Borderline kişilik bozukluğu, etkisini kişinin insan ilişkilerinde, benlik imgesinde ve duygularında kararsızlık ve dürtüsellik şeklinde göstermektedir. Borderline, aynı zamanda sınırda kişilik bozukluğu olarak da bilinir. Hastalığın başlangıcı sıklıkla erken erişkinlik döneminde görülür. Kişiler bu doğrultuda davranarak davranışlarının sonuçlarını düşünmeden hareket ederler ve duygularını kontrol etmekte güçlük yaşarlar. Kısacası borderline kişilik bozukluğu, kişinin kişilerarası ilişkilerinde görülen bir duygulanım dengesizliği ve dürtüsellik sendromudur. Bu kişiler; sosyal, iş ve özel hayatlarında güven ve denge problemlerini sıklıkla yaşarlar. Bunun nedeni, kimlik duygularının oturmamasıdır. Bunun sonucu olarak söz konusu kişiler, çok hızlı bir şekilde hayal kırıklığına uğrayabilir, derin bunaltılara girebilir ve çökkünlük gösterebilirler. Ayrıca kendilerini sık sık boşlukta hissettikleri de olur. Bu onlarda anti sosyal davranışlar görülmesine neden olur. Ayrıca madde ve alkol kullanımı bu kişilerde daha sık görülür. Bazı hastalar kendilerine zarar verebilecek duruma kadar gelebilirler. Sınırda kişilik bozukluğu görülme oranı toplumda %2 oranındadır. Kadınlar, erkeklere oranla üç kat daha fazla bu hastalığa yakalanmaktadır. Borderline kişilik bozukluğu bünyesinde narsizm, aşırı duyarlılık ve aşağılık duygusu gibi birtakım olumsuz durumları barındırmaktadır.
Henüz ergenliğe girmemiş çocuklara borderline kişilik bozukluğu tanısı konulamamaktadır. Borderline kişilik bozukluğu toplumun %2’sinde görülmektedir. Kişilik bozuklukları arasında ise borderline görülme oranı %30 ile %60 oranındadır. Kadınlar borderline kişilik bozukluğuna erkeklere oranla üç kat daha fazla yakalanmaktadır. Borderline kişilik bozukluğu görülen hastaların birinci dereceden akrabalarında da aynı hastalığın görülme oranı diğer kişilere göre 5 kat daha fazladır.
Borderline kişilik bozukluğu olan insanlarda sıklıkla ani ruh hali dalgalanmaları görülür. Bu kişiler genellikle gerçekte kim olduklarını ve ne için yaşadıklarını sorgulama eğilimindedirler. Bu düşünceler hızlı bir şekilde değişebileceği gibi kişinin günlük hayatını da etkilemektedir. Borderline kişilik bozukluğunun bir diğer belirtisi de bu kişilerin yaşadıkları durumlar karşısında sıklıkla kesin değerlendirmeler yapmasıdır. Onlar için ortalama olan bir şey yoktur, her şey ya iyidir ya da kötüdür. Ancak bu kişilerin diğer insanlar hakkındaki fikirleri nedensiz olarak da değişebilmektedir. Bir gün birini çok severken, bir sonraki gün onunla tekrar konuşmak istemeyebilirler. Bu yüzden kişilerarası ilişkilerinde genellikle sorun yaşarlar.
Borderline kişilik bozukluğu olan kişilerde aşağıdaki belirtiler görülebilir:
● Aile, arkadaş ve sosyal ortamdaki kişilerle ilgili hızlıca değişen uç duygular hissetmek
● Benlik duygusunda olumsuz değişimler
● Hızlı ilişkiler kurup yine hızlıca bu ilişkileri bitirme
● Kendine zarar verme
● İntihar düşüncesi veya teşebbüsü
● Olumsuz dürtüsel hareketlerin kontrolünde olma
● Ani yaşanan ve yoğun geçen ruh hali dalgalanmaları
● Öfke kontrolünde güçlük çekme
● Boşlukta hissetme
● Diğerlerinden sebepsiz yere şüphe duyma
● Güven problemi
Her borderline kişilik bozukluğu olan kişide aynı belirtiler görülmeyebilir. Kimi hastalarda bazı belirtilerin çoğu görülürken kimisinde de çok azı görülebilir. Belirtiler kişinin ne kadar süredir ve ne şiddette hasta olduğuna göre değişebilmektedir. Ayrıca söz konusu semptomlar sıradan olaylarla birlikte tetiklenebilmektedir.
