ÖZGÜVEN NEDİR?

Özgüven, tüm insanlar için temel ve çok önemli bir duygusal gerekliliktir. Kendimize biçtiğimiz “özdeğerimiz” oranında “özgüvenimiz” vardır. Yani özgüvenimiz, bir anlamda kendimizi ne kadar değerli bulduğumuzun, ne kadar değer verdiğimizin bir göstergesidir. Kendimizi belli bir ölçüde değerli bulmadığımız durumlarda temel gereksinimimiz karşılanmadığı için sıkıntı yaşarız.  

Bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biri, kendimizin farkında olma yani “farkındalık” özelliğimizdir. Yaşantımızın ilk yıllarından itibaren, çeşitli faktörlerin de etkisiyle kendimize bir kimlik oluşturur, sonra bu kimliğe bir değer kazandırırız. Yani kim olduğumuzu tanımlar sonra bu kimliğin sevip, sevmediğimiz özelliklerine karar veririz. İşte özgüven sorunu burada, bizim yargı gücümüzün sonucunda ortaya çıkar. Bir nesneyi, rengi, sesi ya da şekili sevmemek, ondan hoşlanmamak sadece zevklerle ifade edilebilir ve bizi hiç rahatsız etmezken kendimize ait bir özellikten hoşlanmamak veya bazı ayrılmaz parçalarımızı reddetmek ruhsal dengemizin sarsılmasına neden olur. 

Özgüven; değişmeyen, durağan bir durum ya da duygu hali değildir. Farklı zaman, durum ve ortamlarda farklı güven ya da güvensizlik duygularına sahip olabiliriz. Her insanın bazen kendine güvendiği, bazen de güvenmediği durumlar olabilir. Kimi insanlar, yaşantılarının bazı alanlarında (akademik başarı, teknik beceri vb.) kendine fazla güvenirken, diğer bazı alanlarda (fiziki özellikler, görünüm, sosyal ilişkiler, vb.) fazla güven duymayabilirler. Ama çoğumuz kendimize daha çok güvenmek, her durum ve ortamda daha rahat, kendini daha iyi hisseden olmayı isteriz. Yeni bir işe girdiğimizde bütün yeteneklerimizi sergilemeye, sınırlarımızı zorlayarak performansımızı artırmaya, aşağılık duygusunun bizi etkilemesine fırsat vermemeye, diğerleriyle iyi ilişkiler kurmaya ve bizi değerli görmelerini sağlamaya çabalarız. Ancak bazı kişiler, bunları çok istemelerine rağmen gerçekleştirmekte zorlanır. Kedine güvensizlik ve özgüven eksikliğinin, doğuştan gelen bir kişilik özelliği olduğuna inanır, bu durumu kabullenirler.   

Çevremizde her gün bir sürü kendinden emin ve güvenli insanı gördükçe “bunu nasıl başardıklarını, buna nasıl sahip olduklarını” anlamaya çalışırız.  Özgüven doğuştan sahip olunacak ya da kolayca erişilebilecek bir duygu hali değildir. Toplumdaki bir çok insanın güveni, aslında “kendine güvenli gibi” görünme halidir. Çünkü yapılan iş, yaşanan veya çalışılan yer ne olursa olsun, içinde bulunduğumuz toplum bizden özgüvenli davranış bekler. Bu beklenti herkes tarafından bilindiği için bireyler güvensizliklerini göstermekten kaçınır, kendinden emin ve güvenliymiş gibi davranır. Ya da “miş gibi” davranışını göstermekte zorluk çekeceği durum ve ortamlardan kaçınmaya, oralarda mümkün olduğunca bulunmamaya çalışır. Çünkü bireyin kendini yetersiz, eksik hissettiği ya da yargılayıp, reddettiği özelliklerinin ortaya çıkacağı, pekişeceği ortamlar acı veren durumlardır. Nasıl ki bedendeki bir yaranın büyüyüp, deşilmesini ve kanamasını önlemek için bandaj, pansuman yaparak kapatmaya çalışırsak; kendini reddetmenin vereceği acıyı arttıracak her türlü etken ve ortamdan da kaçınırız. Pansuman yapılan yaranın kanaması bir süre sonra durur, kabuk bağlar ve zamanla çoğu kez izi bile kalmaz ama kimliğe değer katan özelliklerdeki herhangi bir eksiklik ya da yetersizlik hissi “örtmeye”, “bastırmaya”, “yok farzetmeye” çalışmakla “yok edilemez”. Aksine bu duygunun üzerine gitmek yani bireyin kendiyle ilgili farkındalığını artırmasıyla değişebilir. Kişinin farkındalığının gelişmesi demek, kendi hakkında olumlu ve gerçekçi değerlendirme yapabilmesi demektir. Bu durum, kişinin kendisiyle ilgili beklentilerinin gerçekçi olmasını sağlar. Özgüvenin yüksek olması demek, abartılmış biçimde “herşeyi yapabilirim, herşeye gücüm yeter” duygusu içinde olmak demek değildir. Güvenli kişi, kendisiyle ilgili gerçeklerin, neyi başarıp-neyi başaramayacağının farkında olan; değiştirebilecek ya da geliştirebilecekleri için çaba gösteren, değiştiremeyeceklerini kabul etmeyi ve bu haliyle kendini sevmeyi bilen kişidir. Özgüveni yüksek birey, kendisiyle ilgili bazı beklentileri gerçekleşmese bile kendini kabul etmeyi ve kendisiyle ilgili olumlu düşünmeyi sürdürebilendir. İçgörüsü yüksek, yeteneklerinin ve sınırlarının farkındadır. Yeteneklerine olan güveni nedeniyle başkalarının onayına ihtiyaç duymaz, kendini kabullendiğinden diğerlerine kabul ettirmeye çalışmaz. 

