabilir miyim?Zıt yönelimli cinsel içerikleri izlerken cinsel duyumlar yaşıyorsam, bu benim homoseksüel (veya heteroseksüel) olduğumu gösterir mi?Bazen kişiler, düşüncelerinin üzerine eylemde bulunmuş olabileceklerini veya bu düşünceleri gerçekleştirebileceklerini söyleyen takıntılara sahiptir.Kendi Cinsel Kimliğini Bilmeyeceğini Düşünmek:Cinsel kimlik hakkındaki şüpheye bir varyasyon ise takıntılı düşüncenin kişinin cinsel yönelimini aslında ne olduğunu hiçbir zaman çözemeyeceği fikrine takıldığı durumdur. Hastalar bazen “Cinsel yönelimim ne olursa olsun başa çıkabilirim, ama aklım herhangi bir şeye karar vermememe izin vermiyor” inancını dile getirirler. Aşağıdaki sorular ciddi sıkıntı veren obsesif düşünceler olarak ortaya çıkabilir:Kadınları mı yoksa erkekleri mi tercih ettiğimi nasıl bilebilirim?Belki gerçekten ne olduğumu bilmiyorum. Belki de hiçbir zaman ne olduğumu bilemeyeceğim.İnsanlar gerçekten hangi cinsiyette olduklarını nasıl anlarlar?Yanlış bir seçim yaparsam ve gerçekten bana uygun olmayan bir yaşam tarzına sıkışırsam ne olur?Cinsel Kimliğinin İncelendiği ve Konuşulduğu Şüphesi:Bazı kişiler, diğer insanların cinsellikle ilgili kendi davranışlarını veya görünüşlerini incelediğini, analiz ettiğini ve hatta gözetlediğini düşünerek şüpheye kapılabilir.maşıklaşabilir.Problemin KaynağıCinsel yönelimleri hakkında homoseksüel düşüncelere sahip olan kişiler için yaşadıkları sıkıntının bir kısmının kesinlikle toplumsal kaynaklı olduğu söylenebilir. Gerçek şu ki, homoseksüel bireyler kültürümüz içinde her zaman baskı altında olan bir azınlık olmuşlardır ve birden bu pozisyonda olmayı düşünmek ve bu şekilde damgalanmak korkutucu olabilir. İnsanlar genellikle olumlu veya zevk aldıkları şeyler hakkında takıntı yapmazlar. Bu tür düşüncelerden en fazla sıkıntı yaşayanların, belki de başlangıçta daha güçlü homofobik veya ayrımcı tutumlarla yetiştirildikleri için mi, yoksa cinsel kimlikleri temel bir şüphe olduğu için mi böyle yaptıkları konusu hala araştırılması gereken bir soru olarak kalıyor.Kendiniz hakkında bu kadar temel bir şeyi sorgulamak kesinlikle çok sıkıntılı bir durum olabilir. Bu sorunları yaşayan insanlar, cinsel yönelimleri hakkındaki şüphelerine son vermek ve emin olabilmek adına her gün birçok saati kaplayabilen sayısız zorlayıcı (kompülsif) aktivite ile meşgul olabilirler.Bu tür zorlayıcı aktiviteler şunları içerebilir:Çekici erkek veya kadınları veya onların resimlerini incelemek veya cinsel içerikli edebiyat veya pornografi (hetero- veya homoseksüel) okumak, eğer cinsel olarak heyecanlandıklarını görmek için.Kendilerini cinsel durumlarda hayal etmek ve ardından bu durumlara verdikleri tepkiyi gözlemlemek.Sadece kendi tepkilerini kontrol etmek amacıyla tekrar tekrar mastürbasyon yapmak veya cinsel ilişkiye girmek (bu daha aşırı vakalarda fahişelere gitmeyi içerebilir).Kendilerini inceliyerek, başka bir kişi gibi homoseksüel veya heteroseksüel gibi görünüp görünmediklerine dair kanıt aramak.Geçmişte diğer erkekler veya kadınlarla olan etkileşimlerini sürekli olarak gözden geçirip analiz etmek, eğer homoseksüel veya heteroseksüel biri gibi davranıp davranmadıklarını görmek için.Diğerlerinin tepkilerini veya konuşmalarını kontrol etmek, eğer bu insanlar onların uygunsuz davrandığını veya garip bakışlar verdiklerini fark etmiş olabilirler mi diye belirlemek için.İnternet üzerinde, bir bireyin kendi cinsel yönelimini nasıl anlayabileceğine dair makaleler okumak ve hangi gruba daha çok benzediklerini görmek için.Kendi deneyimlerine benzerlik bulup bulamayacaklarına dair “açıldılar” anılarını okumak için diğer insanların hikayelerini okumak.Cinsel yönelimleri hakkında sürekli olarak diğer insanlara soru sormak veya cinsel yönelimleri hakkında güvence aramak.Zorlayıcı sorgulama sıklıkla gerçekleşebilir ve genellikle kişiye yakın olan diğer insanları içerir. Sorular hiç bitmeyen ve tekrarlayan sorulardır.Bu şüpheleri yaşayan kişiler için en zorlayıcı durumlardan biri, uygun olmayan bir şeye cinsel bir tepki yaşadıklarında karşılaşırlar. Tipik bir örnek, homoseksüel erotik içeriklere bakarken ereksiyon yaşayan bir heteroseksüel erkeğin deneyimidir. Burada şu önemli noktayı bilmek gerekir, insanlar asla gerçekten katılmayacakları ancak uyarıcı buldukları sıradışı veya tabu niteliğinde cinsel davranışlarla cinsel olarak uyarılabilir ve/veya bunları fantezi malzemesi olarak kullanabilir. Bu çok yaygın bir durumdur. Aslında insanlar cinsel şeylere cinsel olarak tepki verirler. Burada sadece OKB’li insanlardan bahsetmiyorum, genel olarak insanlardan bahsediyorum. Ancak OKB durumunda kişi, düşüncelerinin gerçek içsel bir isteği yansıttığına ve farklı bir cinsel yönelime sahip olduklarının bir işareti olduğuna inanır. Bu inanç, homoseksüelliğe dair uyaranların heteroseksüelleri asla uyarıcı etmeyeceği yanlış inancıyla daha da güçlenir. Tüm bunları daha da karmaşıklaştıran bir başka faktör, bazı takıntılı düşünenlerin cinsel uyarılma hislerini anksiyete hisleriyle karıştırmalarıdır. İkisi fizyolojik olarak bazı yönlerden benzerdir.OKB’de görülen bir dizi bilişsel (düşünsel) hata, işleri daha da karmaşık hale getirir. Bu hatalar, OKB hastalarını düşüncelerine anksiyeteyle tepki vermeye ve ardından bu anksiyeteyi gidermek için zorlamalar yapmaya yönlendiren şeylerdir. Aslında obsesyonlara temel olan düşünceler hemen herkeste görülen