Borderline kişilik bozukluğu genel anlamda bir kişilik bozukluğudur. Kişinin kendine dair net algıları olmaz, duygular tutarsız şekildedir. Bipolar bozukluğa yakın bir psikolojik rahatsızlık olan borderline kişilik bozukluğu özellikle de gençlik döneminde görülmeye başlar. İlerleyen yaşlarda ise etkisini giderek arttırır. Dissosiyatif belirtiler ile kendini gösteren borderline kişilik bozukluğu, aşırı tepki görülmesine de neden olur. Her bir duygu uç noktalarda yaşanır. Kişiler çok neşeli bir mutluluk ve ardından çok yıkıcı bir üzüntü dönem yaşayabilir. Aynı şekilde öfke, sevinç, umutsuzluk gibi pek çok duygu da yoğun şekilde yaşanmaktadır. Kırılgan güven duygusuna sahip olan borderline kişilik bozukluğu sahibi kişiler ayrıca değer verdikleri insana adeta tapar. Onun olumsuz yönlerini görmekten kaçınır. Onun sevgi ve güvenini elde etmek için ellerinden geleni yaparlar. Eğer karşılık göremezlerse değer verdikleri ve taparcasına sevdikleri kişi onlar için bir düşmana dönüşebilir. Bu durum kişilerin duyguları için çok tehlikeli ve yıkıcıdır.
BKB tanısı almış kişilerde ani ruh değişimi ortaya çıkar. Bu kişiler sık sık yaşam içindeki rollerini sorgular. Diğer yandan gerçeklik kaybı da yaşarlar. Sürekli olarak yaşama dair sorgulama yaparlar. Bu tür düşünceler hızlı bir şekilde devam eder. Diğer yandan kişinin düşünce süreci o kadar hızlı devam eder ki kişinin değer yargıları değişir. Borderline Kişilik Bozukluğu kişinin gri alanlarını görmesini engeller. Bu tür kişilere göre ortaya çıkan durum ya iyidir ya da kötüdür. Ortalama bir durum onlar için pek mümkün değildir.
Bu yüzden bir duruma dair fikirleri bir anda değişir. İnsanlarla ilişkileri de böyledir. Bir gün önce çok samimi olduğu kişiye dair bir gün sonra yoğun öfke besleyebilir. Bu durum ise ikili ilişkilerin istikrarsız olmasına neden olur.
• Duygularını çok uçta yaşar.
• Benlik duygusunda ani değişim ortaya çıkar.
• Bazı kişilerde intihar düşünceleri oluşur.
• Riskli davranışlar artar (hızlı araba sürme, korunmasız cinsel ilişki, kumar oynama, fazla para harcama, madde ve alkol kullanımında artış).
• Aniden ruh halinde değişim ortaya çıkar (bir anda mutluyken bir anda mutsuz olur vs.).
• Yaşadığı durumlar karşısında yoğun öfke ortaya çıkar ve bu durum ise öfke kontrol bozukluğuna neden olur.
• Çevresindeki inşalara karşı güvenmekte zorlanır.
Kişilik bozukluklarından biri olan borderline kişilik bozukluğu farklı nedenlere bağlı şekilde ortaya çıkabilir. Çevresel, genetik ve bireysel faktörler nedeniyle borderline ortaya çıkması mümkündür. Bu nedenle aslında borderline kişilik bozukluğu tek bir nedene bağlı şekilde görülmez. Farklı rahatsızlıkların ya da durumların bir araya gelmesi durumunda da borderline ortaya çıkabilir.
Boderline kişilik bozukluğunun genetik temelleri olduğu görülmüştür. Birinci dereceden yakında borderline kişilik bozukluğu varsa kişide görülme riski de mevcuttur. Bu durumun çevresel faktörlerden uzak kalarak olasılığının azaltılması mümkündür. Özellikle de genetik yatkınlığı olan kişilerin çevresel etkenlerden uzak kalması bu rahatsızlığın görülme riskini azaltabilecektir.
Borderline kişilik bozukluğuna sahip olan kişilerin beyin yapılarında fonksiyonel ve yapısal farklar olduğu görülmüştür. Bu farkların borderline kişilik bozukluğu rahatsızlığının ortaya çıkmasında etkili olabileceği görülmüştür. Yine de yapılan çalışmalar bu yapısal ve fonksiyonel farkların rahatsızlığın ilerlemesine ne derece etki ettiğini henüz ortaya koyamamıştır. Kişilerin beyninde görülen farklı durumlar bu rahatsızlığa yola açabilir. Ancak pek çok rahatsızlıkta olduğu gibi borderline kişilik bozukluğunda da tek bir etken, rahatsızlığın ortaya çıkması için yeterli olmayabilir.