Bunun tam tersi durumdaki güvensiz kişilerin, kendileriyle ilgili duyguları, diğerlerinden alacakları onay ve geri bildirime bağlıdır. Yetenek ve sınırlarının farkında değildir. Bu körlük, sürekli olarak başarısız olma kaygısı yaratır. Kendine verdiği değer düşüktür, öyle ki bazen olumlu geri bildirim, iltifat ve takdirleri görmezden gelebildiği gibi bazen de diğerlerinin kendisiyle alay ettiklerini düşünüp, alınabilir. Bu kişiler, kendini daha fazla yargılamamak, reddetmemek ve yaralanmamak için çevresine koruyucu duvarlar örer, savunmalar geliştirirler. Kendilerine karşı öfke veya suçlama duyabildiği gibi sürekli her iş ve durumda mükemmel olma çabası da gösterebilir. Başaramadığı durumlarda diğerlerini suçlama, sürekli şikayet etme, gerekçeler öne sürmeler olabildiği gibi duyduğu sıkıntı ve acı veren bu durumu unutmak için alkol veya uyuşturucuya sığınabilirler.  

Kişinin kendini iyi hissetmesi; başarılı, dengeli ve haz aldığı bir yaşama sahip olup, olmaması ile özgüvenin yüksekliği ya da güvensizlik duyguları paralel süreçlerdir. Yaşamdan haz alabilmek için özgüvene ihtiyacımız var. Bu temel ihtiyacın karşılanmaması hayatı çekilmez kılabilir.  

Özgüvenin gelişiminde özellikle çocukluk döneminin ilk yıllarında (3-4 yaş) ana-baba tutumları, yetiştirme biçimi bireyin kendisi hakkındaki duygularının oluşumunda ve özgüvenin derecesinde son derece önemlidir. Ebeveynlerden biri ya da her ikisi, aşırı derecede eleştirel ve yüksek beklentili, mükemmelliyetçi ise ya da aşırı korumacı ve bağımsızlığı engelleyiciyse, çocuğun kendine ilişkin duygu ve yargısı; yeteneksiz, yetersiz ve değersiz olduğudur. Oysa ebeveynler, çocuğun girişimlerini destekler, gelişimini alkışlar, hata yaptığında doğrusunu bulmasına/yapmasına yardımcı olur, onu bu haliyle sevmeye ve kabullenmeye devam ederlerse çocuk da kendini kabul etmeyi, sevmeyi ve kendine güvenmeyi öğrenir. Kendine güven eksikliği, çoğu kez yetenekten yoksunluktan değil, diğerlerinin özellikle ana-babanın, çevre ve toplumun gerçek dışı beklenti ile ölçütlerinin bir sonucudur. Bu bağlamda kendine güvensizlik değişmez değildir. İlk çocukluk döneminde bireyin ana-baba tutumunu değiştirme ve çevresiyi belirlemede herhangi bir gücü yoktur ama bu sonraki yıllarda artar. 