normal, istenmeyen, ancak yine de ortaya çıkan düşüncelerdir. Bunları obsesyonlardan ayıran şey, OKB hastalarının düşüncelere yükledikleri anlamlar veya değerlendirmelerdir. Yani asıl sorun düşüncelerin kendisi değil, düşüncelere yüklenen anlamlar ve sonuç olarak ortaya çıkan kaygı ve kompülsif davranışlardır.OKB hastaları tarafından düşünceler üzerinde yapılan tipik bilişsel hatalar şunları içerebilir:Hayatta her zaman kesinlik ve kontrol sahibi olmalıyım (belirsizliğe tahammülsüzlük).Düşüncelerim ve duygularımın her zaman tam kontrolünü elinde tutmalıyım. Düşüncelerim kontrolüm dışına çıkarsa, bu kontrolü yeniden kazanmak için bir şeyler yapmalıyım.Bir düşünceyi düşünmek, onun önemli olduğu anlamına gelir.Zihnimden geçen bazı düşüncelere sahip olmak anormaldir ve eğer sahipsem, bu ben deli, tuhaf, vb. yapar.Zihnimden geçen bir düşünceye sahip olmakla onun önerdiğini yapmak, ahlaki olarak aynıdır.Zarar verme düşüncesini düşünmek ve önlememek, zarar verme eylemi gibi kötüdür (Düşünce-Davranış Birliği olarak da bilinir).Zihnimden geçen düşüncelere sahip olmak, onları gerçekleştirmeye meyilli olduğum anlamına gelir.Düşüncelerimin gerçekleşme riskini alamam.Kompülsif DavranışlarBazen kişinin aklından geçen düşünceler o kadar sıkıntı vericidir ki kişi bu düşüncenin verdiği rahatsızlıktan kurtulmak ve onay aramak için etrafındakilere sorular sormaya başlar. Sorular sorma davranışının arkadaşlar ve aile üzerindeki etkisi genellikle olumsuz olabilir ve bininci kez sorduktan sonra birçok öfkeli tepki veya alayla karşılaşabilir.Tabii ki, kişilerin fikirlerine yanıt ya da onay bulmak için gerçekleştirdiği bu kompülsif davranışlar aktiviteler sorunu çözmez tam tersine daha da kötüleştirir. Çoğu zaman yapılan kontrol ve sorgulama ne kadar fazlaysa, kişi o kadar şüpheci hale gelir. Kişiler kompülsif bir davranışın sonucunda birkaç dakika daha iyi hissetseler bile, şüphe hızla geri döner.Obsesyonların neden olduğu korkularla başa çıkmak için hastaların uyguladığı bir başka yöntem de kaçınmadır. Cinsel kimliğine yönelik şüpheleri olan biri aşağıdaki kompülsif davranışları gösterebilir:Aynı cinsiyetten kişilere yakın durmaktan, dokunmaktan veya sürtünmekten kaçınmak (veya eğer kişi homoseksüel ise, karşı cinsiyetten kişilere karşı).Eşcinsellik veya diğer cinsel konularla ilgili herhangi bir şeyi içeren haber, kitap, video veya gönderi okumamak veya izlememek.“Eşcinsel,” “homoseksüel,” (veya “heteroseksüel”) veya cinsellikle ilişkili diğer terimleri asla söylememek.Eğer bir erkekse, kadınsı görünmeye veya davranmamaya çalışmak veya eğer kişi homoseksüel ise tam tersi bir şekilde davranmaya çalışmak.Eğer bir erkekse, kadınsı görünmeye yol açacak şekilde giyinmemeye çalışmak veya eğer kişi homoseksüel ise tam tersi bir şekilde giyinmeye çalışmak.Diğer insanlarla cinsel kimlik sorunları veya konuları hakkında konuşmamaya çalışmak.Eğer kişi heteroseksüel ise, homoseksüel olabilecek veya bu yönde eğilim gösteren herhangi biriyle herhangi bir ilişki ve iletişim kurmamaya çalışmak.Elbette ki, bütün OKB hastalarının anlaması gereken çok önemli bir şey, korktukları şeyden kaçınmanın mümkün olmadığıdır. Korktuğunuz şeyle yüzleşmek, gerçeğe daha da yaklaşmanın bir yoludur. Kompülsif davranışların amacı elbette ki obsesyonların neden olduğu anksiyeteyi geri almak, iptal etmek veya nötralize etmektir. Kısa vadede gerçekten işe yarayabilirler, ancak faydaları sadece geçicidir. Ayrıca, zorlamaların paradoksal olduğunu anlamak önemlidir. Çünkü“kompülsif davranışlar, önce obsesyonlara sahip olma sorununa bir çözüm olarak başlar, ancak kısa sürede sorunun kendisi haline gelir.”Kompülsiyonların başardığı şey, hastanın bu zorlamaları gerçekleştirmeye davranışsal olarak bağımlı hale gelmesine neden olmaktır. Aldıkları küçük rahatlama bile bu bağımlılığı başlatmaya yetecektir. kompülsif davranışlar sadece daha fazla kompülsiyona yol açar ve kaçınma sadece daha fazla kaçınmaya yol açar.OKB Tedavisiİnsanlar, OKB tedavilerinde herhangi bir yeni gelişme olup olmadığını sormayı severler. Son makaleden bu yana birkaç yeni ilaç dışında, tedavi temel olarak aynı kalmıştır. Bilişsel/davranışsal terapi ile birlikte ilaç (birçok durumda), hala geçerli bir yaklaşımdır. En etkili olduğu gösterilen davranışsal terapi türü, Maruz Bırakma ve Tepki Önleme (ERP) olarak bilinir.ERP, katılımcıları obsesyonlarına maruz bırakmaları için teşvik eder (veya obsesyonları tetikleyecek durumlar yaratmaları için), bu sırada kaygıyı ortadan kaldırmak için zorlamaları kullanmamalarını sağlar. Korku veren düşüncelere veya durumlara, birkaç haftadan birkaç aya kadar değişen sürelerde giderek artan miktarlarda yaklaşılır. Bu, birey üzerinde “alışkanlık” olarak adlandırdığımız bir etki yaratır. Yani korktuğunuz şeyin yanında uzun süre kalırsanız, hiçbir zararın oluşmadığını hızla göreceksiniz. Bu süreci yavaşça artan miktarlarda yaparsanız, korku varlığına karşı bir tolerans geliştirirsiniz ve çekindiğiniz durumların etkisi büyük ölçüde azalır. Korkulan durumlardan sürekli kaçınarak sizi daha da hassaslaştırır. Ancak onlarla yüzleşerek, kaçınmanın kendisinin sizi tutsak tutan “gerçek” tehdit olduğunu öğrenirsiniz. Sonuç olarak, korkutucu ne varsa buna dayanıklılığınızı yavaşça artırdıkça, aynı miktarda anksiyetiyi tetiklemek için daha büyük ve daha büyük dozlarda korkutucu etkene ihtiyaç duyarsınız.Kaçınma davranışlarını azaltarak kaygıyı tolere edebilir hale getirmenin öneminden bahsettik. Bununla birlikte aklınızdan geçen düşüncelerin yalnızca bir düşünce olduğunu bir şeyi düşünmenin onu yapmakla aynı anlama gelmediğini, düşüncelerinizi kontrol etmek zorunda olmadığınız üzerin çalışmak da hayat kalitenizi arttırabilir.Terapi süreci uzun ve yorucu gelebilir. Davranış değişikliği yavaş bir değişikliktir. OKB’den kurtulmak kesinlikle kolay bir görev değildir. İstikrar ve kararlılık gerektirir, ancak yapılabilir. İnsanlar genellikle uygun yardım ve tavsiye ile, bunu her zaman yaparlar. Bu yazıyı okuyanlara kendi tavsiyem, kendinizi zorlamadan ve nitelikli insanlarla tedaviye başlamak olurdu.Devamını oku