Borderline kişilik bozukluğu nedenleri henüz tam olarak bilinmemektedir. Ancak bazı faktörlerin hastalığın gelişiminde etkisi vardır. Genetik faktör bunlardan birisidir. Kişinin birinci dereceden akrabalarında aynı sendrom varsa, bu kişilerde de hastalık gelişme oranı fazladır. Yapılan araştırmalarda, hastalığa sahip olmayan kişi ile hastalığa sahip olan iki kişi incelenmiştir. İkisinin beyninde de yapısal ve işlevsel farklılıklar tespit edilmiştir. Yine de bu farklılıklara hastalığın sebep olup olmadığı henüz bilinememektedir. Fakat sosyal ve kültürel etkenlerin hastalığın gelişiminde etkisi olduğu düşünülmektedir. Örneğin çocukluk döneminde ihmal ve taciz gibi birtakım olumsuz deneyimler yaşayan çocuklar hastalığa yakalanma açısından daha hassas olabilirler. Bu tür travmalar, birçok psikolojik hastalığın gelişmesinde rol oynamaktadır. Ancak psikolojik hastalıkların ortaya çıkmasında sadece travmalar yeterli değildir. Bu nedenle her travma yaşayan kişi borderline kişilik bozukluğuna yakalanacaktır diye bir kesinlik yoktur.
Borderline kişilik bozukluğuna sahip kişilerin en çok sıkıntı çektiği konulardan biri günlük hayatlarında yaşanan bozulmalardır. Hastalığı teşhis ve tedavi edilmeyen kişiler günlük hayatlarında büyük problemler yaşamaktadırlar. Bu kişilerin sıklıkla yaşadıkları durumlar aşağıdaki gibidir:
● Okul hayatını tamamlayamadan yarıda kesme
● Sıklıkla iş değiştirme ya da işten ayrılma
● İkili ilişkilerde geçimsizlik yaşama
● Uzun süreli duygusal bağları devam ettirememe
● İlişkilerinde yorucu olma
● Risk teşkil eden hareketlerde bulunma ve bunun sonucunda hukuki sorunlar yaşama
● Kendine zarar verme
● Dürtüsel davranışlar nedeniyle madde bağımlılığı, trafik kazası, kavga gibi sorunlar deneyimleme
● İntihar girişiminde bulunma ya da intihar etme
Borderline kişilik bozukluğu kişinin günlük hayatının dışında iş ve okul hayatında da etkili olmaktadır. Bunun sonucunda kişilerin başı hukukla derde dahi girebilmektedir. İlerleyen durumlarda bu kişiler yaptıkları dürtüsel davranışların sonucunda hapishaneye dahi girebilmektedir. Bu yüzden normal bir yaşam sürebilmeleri için bu kişilerin tedavi altına alınmaları şarttır. Bunun için hastalığın erken evrede fark edilmesi hayati önem taşımaktadır. Sınırda kişilik bozukluğu olan kişilerde; depresyon, anksiyete, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, bipolar bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, yeme bozuklukları ve hiperaktivite bozukluğu gibi diğer problemler de görülebilmektedir.
Hastalığın tanısı doktorla birebir görüşmeden ve bazı testler yapıldıktan sonra konulabilmektedir. Bunun için psikolojik değerlendirme yapılmalı ve hastanın tıbbi geçmişi iyice dinlenmelidir. Böylece teşhis koymak için gerekli olan bulgular atlanmadan saptanabilir. Eğer hastalık ergenlik çağında olan bir çocukta görülüyorsa tanı koymakta acele edilmemelidir. Bazı çocuklarda belirtilerin çocuk büyüdükçe yok olduğu görülmektedir.
