Diğer bir adıyla Hellinger terapisi olarak da bilinen aile dizimi terapisi, yakın tarihte ortaya çıkmış bir terapi yöntemidir. Aile dizimi terapisi 1990'lı yıllarda Almanya'da ortaya çıkmıştır ve temel olarak ailenin nesilden nesile birbirine bağlı olduğu ilkesine dayanır. Dolayısıyla aile dizimi terapisi ilkesel olarak kişinin içerisinde büyüdüğü aileden ve kökenlerinden ciddi anlamda etkilendiğini savunur. Bu terapi yöntemine göre bireylerin her biri tek tek farklı yapıya sahip olsalar da, sahip oldukları psikolojik rahatsızlıkları bağlı bulundukları aileden genetik ya da davranışsal yollarla edinirler. Örneğin eğer bi ailede baba sürekli karısına ve çocuklarına şiddet uyguluyorsa bu durum hem kadının hem de çocukların çeşitli psikolojik rahatsızlıklar geliştirmesine sebep olabilir.Bununla birlikte, babanın sahip olduğu bu şiddet yanlısı davranışların da kendi çocukluğunda yaşadığı ailesel sebeplerden doğduğu söylenebilir. Zira bir aile üyesinin intihar ettiği biliniyorsa, aile içerisinde şiddet yüksek seviyedeyse, yoğun seviyede ilgisizlik varsa ya da cinayet işleme gibi çeşitli suç unsurları bulunuyorsa bu ailenin her ferdini psikolojik olarak etkiler. Bu durum da doğal olarak nesilden nesile aktarılır. Bu duruma ise şöyle bir örnek verilebilir: 1950'li yıllarda çocukluğunu yaşayan bir X kişisi düşünelim. Bu kişi aile hayatında sürekli şiddete tanık olduysa, istismara ya da tacize uğradıysa, çocukluğunda hiç ilgi görmediyse ya da benzeri travmatik olaylar yaşadıysa, kendi bünyesinde çeşitli psikolojik rahatsızlıkları geliştirme ihtimali kayda değer şekilde artacaktır. Aynı kişinin 1980'li yıllarda bu sefer kendi çocuğunun doğduğunu varsayalım. Bu kişi kendisinde çeşitli psikolojik rahatsızlıklar olduğu için (tedavi edilmediği takdirde) illaki davranışlarını da çocuğuna yansıtacaktır ve çocuğun psikolojisi bu durumdan olumsuz olarak etkilenecektir. Bu da çocuğun gelecekte çeşitli sorunlar yaşaması ihtimalini arttıracaktır. Dolayısıyla aile dizimi terapisinin temel aldığı "nesilden nesle aktarım" teorisi bu varsayım üzerine Bert Hellinger tarafından tasarlanmıştır. Bert Hellinger tarafından tanımlanan bu durum, aslında psikoloji dünyasında bir ilktir. Bert Hellinger sayesinde ilk kez tamamen bireysel sebeplere başvurulmaktan vazgeçilmiş, ailenin de etkisi araştırılmaya başlanmıştır.
Aile dizimi terapisinin asıl amacı kişinin ailesinden miras olarak aldığı çeşitli davranışları, psikolojik rahatsızlıkları, yatkınlıkları ve kişilik kalıplarını ortaya çıkarmaktır. Dolayısıyla terapi birçok farklı psikolojik rahatsızlıkta kullanılabilmektedir. En yaygın olarak depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, yeme bozuklukları, anksiyete, fobi (kapalı alan fobisi, örümcek fobisi vb.) ve aşırı stres gibi psikolojik durumlara sahip olan kişiler aile dizimi terapisinden yararlanmaktadırlar. Bununla birlikte, psikolojik rahatsızlıklar kimi zaman kişinin çeşitli fiziksel hastalıklara sahip olmasını da sağlayabilmektedir. Dolayısıyla sindirim problemleri, egzama gibi cilt problemleri (stresten egzama çıkması), ya da sinir problemleri yaşayan kişiler de bu terapi yöntemi kullanılarak terapi edilebilirler. Aile dizimi terapisi kişinin yaşayabileceği bazı sosyal ve aile içi problemlerin tedavisinde de kullanılmaktadır. Örneğin bazı davranış problemleri yüzünden boşanmayı gündeme alan bir çift bu terapi yöntemini tercih edebilir. Bu da hem çiftin birbirlerine karşı daha hoşgörülü olmasını hem de aile birliğinin korunmasını sağlayabilir. Buna ek olarak, ciddi maddi olumsuzluklar yaşayan kişilerde de spesifik olarak aile dizimi terapisi kullanılabilmektedir. Zira bu tür alakasız görünen durumların bile aslında ailevi kökenleri olabilmektedir. Örneğin iş hayatında ciddi sıkıntılar yaşayan, kurduğu işletmeler batan ya da bir türlü başarılı bir pozisyona ulaşamayan kişiler bu duruma dahildir. Zira bu kişilerin sahip olduğu aile üyeleri geçmişte ciddi bir hırsızlık, yolsuzluk ya da benzeri olaylara karışmış olabilir. Ya da aile içerisinde nesilden nesile değişmeden aktarılan çeşitli yanlış ekonomik davranış kalıpları bulunabilir. Aile dizimi terapisi sayesinde bu tür durumların da tedavisi başarılı bir şekilde yapılabilmektedir.