Yayınlanma: 01.10.2023 19:14
Son Güncelleme: 01.10.2023 19:14
Epilepsi’yi duyduğunuzda, muhtemelen televizyonda veya filmlerde gördüğünüz şeyi düşünüyorsunuzdur: Bir tonik-klonik nöbet, yani birinin yere düşmesi ve sarsılması. Ancak epilepsi ile yaşayan herkes, bunun sadece o kadarla sınırlı olmadığını size anlatabilir.Öncelikle, tonik-klonik nöbetler tek tür nöbet değildir. Birisi siz fark etmeden günde yüzlerce kez farkında olmadığınız “absans” nöbetleri yaşayabilir. Nöbetlerin ötesindeyse epilepsi hastaları günlük hayatta mücadele ettikleri birçok başka semptom ve komplikasyonla karşı karşıyadır.Epilepsi ile yaşayan insanlardan daha fazla bilgi edinmek içinEpilepsyDisease.comtarafından “Epilepsi Amerika’da” adlı bir anket düzenlenmiştir. 415 epilepsi hastası anketi tamamlamış ve deneyimlerini paylaşmıştır. Aşağıdaki görsellerde anketin sonuçlarına ilişkin bilgileri bulabilirsiniz.Epilepsi ve Bellek ProblemleriBellek ile ilgili sorunlar yaygındır. Yukarıda bahsedilen anketi dolduran katılımcıların %88’i epilepsi nedeniyle bellek problemleri yaşadığını belirtmiştir. Katılımcılardan biri, “Zihinsel olarak diğerleriyle aynı seviyede olmadığımı hissediyorum. Konuşmamdaki hatalar diğerleri tarafından düzeltiliyor ve diğer insanlardan daha fazla unutkanlık yaşıyorum”.Bu sisli his, birkaç epilepsi hastası tarafından ifade edilmiştir ve katılımcıların %25’i bellek kaybını durumlarıyla ilgili endişelenmelerine neden olan birinci faktör olarak sıralamıştır. Ankete katılanların yaklaşık %14’ü de öğrenme güçlüğü yaşadığını belirtmiştir. Epilepsi İlaçlarını KullanmaEpilepsisi olan birçok insan için ilaç kullanmak günlük yaşamın bir parçasıdır. Doğru ilaçlar kişilerin nöbetsiz kalmasına yardımcı olabilirken, hala günlük yaşamı etkileyen veya daha ciddi olabilen yan etkilerle mücadele etmek gerekebilir.Anket katılımcıları ilaç yan etkilerinin şunları içerdiğini belirttiler:DepresyonBaş dönmesiBilişsel sorunlarYorgunlukUyku sorunlarıAnksiyeteKilo almaBir katılımcı şunları paylaştı: “Bu ilaçlarla kendimi aşırı yüklenmiş ve gerçek benliğimden uzak hissediyorum. Utanıyorum ve topluma bir yük olduğumu düşünüyorum.”Uzun vadeli güvenlik de bir endişedir; katılımcıların %50’si epilepsi ilaçlarının uzun vadeli etkileri hakkında konulardan ilgi duyduklarını belirtti.Psikolojik İyi Oluş ve EpilepsiBirçok epilepsi hastası aynı zamanda zihinsel sağlık sorunlarıyla da mücadele ediyor. Katılımcıların yarısından fazlası anksiyete veya depresyon teşhisi almışken, %9’u bipolar bozukluk veya borderline kişilik bozukluğu gibi bir duygudurum bozukluğuna sahip.Zihinsel sağlığı iyileştirmek ve duygusal desteği artırmak, epilepsi hastalarının %46’sının ilgi alanına giriyor ve %45’i Facebook destek gruplarını kullanarak epilepsi hastalarıyla bağlantı kuruyor.Bir katılımcının dediği gibi, “Benzer bir şeylerden geçmiş olan diğer insanlarla bağlantı kurmak, epilepsinin zaten başlı başına çok izole edici olduğu bir durumda, sizin de bu izolasyon hissinizden kurtulmanıza yardımcı oluyor”.Uyku, Migren, Bitkinlik… ve Daha FazlasıEpilepsiye ek olarak, birçok katılımcı başka sağlık koşullarını da yönetmektedir, bunlar arasında:MigrenUyku apnesiKronik ağrıÖğrenme güçlüğüDiğer nörolojik bozukluklarKatılımcıların yalnızca %15’i epilepsi dışında başka bir sağlık durumu olmadığını belirtti.“Kimse epilepsiyi anlamıyor gibi geliyor…”Birçok katılımcı için epilepsi, hayatları ve ilişkileri üzerinde büyük bir etkiye sahip olur ve bazen onları anlaşılmamış hissettirir. Bir katılımcının dediği gibi, “Arkadaşlarım gitti, ailem tarafından dalga geçildim.”Katılımcıların %49’u, epilepsiyi anlamak ve açıklamak önemli bir ilgi alanıdır. Benzer şekilde, yalnızca %56’sı çevrelerindeki insanların bir nöbet geçirirken nasıl uygun bir şekilde tepki vereceğini bileceklerini belirtti.2021 Epilepsy In America Anketi, Haziran ayından Ağustos 2021’e kadar çevrimiçi olarak yapıldı. Anket, 415 kişi tarafından tamamlandı.Epilepside Sosyal Anksiyete Yaşam Kalitesini NasılEtkiliyor?Son 28 yıldır, Mónica Patricia Molina nöbetler geçiriyor – bunların birçoğu halka açık yerlerde gerçekleşiyor. Şimdi, 42 yaşında, evinden çıkmaktan korkuyor. “Halka açık bir yerde nöbet geçirmek başıma gelen en korkunç şeylerden biri,” diyor Mónica. “İnsanlar ne yapacaklarını bilmiyorlar. Çığlık atıyorlar, kaçıyorlar veya beni acıyarak izliyorlar.”Halka açık bir nöbetin ardından, Molina hastanede, kafası karışmış ve acı içinde uyanabilir ya da yabancılarla çevrili bir şekilde uyanabilir. Mónica yalnız değil – çalışmalar, epilepsisi olan insanların %3 ila %7’sinde sosyal anksiyete bozukluğu olduğunu tahmin ediyor. Genel olarak, epilepsisi olan