Tanı için genellikle aşağıdaki ölçütler kullanılmaktadır:
● Terk edilmekten yoğun korku duymak ve bunu engellemek için yoğun çaba harcamak
● Bir kişiyi gözünde aşırı büyütmek ya da onu yerin dibine sokacak kadar aşağılamak
● Tutarsız benlik algısı
● Para harcama, cinsellik, madde kötüye kullanımı ve araba kullanırken hız yapma gibi dürtüsel sorunlar yaşama
● Yineleyici intihar düşünceleri ve girişimleri
● Duygulanımlarda tutarsızlık
● Kendini sürekli boşlukta gibi hissetmek
● Öfke kontrolleri yaşamak
● Kuşkulu düşüncelerin etkisinde olmak
Tedavide en çok tercih edilen yöntem psikoterapidir. Ancak bazı durumlarda psikoterapi yeterli olmamaktadır. Bunun gibi zamanlarda ilaç tedavisinden de yardım almak mümkündür. Durumu daha ağır olan hastalarda hastaneye yatış da gerekli olabilmektedir. Yine de psikoterapi hastalığın tedavisindeki en etkili ve temel yoldur. Psikoterapi ile hastanın yaşamını normal bir şekilde devam ettirebilmesi amaçlanmaktadır. Bununla birlikte hasta ona rahatsızlık hissi veren duygu ve düşüncelerden de kurtulabilir. Dürtüselliği azaltmak da tedavinin başlıca amaçlarındandır. Bunun dışında hastanın ikili ilişkilerini sağlıklı sürdürebilmesi üzerine de çalışılmaktadır. Hastanın hastalık hakkında doğru bilgileri alması da tedaviyi kolaylaştıracaktır. Yine de unutulmamalıdır ki borderline kişilik tedavisi hızlıca ve kolayca yapılabilecek bir hastalık değildir. Tedavi zaman alacaktır ve bu süre hastanın durumuna göre değişiklik gösterecektir. Bu süreçte hastanın yakın çevresinden destek alması önemlidir. Bu tür destekleyici davranışlar görmek hastanın tedaviye olan isteğini arttırabilir. Sınırda kişilik bozukluğu tedavisine teşvik hayati önem taşımaktadır. Çünkü tedavi edilemeyen hastaların yaşam kalitesi oldukça düşüktür. Hastalar ilerleyen dönemde kendilerine zarar bile verebilmektedirler. Bu yüzden hastalık şüphesi taşıyan kişinin zaman kaybetmeden bir uzmana danışması çok önemlidir. Diyalektik davranışçı tedavi sayesinde intihar eğilimi olan hastaların bu davranışları kontrol altına alınabilmektedir. Tedavinin ilk aşamasına hastanın uyum bozucu davranışlardan kurtulması hedeflenmektedir. Böylece madde ya da ilaç bağımlısı olan hastalar bu gibi davranışlarını geride bırakabilirler. Bu aşama başarıyla tamamlandıktan sonra tedavinin ikinci aşamasına geçilir. Bu aşamada ise hastanın duygusal işlevselliği düzeltmek hedeflenir. Böylece hastalar duygusal değişimlerini kontrol altına alabilirler. Üçüncü aşamada hastanın işlevselliğinde bir problem yoktur. Bu evredeki hastalar genellikle yoğun mutsuzluk yaşayan kişilerdir. Bilişsel davranışçı tedavi bu aşamada denenebilir. Son evrede ise işlevsellikte hiçbir sorun yaşamayan hastalar dahil edilir. Bu kişiler kronik boşluk hissinden muzdarip kişilerdir. Bu evrede kişinin kendisine ve çevresine olan farkındalığını kazandırmak amaçlanır.
40 yaşına gelmiş hastalar hastalıktan kısmen daha az etkilenmektedirler. Hastalık kişilerin ilk önce yakın çevreleriyle olan ilişkilerini etkilemeye başlar. Bu kişiler yakın ve kalabalık bir arkadaş çevresine sahip olsa da bu durum hastalığın etkilerinin çoğalmasıyla birlikte değişebilmektedir. Kişilerin daha önce devam ettirdikleri arkadaşlıkları bile bitebilir. Bu aşamadan sonra yapılacak olan arkadaşlıklar ise fazla uzun süreli olmaz. Hastalık tedavi edilmediği müddetçe ilerler. İlerleyen durumlarda kişilerde fiziksel sorunlar da baş gösterebilir. Bazı hastalar intihar denemelerinde bulunabilir. Bu yüzden hastalık fark edildiği andan itibaren zaman kaybetmeden bir uzmana danışılmalıdır.