Aile dizimi terapisinin avantajları genel olarak şu şekilde sıralanabilir:
● Terapinin temel amacı kişinin psikolojik olarak rahatlaması, iç huzura kavuşması ve toplumla olan ilişkilerini düzgün bir seviyeye getirmesidir.
● Terapi sayesinde kişi sahip olduğu ailenin iç gerçekleriyle yüzleşir. Bu da kişinin hem ailesiyle daha iyi bir bağ kurmasını hem de eğer ailesine karşı eğer suçlayıcı düşünceler besliyorsa bu düşüncelerin yatıştırılmasını sağlar.
● Kişi terapi sonucunda üzerine binen fazladan yükü bir kenara bırakıp ruhunu özgürleştirir.
● Terapinin yapılış şekli grup terapisi, aile terapisi ya da bireysel terapi şeklinde olabilir. Her metotta başarılı sonuçlara ulaşma ihtimali oldukça yüksektir. Bununla birlikte, aile terapisinin tercih edildiği durumlarda bu durum aile üyelerinin birbirlerine daha yakınlaşmasına sebep olabilir. Kurulan yoğun ve saygılı iletişim sayesinde üyeleri arasında bulunabilecek çeşitli çatışmalar, kırgınlıklar ya da küskünlükler ortadan kaldırılabilir ve bu da daha sevgi dolu bir aile ortamına zemin hazırlar.
● Kişi terapi sürecinde kendi benliğinde bulunmayan ve tamamen kök ailesinden edindiği çeşitli alışkanlıkları ya da olumsuz davranışları bir kenara atar.
● Kişi sahip olduğu psikolojik problemler ya da ailesinden gelen davranışsal alışkanlıklar sebebiyle öfke, üzüntü, kin, pişmanlık ya da nefret gibi duygular hissedebilir. Aile dizimi terapisi sayesinde kişi bu duyguların sebebini daha iyi anlayacak ve öncelikle kendisini suçlamayı bırakacaktır. Böylelikle kişi genel olarak daha pozitif ve sağlıklı bir çehreye bürünecektir.
Aile dizimi terapisinin en ayırt edici yönü bir yandan kişinin içsel psikolojik durumuyla ilgilenirken, bir diğer yandan da kişinin sahip olduğu aile gibi dış faktörleri de tedavi sürecine dahil etmesidir. Birçok terapi yöntemi asıl olarak bireyin kendisine yoğunlaşır. Ancak aile dizimi terapisini uygulayan kişiler bu durumun her zaman tek başına yeterli olamayabileceğini ve kişinin kök ailesini de incelemek gerektiğini düşünürler. Bunun sebebi ise aile üyelerinin yaşadığı kayıp, doğal afet, tecavüz, istismar, şiddet, cinayet ya da intihar gibi olayların yaratacağı psikolojik etkilerin büyük ihtimalle doğacak yeni nesillere aktarılacağından ileri gelir. Bu tür ciddi olumsuz durumlar olmasa bile, yetiştirilirken anne babasından yeterli ilgi görmeyen, yok sayılan ya da anne babasının boşanmalarına tanık olan çocukların da psikolojileri bu durumlardan ciddi oranda etkilenecektir. Dolayısıyla aile dizimi terapisi bu faktörleri de göz önüne alarak dışsal faktörlere yani kişinin aile içi dinamiklerine yoğunlaşır. Aile içi dinamikler, kişinin psikolojik durumu ile harmanlanır ve buna göre bir tedavi planı oluşturulur.