insanların yaklaşık %23’ü bir tür anksiyeteye sahip; bu, genel nüfusun iki katından fazla bir orandır. Sosyal anksiyete yaşayan kişilerin kim olduğuna bakılmaksızın, bu bozukluğun izolasyon, özsaygı kaybı ve sınırlı bir yaşam tarzı gibi birden fazla, dramatik sonucu olabilir, dedi W. Curt LaFrance, Jr.Sadece birkaç çalışma olmasına rağmen, son araştırmalar, epilepsisi olan kişilerde sosyal anksiyetenin daha önce düşünülenden daha yaygın olabileceğini ve bu durumun teşhis ve tedavisini engelleyebileceğini düşündürüyor. Hastanede tedavi gören 70 epilepsi hastasının yer aldığı bir çalışmada çarpıcı sonuçlar elde edilmiştir. Yaşları 18 ila 74 arasında değişen hastaların %38’inin agorafobi ve %29’unun sosyal anksiyete bozukluğuna sahip olduğu görülmüştür. Ayrıca, hastaların %53’ü depresyon kriterlerini karşılıyordu. Birçok hastada bu tanılar birlikte görülmüştür. Ancak çalışmada hastaların günlük yaşamını asıl etkileyen faktörlerin agorafobi veya sosyal anksiyeteye olduğu da belirtilmektedir.Yine aynı çalışmada nöbet geçiren hastaların, nöbet geçirmeyenlere kıyasla agorafobiye daha yatkın olduğu görüldü. Sosyal anksiyete bozukluğu, birden fazla antiepileptik ilaç alan kişilerde daha yaygındı.Sosyal anksiyete, diğer anksiyete bozukluklarından farklıdır. Bunun, nöbet kontrolüyle ve dış çevreyle – toplumun epilepsiyi nasıl algıladığıyla – çok ilgisi vardır. Molina, nöbet geçirirken insanların onu görmesini istemediği için dışarı çıkmaktan kaçınıyor. Çünkü daha önce halka açık yerlerde birkaç olumsuz deneyim yaşadı. İş ve uğraşı terapisi randevusunda yanında birkaç kişi varken nöbet geçirdi. “Uyandığımda utanmıştım çünkü herkes bana bakıyordu,” dedi. Molina dışarı çıktığında ailesinden birinin mutlaka yanında olmasını istiyor. Ancak yanında ailesi varken bile kendini güvende hissetmiyor. “Bütün bu yıllardan sonra bile, ebeveynlerim hâlâ nöbetlere alışamadı,” diyor. “Babam benimle yalnız kalamaz çünkü bir nöbet geçireceğimden korkuyor. Ve küçük yeğenlerim var, onlar korkuyor ve ağlamaya başlıyorlar ve bana ‘korkuyoruz çünkü ölüyormuş gibi hissediyoruz’ diyorlar.” Ne yazık ki Molina’nın deneyimleri alışılmadık değildir. Nöbet geçiren kişiler, epilepsiye sahip oldukları için farklı hissediyorlar. “Bende bir şeyler yanlış” diye düşünebiliyorlar ve rahatsızlık hissediyorlar.Sosyal anksiyete ve agorafobi için etkili tedaviler epilepsisi olan kişilerde sıkı bir şekilde araştırılmamış olsa da, genel olarak tedavi bilişsel davranışçı terapi, ilaç veya ikisini içerir. Ancak tedavi alabilmek için önce teşhis konulması gerekmektedir. Ve çoğu sosyal anksiyetesi olan insan, bunu doktorlarıyla konuşmaz.Nöbet geçiren birinin yapabileceği en iyi şeylerden biri, doktoruna sosyal anksiyetesini açıkça ifade etmektir. Halka açık yerlerde dolaşmaktan ve sosyal olarak yapmam gereken şeyleri yapmaktan korkuyor ve korktuğum için dışarı çıkmıyorsanız atmanız gereken ilk adımlardan biri, korktuğunuzu kabul etmek ve sonra bunun için yardım aramaktır.Diğer çalışmalar, sosyal anksiyetesi olan epilepsi hastalarının, halka açık yerlerde nöbet geçirmeleri durumunda başkalarının ne söyleyeceği veya düşüneceği konusunda endişeli olduklarını da göstermektedir.2015 yılında yapılan bir Kanada çalışması, epilepsileri hakkında daha fazla bilgi sahibi olan hastaların sosyal anksiyeteye daha az eğilimli olduğunu göstermiştir. Eğer epilepsi televizyonda vb. konuşulan bir konu olsaydı, belki hastalar kendilerini daha rahat hissederlerdi. Nöbet sırasında nasıl tepki vereceklerini bilen insanlar olsaydı, birini yardımcı etmek için, hastaların dışarı çıkması daha kolay olurdu.Molina da aynı fikirde. “Epilepsi ve nöbetler hakkında daha fazla bilgi sahibi olsalar ve bunlara nasıl tepki vereceklerini bilirlerse kendimi daha güvende hissederdim,” diyor. Farkındalığın az olması hastalıkla ilgili birçok yanlış inancı ve hatalı müdahaleyi de beraberinde getiriyor.Sonuç olarak, bir hastanın yardım araması hastanın kendi elindedir, ancak bir kişiyle epilepsi hastası biri karşılaşırsa ne yapacağını bilmek de hepimizin sorumluluğundadır.Devamını oku
Yayınlanma: 22.09.2023 18:07
Son Güncelleme: 22.09.2023 18:07
"Beyin Tümörüyle Yaşamak" yazı dizisine hoş geldiniz. Bu yazı dizisi sizin, ailenizin ve arkadaşlarınızın beyin tümörleri hakkında daha fazla bilgi edinmelerine yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Başlangıç olarak, beyin tümörü teşhisini anlamaya çalışırken tedavi kararları vermeniz gereken o kritik ilk saatler ve günler hakkında bilgi vereceğim. Daha sonra, beyin tümörleri, farklı türleri ve etkileri hakkında genel bilgilerden konuşacağız.Kimse “Beyninizde bir tümör var!” cümlesini duymaya hazır değildir ve o anda her şey değişir. Teşhisi kabul etmeniz ve nispeten kısa bir süre içinde bir tedavi süreci hakkında kararlar vermeniz gerekir.Korkmuş ve bunalmış hissetmeniz muhtemeldir. Ama yalnız değilsiniz. Bu süreçte size yol gösterecek bir yazı dizisiyle yanınızda olmaya çalışacağım. Daha önce de belirttiğim gibi beyin tümörü teşhisi almak korku, üzüntü ve öfke gibi çok çeşitli duyguları uyandırabilir. Bu duygulara alışırken, doktorunuzun verdiği karmaşık bilgileri anlamaya çalışmak zor olabilir. Daha da büyük bir zorluk, tedavinizin seyri hakkında önemli kararlar almak için bu bilgileri kullanmaktır.Aşağıdaki bilgiler, bir beyin tümörü teşhisinin ilk günlerinde size yardımcı