Borderline Kişilik Bozukluğu hakkında uzmanlarımıza sıkça sorulan sorulara buradan göz atabilirsiniz.
Borderline kişilik bozukluğu olan kişilerin %70’inde bazı durumlar görülmektedir. Bunlardan bazıları şiddetli duygulanımlar, dürtüsellik, sosyal uyum problemleri, geçici kişilerarası ilişkiler ve psikotik yaşantılardır. Ayrıca bu kişilerde intihar düşünceleri ve hatta girişimi görülmektedir.
Borderline kişilik bozukluğunu ortaya koymak için güvenilirliği kanıtlanmış çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Yapılan çalışmalarda borderline kişilik bozukluğu testi adı altında yapılan tek bir testten ziyade; kişilerin yaşadıkları duygular, düşünceler ve sergiledikleri davranış stilleri incelenir. Sorulan sorular sırayla puanlanır ve incelenir. Ardından yapılacak olan yorumla birlikte borderline kişilik bozukluğu tanısı konabilmektedir.
Sınırda kişilik bozukluğu hem erkeklerde hem de kadınlarla gelişebilecek bir durumdur. Hastalığın tek bir cinsiyeti etkilemesi söz konusu değildir. Borderline kişilik bozukluğu erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülmektedir. Kadınlarda borderline kişilik bozukluğu görülme oranı %3 iken bu oran erkeklerde %1’dir.
Borderline kişilik bozukluğu kişinin günlük, iş ve okul hayatını olumsuz şekilde etkilemektedir. Hastalığın beraberinde getirdiği sorunlar sadece bunlarla sınırlı kalmamaktadır. Borderline kişilik bozukluğu, etkilerini hastaların günlük yaşamında olduğu kadar cinsel yaşamında da gösterir. Borderline kişilik bozukluğuna sahip kadınlarda, cinsel ilişkilerde gözle görülür sorunlar görülmektedir. Bu kişiler cinsel hayatlarında sık ve karmaşık duygular hissedebilmektedir. Buna örnek olarak partnerleriyle olan cinsel hayatlarında yüksek baskı altında hissetmeleri örnek olarak verilebilir. Bu oran diğer kadınlarda daha azdır. Borderline kişilik bozukluğuna sahip kadınlarda, cinsel ilişkilerde gözle görülür sorunlar görülmektedir. Bu kişiler cinsel hayatlarında sık ve karmaşık duygular hissedebilmektedir. Buna örnek olarak partnerleriyle olan cinsel hayatlarında yüksek baskı altında hissetmeleri örnek olarak verilebilir. Bu oran diğer kadınlarda daha azdır. Borderline kişilik bozukluğu yaşayan kadınların cinsel hayatlarındaki bir diğer sorun da cinsel tatminsizliktir. Bu durum raporlarda sıklıkla görülmektedir. Ancak kadınların aksine erkeklerle ilgili bu tür rapor pek fazla bulunmamaktadır. Borderline kişilik bozukluğunun erkeklerin cinsel hayatlarını ne derece etkilediği henüz çok fazla bilinmemektedir. Ancak bu durumun değişmesi daha fazla araştırma yapılması ile birlikte değişebilir. Ancak hem kadınlarda hem erkeklerde bazı ortak sorunlar görülebilmektedir. Hem kadın hem de erkek borderline kişilik bozukluğu olan hastalarda yoğun duygusal tepkilerden kaynaklı bazı dürtüsel eylemler görülebilmektedir. Ancak buna alkol ya da madde kullanımının da neden olduğu düşünülmektedir. Ayrıca yine hem kadınlarda hem de erkeklerde görülen bir diğer cinsel sorun da partner sayılarında görülen değişimlerdir. Hastalığa bağlı olarak yaşanan duygusal boşluğu doldurmak için hastalar birden fazla cinsel partnere sahip olmak isteyebilirler. Hastalığın hem günlük hem de cinsel yaşamdaki etkilerinden kurtulmak için tedavi olmanın gerektiği unutulmamalıdır.