Özgüvenin oluşmasında ve gelişmesinde bir çok etken olmasına rağmen en önemli ve etkili olan şey kişinin kendi çabasıdır. Kimliğin oluşum sürecinde aile ve sosyal çevrenin, bireyin kendilik değerinin artmasına ve özgüvenin oluşmasına etkisi yadsınamaz olmakla birlikte, birey kendisiyle ilgili doğru ve  gerçekçi analizler, bilinçli seçim ve çabalarla olumsuz deneyimlerini, olumluya çevirip, özgüvenini geliştirebilir. 

 

 


Yayınlanma: 21.01.2021 21:46

Son Güncelleme: 21.01.2021 21:49

Nihal ARAPTARLI
Nihal ARAPTARLI
Uzman Klinik Psikolog(*)(*)(*)(*)(*)
Uzmanlıklar: Özgüven ve Yeterlilik Sorunları, Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları, Depresyon ve Mutsuzluk
Kendi iç dünyanıza bilinmezlerle ka Devamını oku
Online Terapi
süre 50 dk
ücret 600
Yüz Yüze Terapi
süre 50 dk
ücret 750
Bunları da sevebilirsiniz...
psikoterapi-nedir

Başa çıkılmaz bir stres, karmaşık ilişkiler veya kişisel gelişim zorlukları ile karşılaştığımızda, içsel dengeyi yeniden bulmak ve daha sağlıklı bir yaşam sürdürmek için psikoterapi sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Psikoterapi, duygusal sıkıntıları, zihinsel sağlık sorunlarını ve yaşamın zorluklarıyla başa çıkmak için kullanılan bir dizi terapötik teknikler ve stratejiler bütünüdür. Bu yazıda, psikoterapinin ne olduğunu, farklı türlerini, nasıl çalıştığını ve nasıl fayda sağlayabileceğini daha yakından inceleyeceğiz.Psikoterapi Nedir? 🧠Psikoterapi, bir terapist ya da danışman ile bire bir ya da grup terapisi şeklinde gerçekleştirilen bir tedavi sürecidir. Bu süreç, kişinin duygusal sıkıntılarını anlamasına, kişisel güçlü ve zayıf yönlerini keşfetmesine, sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmesine ve daha sağlıklı ilişkiler kurmasına yardımcı olmayı amaçlar. Psikoterapi, birçok farklı teorik yaklaşıma dayanabilir ve bireyin ihtiyaçlarına, terapistin uzmanlık alanına ve terapi sürecine özgü hedeflere göre şekillenir.Farklı Türleri Nelerdir? 🌟Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Bu terapi, düşüncelerin, duyguların ve davranışların birbiriyle nasıl ilişkilendiğini anlamaya odaklanır. BDT, sorunlu düşünce kalıplarını tanımlamayı, sorgulamayı ve değiştirmeyi hedefler.Psikanalitik Terapi: Sigmund Freud'un kuramına dayanan bu terapi, bilinçdışı süreçlere odaklanır. Terapist, bireyin bilinçaltındaki iç dinamikleri keşfetmeye çalışır ve bu sayede duygusal rahatlama ve anlayış sağlamayı amaçlar.İnsan Merkezli Terapi: Carl Rogers'ın teorisine dayanan bu terapi, bireyin kendini gerçekleştirme güdüsünü ve içsel iyileşme kapasitesini vurgular. Terapist, bireyi kabul edici ve destekleyici bir ortamda anlamaya ve güçlendirmeye odaklanır.Psikodinamik Terapi: Freud'un çalışmalarına dayanan ancak daha modern bir yaklaşımı benimseyen bu terapi, geçmişteki ilişkilerin bugünkü duygusal sorunları nasıl etkileyebileceğini incelemeyi amaçlar.Grup Terapisi: Bir grup içinde terapi yapma yöntemidir. Bu terapi, bireylerin birbirlerinden öğrenmesini, desteklemesini ve paylaşmasını sağlar.Nasıl Çalışır? 🔄Psikoterapi, bireyin ihtiyaçlarına ve terapistin uzmanlığına bağlı olarak değişen çeşitli teknikler kullanır. Bir terapist genellikle bireye sorular sorar, dinler, refakat eder, destekler ve yönlendirir. Terapi genellikle belirli bir hedefe ulaşma çabasında geçer. Bu hedefler, duygusal rahatlama, daha sağlıklı bir düşünce yapısı geliştirme, daha sağlıklı ilişkiler kurma veya belirli bir davranışı değiştirme olabilir.Faydaları Nelerdir? 🌈Psikoterapinin birçok faydası vardır. Bunlar arasında şunlar bulunur:Duygusal Rahatlama: Terapi, duygusal yükleri hafifletmeye ve zihinsel sağlığı iyileştirmeye yardımcı olabilir.Davranış Değişikliği: Terapi, istenmeyen davranışları anlamaya ve değiştirmeye yardımcı olabilir.Öz Farkındalık: Terapi, bireyin kendi düşünceleri, duyguları ve davranışları hakkında daha derin bir anlayış geliştirmesine yardımcı olabilir.Daha Sağlıklı İlişkiler: Terapi, bireyin ilişkilerinde daha sağlıklı ve tatmin edici bağlar kurmasına yardımcı olabilir.Sonuç 🎉Psikoterapi, insanların zorluklarla başa çıkmalarına, içsel dengeyi yeniden bulmalarına ve daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olan etkili bir tedavi yöntemidir. Her bireyin ihtiyaçları farklı olduğu için, terapistin destekleyici, anlayışlı ve güvenilir bir ortam sağlaması önemlidir. Psikoterapi, birçok kişi için yaşam kalitesini artıran ve duygusal refahlarını geliştiren değerli bir kaynaktır.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku

Uzman: Eray ARSLAN

Yayınlanma: 20.04.2024

panik-bozukluk-belirtileri-nedenleri-ve-tedavisi

Panik bozukluk, beklenmedik ve tekrarlayıcı panik ataklarla karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. Bu ataklar, ani ve yoğun korku hissi, nefes alma güçlüğü, kalp çarpıntısı, titreme ve terleme gibi belirtilerle kendini gösterir. Panik bozukluğu olan bireyler, ataklarından sonra gelebilecek tekrarlayan ataklar korkusuyla yaşayabilirler, bu da günlük yaşam aktivitelerini olumsuz yönde etkileyebilir.Panik Atağın BelirtileriPanik ataklar genellikle ani ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkar. Belirtiler şiddetli olabilir ve kişi tarafından kontrol edilemez. Tipik belirtiler arasında şunlar bulunabilir:Nefes Alma Zorluğu: Kişi nefes almakta güçlük çekebilir, hatta nefes alamayacağını hissedebilir.Kalp Çarpıntısı veya Hızlı Nabız: Kalp atışlarının hızlanması veya düzensizleşmesi, kişiyi daha da endişelendirebilir.Terleme: Eller, koltuk altları veya alın gibi bölgelerde aşırı terleme olabilir.Titreme veya Sarsıntı: Kaslarda titreme veya vücutta sarsıntı hissedilebilir.Baş Dönmesi veya Sersemlik: Kişi başının döndüğünü, sersemlediğini veya bayılacak gibi hissettiğini söyleyebilir.Mide Rahatsızlığı: Bulantı, karın ağrısı veya sindirim sorunları gibi mide rahatsızlıkları görülebilir.Gerçeklikten Kopma Duygusu: Kişi olayların gerçek dışı olduğunu veya kendisinin gerçeklikten kopmuş gibi hissettiğini belirtebilir.Ölüm veya Delirme Korkusu: Kişi, öleceklerini veya akıl sağlıklarını yitireceklerini düşünebilir.Panik Atak ve Panik Bozukluk Arasındaki FarkBirçok kişi zaman zaman panik ataklar yaşayabilir, ancak panik bozukluk tanısı, bu atakların sıklığı ve etkisiyle belirlenir. Panik bozukluk, tekrarlayan panik ataklarla birlikte, bu ataklardan sonra kişinin normal yaşamını etkileyecek derecede belirgin endişe, korku veya davranış değişikliklerini içerir.Panik Bozukluğunun NedenleriPanik bozukluğu karmaşık bir durumdur ve genellikle birden fazla faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Potansiyel nedenler arasında genetik yatkınlık, biyolojik faktörler, kimyasal dengesizlikler, travmatik olaylar, stresli yaşam olayları ve beyin kimyası bulunabilir.Panik Bozukluğunun TedavisiPanik bozukluğunun tedavisi, birçok farklı yaklaşımı içerebilir ve genellikle kişinin bireysel ihtiyaçlarına ve semptomlarına göre belirlenir. Tedavi seçenekleri şunları içerebilir:İlaç Tedavisi: Antidepresanlar, anksiyolitikler veya beta blokerler gibi ilaçlar panik atak semptomlarını hafifletebilir.Psikoterapi: Bilişsel davranışçı terapi (BDT) panik atakları yönetmek için etkili bir yaklaşım olabilir. Bu terapi, kişinin düşünce ve davranışlarını değiştirerek anksiyeteyi azaltmaya odaklanır.Nefes ve Rahatlama Teknikleri: Derin nefes alma, kas gevşeme egzersizleri, meditasyon ve yoga gibi teknikler, panik atak sırasında kişinin rahatlamasına yardımcı olabilir.Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, yeterli uyku ve stresten kaçınma, panik atakların sıklığını ve şiddetini azaltmaya yardımcı olabilir.SonuçPanik bozukluk, yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilen ciddi bir anksiyete bozukluğudur. Ancak uygun tedavi ve destekle, birçok insan panik ataklarını yönetmeyi ve günlük yaşamlarını daha iyi bir şekilde yaşamayı öğrenebilir. Panik bozuklukla mücadele eden kişilere destek ve anlayış göstermek, tedavi sürecinde önemli bir rol oynayabilir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku

Uzman: Eray ARSLAN

Yayınlanma: 19.04.2024

ask-acisi-nedir

Aşk acısı, bir ilişkinin sona ermesi, terk edilme, reddedilme veya kaybı sonucu ortaya çıkan duygusal bir acı ve stres durumudur. Bu durum, kişinin yoğun üzüntü, çaresizlik, keder, özlem ve hatta fiziksel rahatsızlık hissetmesine neden olabilir. Aşk acısıyla başa çıkmak ve iyileşmek için bazı adımlar şunlardır:Duyguları Kabul Etme: Aşk acısını deneyimlemek doğaldır ve duygularınızı inkar etmek yerine kabul etmeye odaklanın. Üzüntü, öfke, kırgınlık gibi duygular normaldir ve geçici bir süreçtir.Desteğe Açılma: Aşk acısıyla başa çıkmak için duygularınızı paylaşabileceğiniz bir destek sistemi oluşturun. Aileniz, arkadaşlarınız veya bir terapist, duygusal destek sağlayabilir ve duygusal yükü hafifletebilir.Zaman Verme: Aşk acısı zamanla iyileşir, ancak süreç kişiden kişiye değişir. Kendinize iyileşme için zaman tanıyın ve sabırlı olun. Zamanla, acının yoğunluğu azalacak ve iyileşeceksiniz.Kendinize İyi Bakma: Kendinize iyi bakmak, duygusal iyileşme sürecini hızlandırabilir. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, yeterli uyku almak ve stresten uzaklaşmak duygusal sağlığınızı destekleyebilir.Olumlu Aktivitelerde Bulunma: Kendinizi olumlu ve keyifli aktivitelere yönlendirin. Hobiler, spor, sanat, müzik gibi aktiviteler ruh halinizi yükseltebilir ve duygusal iyileşme sürecini hızlandırabilir.Geleceğe Odaklanma: Geçmişi geride bırakın ve geleceğe odaklanın. Kendinize yeni hedefler belirleyin, yeni ilgi alanları keşfedin ve hayatınıza yeni deneyimler ekleyin. Gelecek planları yapmak, umut ve motivasyon sağlayabilir.Öz Bakımı İhmal Etme: Aşk acısı sırasında kendinize özen göstermek önemlidir. Kendinizi şımartın, dinlenin, kendinizi sevdiğiniz aktivitelere zaman ayırın ve kendinizi olumlu şekilde motive edin.Başka İlişkilere Hazır Olana Kadar Bekleme: Aşk acısıyla başa çıkmak için zamana ihtiyacınız olduğunu unutmayın. Başka bir ilişkiye hazır olana kadar bekleyin ve kendinize zaman tanıyın. İyileşme süreciniz tamamlandığında, yeni ilişkilere açık olabilirsiniz.Aşk acısı, zorlayıcı bir duygusal deneyim olabilir, ancak zamanla iyileşir ve kişi daha güçlü hale gelir. Kendinizi iyileştirme sürecinde sabırlı olun ve duygusal destek almak için çekinmeyin. Unutmayın ki, aşk acısı geçicidir ve yaşamınızda daha fazla mutluluk ve tatmin sağlayacak yeni deneyimler sizi bekliyor olabilir.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yazıyı Oku

Uzman: Eray ARSLAN

Yayınlanma: 18.04.2024