olacaktır. Ancak her kişinin sürecinin kendine özel olduğunu, yaşayacağınız deneyimleri başkalarınınkiyle kıyaslamamanız gerektiğini lütfen unutmayın. Lütfen sorulması gereken soruların kişiden kişiye değişim gösterebileceğini unutmayın!Nereden Başlamalıyım?Teşhis ile uzlaşmak, onu kabul etmek biraz zaman alabilir. Bazı kişiler teşhisin ardından bu durumu kabul etmekte güçlük çekerken, diğerleri hemen daha fazla bilgi edinmek ister. Neler olup bittiğini anlamak, beyin tümörünüz hakkında daha fazla bilgi edinmek, bilinçli kararlar verebilmek ve size sunulan tedavi seçeneklerini değerlendirmek için zaman ayırmanız önemlidir.Yapılacak ilk şey kendinizi eğitmektir. Ne tür bir beyin tümörünüz var, derecesi nedir ve etkileri nelerdir? Bu sorularakendinizi hazır hissettiğinizzamanvedoğru kaynakları kullanarakyanıt arayın. Kendinizi hazır hissetmek için ihtiyaç duyacağınız zaman kişiye göre değişir. Kendinizi zorlamamaya çalışın. Doğru kaynakları kullanmak hem teşhisi kabul etmenizi kolaylaştıracak hem de yanlış bilgilerin oluşturacağı kaygıyı önleyecektir. Doğru kaynaklar için alanında uzman sağlık çalışanlarına danışın, teşhisiniz için neler okuyabileceğinizi sorun.Tedavi seçenekleri esas olarak tümörün tipine, derecesine, boyutuna ve konumuna bağlıdır. Bazıları kişilerin tümörleri için gidişatı “izlemek ve beklemek” bir seçenek hekiminizin önerdiği bir seçenek olabilir. Diğerleri için, ameliyat ve takip tedavisi hakkında bir kararın derhal verilmesi gerekebilir. Tanınızı öğrendikten sonra tedavi seçeneklerinizi değerlendirin. Bu, kendi araştırmanızı yapmayı, çeşitli tıp uzmanlarıyla konuşmayı ve ikinci bir görüş almayı deneyebilirsiniz.Bu aşamada önemli olan doğru soruları doğru kişilere sormak. Bu sorular o anda aklınıza gelmeyebilir. Aşağıda sizinle ilgilenen sağlık çalışanlarına iletmenizde fayda olan soruları listeledim.Lütfen sorulması gereken soruların kişiden kişiye değişim gösterebileceğini unutmayın!TÜMÖRÜNÜZLE İLGİLİ SORMANIZ GEREKENLER:Beyin tümörüm hakkında bana ne söyleyebilirsiniz?Beyin tümörümün nasıl ilerlemesini bekliyorsunuz?Nüksetme olasılığı ne kadardır?,Bazı kişiler ciddi ve acı verici konular hakkında konuşmaktan çekinirler. Bununla birlikte, sağlık ekibinizle kuracağınız açık, iletişimsel bir ilişki size en iyi sonucu verecektir.TEDAVİ SEÇENEKLERİYLE İLGİLİ SORULAR:Hangi farklı tedavi seçenekleri mevcut?Tedavinin amacı nedir ve bu hedefe ulaşma şansımız nedir?Bu tedavi seçeneklerine nasıl karar verdiniz?Tedavi bekleyebilir mi?Tedavi sürecim hakkında ne kadar sürede karar vermem gerekiyor?Tedavinin etkili olup olmadığını nasıl belirlersiniz?Tedavimin tahmini süresi nedir?Tedavinin yaygın yan etkileri nelerdir?Tedavi sırasında çalışabilir miyim ve/veya araba kullanmak dahil başka aktivitelere devam edebilir miyim?AMELİYAT ÖNCESİ SORULMASI GEREKEN SORULAR:Tümör nerede ve boyutu nedir?Tümörü çıkarmanın riskleri nelerdir? Başka bir deyişle, ameliyat hafızamı, düşünme becerilerimi, fiziksel hareketlerimi ve konuşmamı etkiler mi?Tümör ameliyat edilemez durumdaysa hangi tedavileri önerirsiniz?Ameliyattan sonra beni nasıl bir süreç bekliyor?KLİNİK ARAŞTIRMALAR İLE İLGİLİ SORULAR:Bir klinik araştırmaya katılmanın olası riskleri ve faydaları nelerdir?Hangi klinik deneysel çalışmalar mevcut ve ne zaman katılmaya uygun olurum?Klinik araştırmalarla ilgili bilgileri nereden bulabilirim?Ben bir klinik araştırmaya katılırsam o araştırmayı yürütenler sizinle nasıl iletişim kuracak?SAĞLIK EKİBİNİZ İÇİN GENEL SORULAR:Sağlık ekibimde başka hangi uzmanlar yer alacak (nöro-onkolog, beyin cerrahı, radyasyon onkoloğu, nöropsikolog, hemşire, sosyal hizmet uzmanı, beslenme uzmanı, fizyoterapist)?Bu uzmanların her biri tedavim hakkında sizinle nasıl iletişim kuracak?Ne sıklıkta randevularım olacak ve ne kadar sürecekler?NASIL DESTEK ALABİLECEĞİNİZE DAİR SORULAR:Teşhisimle ilgili daha fazla bilgiyi nereden alabilirim?Ben, ailem ve bakım verenim için hangi destek hizmetleri mevcut?Teşhisim hakkında işverenimle nasıl konuşabilirim?Teşhisim hakkında ailem ve arkadaşlarımla nasıl konuşabilirim?YAŞAM ŞEKLİNİZLE İLGİLİ SORULAR:Beslenme şeklimi değiştirmek zorunda mıyım?Spor yapabilir miyim?Tümör, yaşam kalitemi nasıl etkileyecek ve bu etkiler ne kadar sürecek?Bir bakım verene ihtiyaç duyacak mıyım?KENDİNİZE SORMANIZ GEREKEN SORULAR:Sağlık ekibi sorularımla ilgileniyor mu?Sağlık ekibim benimle yeterince zaman geçiriyor ve endişelerimi gideriyor mu?Doktorun önerileri beni rahatlatıyor mu?Bana her şey benim anlayabileceğim şekilde mi anlatılıyor?Doktor ikinci bir görüş almama açık mı?Tedavi planımda söz sahibi olduğumu düşünüyor muyum?Lütfen sorulması gereken soruların kişiden kişiye değişim gösterebileceğini unutmayın!Teşhisten sonraki sürecinizin aynı sizin gibi tek ve biricik olduğunu unutmayın. Bu süreç herkes için farklı kolaylık ve zorluklara sahiptir. Zor zamanlarınızda neler yapabileceğinizi, ne zaman destek istemeniz gerektiğini ilerleyen yazılarda konuşuyor olacağız.Sevgiler.İlayda "Bu web sitesinde bulunan tüm içerikler Uzm. Psk. İlayda Demir tarafından siteye gelen ziyaretçileri bilgilendirmek amacıyla hazırlanmıştır. Yazıların telif hakkı Uzm. Psk. İlayda Demir'e ait olup başka şahış, kurum ve/veya marka tarafından izinsiz kopyalanamaz, kullanılamaz ve dağıtılamaz. Sitede yayımlanan bilgiler hiçbir zaman bir tedavinin yerini alamaz. Blog yazılarından yola çıkarak herhangi bir tedaviye başlanması ve/veya mevcut tedavinizin değiştirilmesi kesinlikle tavsiye edilmez. Sitede TCK'nın içeriğine aykırı reklam ve ilan yapılmamaktadır."Devamını oku