Aile dizimi terapisi için öncelikle aile dizimi eğitimi almış bir uzmanla iletişime geçmek gerekir. Yapılacak olan terapi kişinin durumuna ve imkanlarına göre grup terapisi, aile terapisi ya da bireysel tedavi şeklinde olabilir. Aile dizimi yöntemi asıl olarak kişinin ailesinden edindiği davranış kalıplarını ya da psikolojik rahatsızlıkları araştırmayı amaçlar. Bu sebeple kişinin soy ağacına dair bir çalışma yapılır. Soy ağacı oluşturulurken mümkün olduğunca geriye gidilmeye çalışılır. Daha sonra listesi çıkarılan aile üyelerinin konumlandırılma işlemi başlar. Aile üyelerinin yaşadığı olumsuz durumlar, fiziksel ya da psikolojik rahatsızlıklar, travmalar, taciz - tecavüz gibi vakalar ya da boşanma gibi durumlar göz önüne alınır. Daha sonra elde edilen veriler kişinin sahip olduğu davranışsal ya da psikolojik sorunla birleştirilir ve durumun asıl sebebi belirlenmeye çalışarak konu spesifik bir hale getirilir. Yani aile geçmişinde gerçekleşen her olay aynı önem derecesine sahip değildir. Terapist asıl olarak hangi konuların üzerinde durulacağına karar verir ve terapi sürecini bu doğrultuda yönlendirir. Asıl tedavi süreci ise bir sonraki aşamada başlar. Kişinin davranışlarını önemli oranda etkilediği düşünen her bir kişi için çeşitli temsilciler oluşturulur ya da mümkünse kendileri terapi sürecine davet edilirler. Temsilciler, psikolog ve danışan aynı ortamda otururlar ve tedavi süreci başlar. Burada kişiler temsili olsalar bile (temsili bir anne, temsili bir baba vb.) danışanın verdiği tepkiler oldukça önemlidir. Zira babasıyla ilgili bazı kötü anıları bulunan ve genel olarak babasına korku duyan bir kişi, temsili bir kişi olmasına rağmen babayı temsil eden kişiden daha uzak bir sandalyede oturmayı seçebilir. Psikolog terapi sırasındaki tüm bu içgüdüsel belirtileri göz önüne alarak terapi süresi boyunca kişinin davranışlarını gözlemler. Kişinin aile üyesi temsilcilere çeşitli sorular sorması sağlanır ve aldığı bu cevaplara karşı geri dönüşleri dikkatli bir şekilde incelenir. Bu durumda geçmişte duygularını düzgün bir şekilde açıklama fırsatı bulamayan danışan, kendisini daha özgür hissederek rahatlayabilir ve içini dökebilir. Aynı zamanda danışanın temsilcilere karşı istemsiz olarak göstereceği yakınlık, muhabbet ve fiziksel ilişkiler de dikkate alınır. Tüm bu süreç birkaç kez tekrar edebilir ve sonuç olarak hem kişinin iç huzura kavuşması sağlanırken hem de kafasında bulunan düşüncelerin ya da davranış kalıplarının temel sebebi anlaşılabilir. Böylelikle kişinin durumuna çok daha isabetli bir şekilde teşhis konulmuş olur.
Aile dizimi terapisi seans olarak diğer psikoterapi yöntemlerine kıyasla daha uzun sürmektedir. Bunun sebebi ise kimi durumlarda terapiye katılabilecek kişi sayısının 15-20'leri bulabilmesinden ileri gelir. Terapinin ilk aşamasında kişinin detaylı bir aile diziminin çıkarılması için ortalama 1 saatlik bir çaba gerekir. Bunun ardından ise yaklaşık 4 - 6 saat arasında değişen bir terapi süreci mevcuttur.
Aile dizimi terapisi diğer psikoterapi tekniklerinden önemli ölçüde farklıdır. Dolayısıyla yalnızca bu alanda özel eğitim almış olan uzman kişiler aile dizimi terapisini uygulayabilir.