Yayınlanma: 21.09.2023 16:40
Son Güncelleme: 21.09.2023 16:40
Panik ataklar, hızlı kalp atışı, hızlı nefes alma ve terleme gibi fiziksel belirtilere neden olan ani, yoğun korku duygularıdır. Panik atak geçiren bazı kişiler, bir tür kaygı bozukluğu olan panik bozukluğu geliştirir. Terapi ve ilaçlar panik atakları ve panik bozuklukları tedavi edebilir.Panik atak nedir?Panik atak, sıradan, tehdit edici olmayan durumlara tepki olarak ani, geçici korku duygularına ve güçlü fiziksel tepkilere neden olur. Panik atak geçirirken çok terleyebilir, nefes almakta zorluk çekebilir ve kalbinizin hızlı attığını hissedebilirsiniz. Kalp krizi geçiriyormuş gibi hissedebilirsiniz. Panik ataklar, panik bozukluğunun ana özelliğidir. Ancak, panik atağı fobi, madde bağımlılığı, travma sonrası stres bozukluğu vb. koşullarda da görülebilir.Panik ataklar kendi başlarına sağlığınız için tehlikeli veya zararlı olmasa da, sık ataklar yaşam kalitenizin düşmesine ve diğer sorunlara yol açabilir.Panik atak ile anksiyete atağı arasındaki fark nedir?Temel fark, bazı stres faktörlerinin sıklıkla anksiyete ataklarını tetiklemesi ve bunların yavaş yavaş birikebilmesidir. Buna karşılık, panik ataklar tipik olarak beklenmedik bir şekilde ve aniden ortaya çıkar. Anksiyete genellikle kalp çarpıntısı veya midenizdeki düğümler gibi fiziksel belirtilere neden olur. Ancak bu semptomlar genellikle daha az şiddetlidir ve çok yoğun fakat kısa semptomları olan bir panik ataktan daha uzun sürer.Panik bozukluğu nedir?Panik bozukluğu, birden fazla beklenmedik panik atak içeren bir anksiyete bozukluğudur. Panik bozukluğunun ana özelliği, atakların genellikle uyarı vermeden gerçekleşmesi ve başka bir zihinsel sağlık veya fiziksel durumdan kaynaklanmamasıdır. Genellikle onlar için belirli bir tetikleyici yoktur. Panik atak yaşayan herkes panik bozukluğu geliştirmez.Panik atak belirtileri nelerdir?Panik atak aniden olur. Semptomlar genellikle başladıktan sonra 10 dakika içinde zirveye ulaşır ve kısa süre sonra kaybolur. Panik atağın belirtileri şunları içerir:Göğüs ağrısı,Kalp çarpıntısı,Nefes almada güçlük,Titreme,Mide bulantısı,Terleme,El ve/veya ayak parmaklarınızda karıncalanma veya uyuşma,Boğulma hissi,Kontrolü kaybetme korkusu,Ölecekmiş gibi hissetmek,Derealizasyon (gerçek dışılık duyguları) veya depersonalizasyon (kendinden kopmuş hissetmek).Panik ataklar çok tatsız ve korkutucu olabilir. Panik atak belirtileri yaşadıysanız, bir sağlık uzmanına görünmeniz önemlidir. Size resmi bir teşhis verebilir ve altta yatan fiziksel bir neden olmadığından emin olabilirler.Panik atak ne kadar sürebilir?Panik ataklar genellikle 5 ila 20 dakika sürer. Ancak bazı insanlar bir saate kadar süren ataklar bildirmiştir.Panik ataklara ne sebep olur?Uzmanlar, bazı insanların neden panik atak geçirdiğini veya panik bozukluğu geliştirdiğini tam olarak bilmiyor. Beyniniz ve sinir sisteminiz, korku ve kaygıyı nasıl algıladığınız ve ele aldığınız konusunda önemli roller oynar. Araştırmacılar, amigdalanızın (beyninizin korku ve diğer duyguları işleyen kısmı) işlev bozukluğunun bu koşulların temelinde olabileceğini düşünüyor. Ayrıca gama-aminobütirik asit (GABA), kortizol ve serotonindeki kimyasal dengesizliklerin de büyük bir rol oynayabileceğini düşünüyorlar.Panik bozukluğa yakalanma riskiniz şu durumlarda artar:Aile Öyküsü:Panik bozukluğu da dahil olmak üzere kaygı bozuklukları genellikle ailelerde görülür. Birinci derece akrabalarınızdan biri (biyolojik kardeşler, çocuklar veya ebeveynler) panik bozukluğuna sahipse, panik bozukluğu geliştirme riskiniz %40 artar.Ruh Sağlığı Sorunları:Anksiyete bozuklukları, depresyon veya diğer ruh sağlığı sorunları olan kişiler panik ataklara daha yatkındır.Olumsuz Çocukluk Deneyimleri:Bu deneyimler, 1 ile 17 yaşları arasında meydana gelen olumsuz deneyimlerdir. Bu deneyimler genellikle travmatik olaylardır. Bu deneyimler, panik atakların ve panik bozuklukların gelişimine katkıda bulunabilir.Panik atakları ne tetikler?Panik ataklar için genellikle belirli bir tetikleyici yoktur. Ancak fobisi olan kişiler, panik atağa yol açan fobiyle ilgili tetikleyiciler yaşayabilir. Örneğin, tripanofobisi (yoğun iğne korkusu) olan biri, tıbbi test için kan alması gerektiğinde panik atak geçirebilir. Bazı insanlar içinse panik atak geçirme korkusu genellikle bir panik atağı tetiklemek için yeterlidir.Panik bozukluğunun ölçütlerinden birinin, panik atakların bilinen bir tetikleyicisinin olmaması olduğunu unutmamak önemlidir.Panik atak ve panik bozukluğu nasıl tedavi edilir?Psikoterapi, ilaçlar veya her ikisinin kombinasyonu panik atak ve panik bozukluğunun tedavisinde çok etkilidir. Tedaviye ne kadar süre ihtiyaç duyacağınız, durumun ciddiyetine ve tedaviye ne kadar iyi yanıt verdiğinize bağlıdır.PsikoterapiPsikoterapi (konuşma terapisi), bir kişinin sağlıksız duygu, düşünce ve davranışlarını tanımlamasına ve değiştirmesine yardımcı olmayı amaçlayan çeşitli tedavi teknikleri için kullanılan bir terimdir.Panik ataklar ve panik bozukluğunun tedavisinde en başarı psikoterapi tekniğiBilişsel Davranışçı Terapi (BDT)‘dir. Bu tür terapide, psikoloğunuz düşüncelerinizi, davranışlarınızı ve tepkilerinizi değiştirebilmeniz için panik atak tetikleyicilerini belirlemenize yardımcı olur. Tetikleyicilere farklı tepkiler vermeye başladığınızda, ataklar azalabilir ve sonunda durabilir.Panik atakları nasıl önleyebilirim?Sağlık uzmanınız, panik ataklara neden olan tetikleyicileri belirlemenize yardımcı olabilir. Psikoterapi sırasında, tetikleyici olayları yönetmek ve bir atağı önlemek için stratejiler öğrenirsiniz. Panik atak geçirme riskinizi azaltmak için şu önlemleri de alabilirsiniz:Kafein, alkol ve sigaradan kaçının. Bunlar panik atakları daha da kötüleştirebilir.Stresi yönetmenize, gerginliği azaltmanıza ve ruh halinizi yükseltmenize yardımcı olmak için düzenli olarak egzersiz yapın.Sağlıklı diyetle beslenin.Stresi sağlıklı yollarla yönetin.Bitkisel takviyeleri veya reçetesiz ilaçları almadan önce mutlaka hekimize danışın. Bazı maddeler kaygıyı artırabilir.Panik atağı nasıl durdurabilirim?Panik atağını başladıktan hemen sonra durdurmanın bir yolu olmasa da, atak düzelene kadar belirtileri yönetmek için atabileceğiniz adımlar vardır:Derin nefes alma alıştırması:Hiperventilasyon (daha hızlı ve/veya daha derin nefes alma durumu), korkuyu artırabilir ve panik atakların bir belirtisidir. Burnunuzdan alabildiğiniz kadar yavaş, derin ve nazikçe nefes alın ve ağzınızdan yavaşça nefes verin. Gözlerinizi kapatın ve nefesinize odaklanın.Panik atak geçirdiğinizi kabul etmek:Panik atak geçirdiğinizi ve sağlık açısından tehlikeli bir durum olmadığını bilmek, yaşadığınız korkuyu yönetmenize yardımcı olabilir. Atağın geçici olduğunu ve geçeceğini kendinize hatırlatın.Kaslarınızı gevşetmek:Anksiyete atakları kaslarınızı gerginleştirmenize neden olabilir. Gerginliği azaltmak ve anda kalmak için her seferinde bir kas grubunu gevşetmeye odaklanın.Farkındalık pratiği yapmak:Panik atak, kendinizi gerçeklikten veya vücudunuzdan kopuk hissetmenize neden olabilir. Farkındalık pratiği yapın, düşüncelerinizi ve kendinizi topraklamak için şimdiye odaklanın.Sık sık panik atak geçiriyorsanız, ilaç ve psikoterapi gibi tıbbi tedavi almanız önemlidir.Panik atak geçiren birine nasıl yardım edebilirim?Tanıdığınız biri panik atak geçiriyorsa, ona yardım etmek için aşağıdakileri yapabilirsiniz:Önce kendiniz sakin olun ve atak geçiren kişiyle kalın.Atak geçiren kişiye neye ihtiyacı olduğunu sorun.Kısa, basit cümlelerle konuşun.Şimdiye odaklanmasına yardımcı olun.Her nefes alma ve verme için yavaşça beşe kadar sayarak derin nefes alma alıştırmalarına yardımcı olun.Güvende olduğuna ve atağın geçici olduğuna dair nazikçe ve kendinizden emin bir şekilde güvence verin.Panik ataklar son derece rahatsız edici olabilir. Fiziksel olarak zararlı olmasalar da ruh sağlığınıza zarar verebilir ve sevdiğiniz şeyleri yapmanıza engel olabilirler. Ruğ sağlığı uzmanınıza, panik atak geçirdiğinizi söylemekten utanmayın. Ruh sağlığı uzmanınız, atakları tetikleyen korku ve endişelerin üstesinden gelmenize yardımcı olabilir. Atakları tedavi etmek için psikoterapi ve ilaçlar gibi tedaviler önerebilirler.Devamını oku
Yayınlanma: 13.09.2023 13:25
Son Güncelleme: 13.09.2023 13:25
Suçluluk Nedir?Suçluluk, kişinin yanlış bir şey yaptığınıza veya yapacağınıza dair ısrarlı bir inancı ifade eder. Bu kompleks, suçluluk ve endişe duygularına ek olarak, utanç ve kaygı duygularına da yol açabilir.Suçluluk, gerçek bir zarara sebep olabileceği gibi, aynı zamanda hayali veya algılanan suçluluk duygusunu da merkez alabilir. İnsanlar yapmadıkları halde yanlış bir şey yaptıklarını düşünebilirler. Diğer durumlarda ise, kendi küçük hatalarının gerçekte yaptıklarından çok daha ciddi bir etkisi olduğuna inanarak, bir durumda kendi rollerini abartabilirler.BelirtilerSuçluluk, kişinin olumsuz değerlendirmelerini, sıkıntı ve başarısızlık hislerini içeren bir duygu olarak tanımlanır. Suçluluk hissi aşağıdakilere sebep olabilir:EndişeAğlamaUykusuzlukKas gerginliğiGeçmişteki hatalarla meşgul olmaPişmanlıkMide rahatsızlığıEndişelenmekSuçluluk hissi ayrıca, uyku güçlüğü, ilgi kaybı, yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü ve sosyal geri çekilme gibi semptomlara neden olarak kaygı, depresyon ve strese yol açabilir.Yukarıdakilerden anlaşılabileceği gibi suçluluk, kişinin genel iyi oluşu ve hayat kalitesiüzerinde ciddi bir etkiye sahip olabilir. Zamanla kişiler, hedefleri takip etmelerini zorlaştıran bir yetersizlik duygusu geliştirmeye başlayabilir. Devam etmeyi hak etmediklerini hissedebilirler ve hatalarından dolayı kendilerini cezalandırmak için tasarlanmış davranışlarda bulunabilirler.Utanç duygusu, suçluluğun başka bir yaygın sonucudur. Bu utancın bir sonucu olarak, insanlar kendilerini başkalarından izole edebilir. Bunun ilişkiler üzerinde yıkıcı bir etkisi olabilir ve sosyal destek bulmayı zorlaştırabilir.NedenlerSuçluluk hissine katkıda bulunabilecek bir dizi farklı faktör vardır. Bunlardan bazıları:Kaygı:Çok fazla kaygınız varsa, kendi eylemlerinizi olumsuz değerlendirme olasılığınız daha yüksek olabilir.Çocukluk deneyimleri:Yanlış bir şey yaptıklarına, saklayacak bir şeyleri olduğuna veya sorunlardan sorumlu olduklarına inandırılarak büyüyen çocuklar, kalıcı bir suçluluk duygusuyla baş başa kalabilirler.Kültür:Kendinizi, birlikte büyüdüğünüz kültürel normlara aykırı şeyler yaparken bulursanız, artık bu normlara inanmasanız veya desteklemeseniz bile suçluluk hissedebilirsiniz.Din:Bazı dini gelenekler, bir kişinin yanlış bir şey yaptığını göstermenin bir yolu olarak suçluluk duygularına dayanır.Sosyal baskı:Yaptığınız şeyler için diğer insanların sizi yargıladığını düşünüyorsanız, suçluluk ve pişmanlık duygularıyla baş başa kalabilirsiniz.TürlerSuçluluğun birden fazla türü vardır, bunlardan bazıları şunlardır:Doğal suçluluk:Gerçekten bir yanlış yaptıysanız ve yaptığınız şey için kendinizi kötü hissediyorsanız, suçluluk duygusu normal bir tepkidir. Bu tür suçluluk işlevsel olabilir ve sizi gelecekte faydalı olacak şekillerde harekete geçmeye veya değişiklikler yapmaya motive edebilir. Örneğin, bir eylem için özür dileyerek veya sorunlu bir davranışı değiştirerek suçluluk duygunuzu hafifletebilirsiniz. Bununla birlikte, bu eylemler, devam etmenize izin verecek şekilde değiştirilmezse, yaşamınıza müdahale eden kalıcı suçluluk duygularına yol açabilir.Uyumsuz suçluluk:Bazen insanlar kontrol edemeyecekleri şeyler hakkında kendilerini suçlu hissederler. Örneğin, öngöremedikleri bir şeyi önlemek üzere harekete geçmedikleri için. Gerçekten yapabilecekleri hiçbir şey olmamasına rağmen, yine de güçlü pişmanlık, utanç ve suçluluk duyguları hissederler.Suçlu düşünceler:Herkesin zaman zaman olumsuz veya uygunsuz düşünceleri olur, ancak bazen kişiler bu tür düşüncelere sahip oldukları için suçluluk duyguları geliştirir. Düşüncelerini eyleme dökmeseler bile, sadece düşünmek o eylemi yapabilecekleri anlamına geliyormuş korkabilirler veya başkalarının “kötü” düşünceleri öğrenmesinden korkabilirler.Varoluşsal Suçluluk:Bu tür bir suçluluk, karmaşık olabilir ve genellikle adaletsizliklerden kaynaklanan suçluluktur. veya birinin ilkelerine göre yaşamamaktan kaynaklanan suçluluk gibi şeylere odaklanabilir. Örneğin; hayatta kalan kişi olmak bu suçluluğa sebep olabilir. Kişi başkalarının zarar gördüğü bir kaza veya felaket anında hayatta kaldığında ortaya çıkabilir.Bazı kişilerse değer verdikleri insanlar iyi değilken kendileri iyi olduğu için suçluluk hissedebilir. Yani sizin maruz kalmadığınız bir talihsizliği diğer insanlar yaşadığında da ortaya çıkabilir.TedaviRuh sağlığınızı ve yaşam kalitenizi korumak için yardım almanız önemlidir.Günlük yaşamınızı engelleyen ve sıkıntıya neden olan suçluluk belirtileri yaşıyorsanız, doktorunuzla veya bir ruh sağlığı uzmanıyla görüşün.Suçlulukla başa çıkmanıza yardımcı olabilecek farklı tedavi seçenekleri vardır.PsikoterapiBilişsel-davranışçı terapi (BDT):Suçluluk duygularına yol açan olumsuz düşünceleri tanımayı öğrenmeyi içeren bir yaklaşımdır. Bu düşünceleri daha olumlu olanlarla değiştirmeyi öğrenerek, insanlar suçluluk kompleksine katkıda bulunan yüklerden kurtulabilirler. Psikoterapi, duygularınız ve tutumlarınız dahil olmak üzere kendinizi daha iyi anlamanıza da yardımcı olabilir. Suçluluğa yol açabilecek bir şey olduğunda, o anda bununla başa çıkmak için daha donanımlı olmanıza ve suçluluk gelişimine katkıda bulunan bazı bilişsel çarpıtmalardan kurtulmanıza yardımcı olur.Araştırmalar, travmayla ilişkili suçluluğun intihar düşünceleri riskinin artmasına katkıda bulunabileceğini öne sürüyor, bu nedenle bu suçluluk duyguları için yardım aramak çok önemlidir.Nasıl Başa Çıkarsınız?İnatçı suçluluk duygularıyla baş etmeye çalışıyorsanız, bu zor duyguları yönetmenizi kolaylaştırabilecek şeyler yapabilirsiniz. Suçluluk kompleksiyle başa çıkmanıza yardımcı olabilecek bazı stratejiler şunları içerir:Durumu Yeniden Çerçevelendirin:Kendinizi yalnızca olumsuz düşüncelere odaklanırken bulursanız, durum hakkında farklı düşünmenin yollarını düşünün. Rol oynayan başka faktörler var mıydı? Gelecekte neyi farklı yapabilirsiniz? Odağınızı olumsuzdan daha gerçekçi, olumlu düşüncelere kaydırmanın bir yolunu bulmak, kendi kendinizi suçlamayı aşmanıza yardımcı olabilir.Kendini bağışla:Kendini affetmenin nasıl uygulanacağını öğrenmek, suçluluk duygusundan kurtulmak için önemli bir araç olabilir. Kendinizi affetmek, bir hata yaptıysanız veya birinin zarar görmesine neden olduysanız paçayı sıyırmak anlamına gelmez; bunun yerine, sorumluluk almak, pişmanlığınızı ifade etmek için kendinize biraz zaman tanımak, düzeltmeler yapmak ve sonra devam etmenin bir yolunu bulmakla ilgilidir.Biriyle konuşmak:Duygularınızı yakın bir arkadaşınızla paylaşmak bazen yardımcı olabilir. Sosyal destek, zor duygularla başa çıkmada çok önemli bir rol oynayabilir, bu nedenle arkadaşlarınız ve sevdiklerinizle ilişkilerinizi sürdürmek önemlidir.Sevdiklerinizle suçluluk duygunuz hakkında konuşmakta zorlanıyorsanız veya ihtiyacınız olan desteği sağlamıyorlarsa, duygularınızı bir ruh sağlığı uzmanıyla tartışmak da yardımcı olabilir. Geleneksel yüz yüze terapi seansları bir seçenektir, ancak çevrimiçi terapi de düşünmek isteyebileceğiniz uygun bir seçenek olabilir.Suçluluk her zaman sağlıksız bir duygu değildir. Değiştirmek istediğiniz şeyleri tanımlamayı öğrenmenize ve zarar vermiş olabileceğiniz ilişkileri düzeltmenin yollarını bulmanıza yardımcı olabilir. Suçluluk duygusu, diğer insanlarla ilişkileri tehdit eden sosyal ihlalleri tanımlamanın ve düzeltmenin bir yolu olabilir.Bu duygular kalıcı ve bunaltıcı hale geldiğinde, profesyonel yardım almak önemlidir. Aşırı suçluluk belirtileri veya diğer depresyon belirtileri yaşıyorsanız, doktorunuzla veya bir akıl sağlığı uzmanıyla konuşmayı ihmal etmeyin.Devamını oku
Yayınlanma: 10.09.2023 12:35
Son Güncelleme: 10.09.2023 12:35