Kişilerin borderline kişilik bozukluğuna sahip olması, çeşitli çevresel faktörlere bağlı olabilir. Sosyal ilişkiler, kültürel bağlar, yaşanan çevre, aile, arkadaşlar, yaşanan her türlü olay borderline rahatsızlığının ortaya çıkmasını tetikleyebilir. Özellikle de travmatik olaylar ön plana çıkar. Hemen hemen her psikolojik rahatsızlıkta büyük öneme sahip olan travmatik olaylar borderline için de bir tetikleyicidir. Kişilerin travmatik olaylar yaşadıktan sonra destek alması çok önemlidir. Aksi takdirde travmatik olaylar farklı psikolojik rahatsızlıkları tetikleyebilmektedir.
Borderline kişilik bozukluğunu şu çevresel faktörler tetikleyebilir:
• Çocukluk döneminde ihmal edilme
• Taciz, tecavüz ve cinsel istismara maruz kalma
• Terk edilme
• Büyük kayıplar yaşanması
• Travmatik olaylar yaşanması
• Uzun süreli olumsuz durumlara maruz kalma
• Şiddete maruz kalma
Görüldüğü üzere farklı pek çok çevresel etken kişiler için bir borderline tetikleyicisi olabilir. Bunlara daha pek çok durum da eklenebilir. Gün içinde yaşanan sarsıcı olaylar, ciddi travmatik olaylar ya da farklı durumlar tetikleyici çevresel faktörlerdir. Bu faktörlerin her birinden uzak kalmak aslında bu rahatsızlıktan uzak kalmak için de önemlidir.
Sınırda kişilik bozukluğunun pek çok farklı belirtisi mevcuttur. Bu belirtiler içinden beş tanesinin şiddetli şekilde görülüyor olması sınırda kişilik bozukluğu olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilir. Peki, bu belirtiler nelerdir?
Sınırda kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler genellikle terk edilmekten ve yalnız kalmaktan korkarlar. Bu nedenle de sevdikleri, kaybetmekten korktukları kişilere sarılma ve benzeri davranışlar gösterebilirler. Sürekli olarak onlara bu yalnız kalma ve terk edilme korkularından bahsedebilirler. Ayrıca kişiler terk edileceklerini düşündükleri için çoğu zaman sosyal ilişkilerine de büyük ölçüde zarar verirler. Terk edilmekten korkmak yalnızca romantik ilişkilerde görülmez. Ayrıca kişilerin arkadaş ilişkilerinde de terk edilme korkusu yaşanabilir. Aile tarafından terk edilmekten, arkadaşlar tarafından yalnız bırakılmaktan korkmak olasıdır. Özellikle de arkadaşlarının onu istemediği düşüncesi sürekli olarak kişinin aklını yorar. Bu tür düşünceler kişilerin sosyal ilişkilerini, günlük yaşamlarını ve sağlıklı şekilde düşünmelerini engeller.
Boderline kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler çevrelerindekilerin bazılarını yüceltme derecesinde över. Onlara değer verir ve aslında olmadıkları iyi karakter özelliklerinin onlarda olduğunu varsayar. Bunun yanı sıra başka kişilerin de değersiz olduğunu, kötü niyetli olduklarını söyler. Bu durum zamanla değişim de gösterebilir. Örneğin önceden çok yüceltilen kişiler kısa zamanda aşağılanan biri olarak görülmeye başlanabilir. Aynı şekilde aşağılanan ve değersiz görülen kişiler de kısa zamanda çok değerli olarak görülen önemli kişiler olarak sevilmeye başlanabilir. Anlaşılacağı üzere borderline kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler tutarsız şekilde çevrelerindekilere değer biçer. Yeni tanıştıkları insanları çok yakın arkadaşları olarak görebilirler. Aynı şekilde yeni tanıştıkları kişiler onlar için çok değerli ve önemli olabilir. Bu her ne kadar yanlış bir durum gibi görülmese de sosyal ilişkiler için tehlikeli olabilecek bir durumdur. Tutarsız şekilde değer biçen borderline kişilik bozukluğuna sahip kişiler yalnızca sosyal çevrelerini olumsuz şekilde etkilemekle kalmaz. Aynı zamanda gerçek ilişkiler kuramayabilir. Değerli gördüğü kişiler yalnızca birkaç kez gördüğü insanlar bile olabilir. Bu da aslında gerçek sosyal ilişkiler kurulmasını engeller.
Kişilerde zamanla kültürel ve ahlaki değişimler gözlemlenmeye başlar. Bu kültürel ve ahlaki değişimler çok ani şekilde ortaya çıkabilen çok radikal değişimler olabilir. Örneğin kısa zamanda çeşitli ahlaki değerlerden ortada hiçbir etken yokken vazgeçilebilir. Bu tür davranışlar hiçbir etken olmadan ortaya çıkabilir. Benimsenen kültür kısa sürede terk edilebilir. Başka bir kültür ile iç içe olunmamasına rağmen benimsenebilir. Bu durumlar kişilerin kendilerini yansıtmasının önüne geçer. Farklı biri gibi davranmaya başlarlar.
Borderline kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler farkında olmadan ya da farkında olarak pek çok zarar verici hareket yapabilirler. Bunlar illa ki fiziki şekilde zarar verici hareketler olmak zorunda değildir. Kişiler çok fazla para harcama eğilimi içinde olabilir. Benzer şekilde işe gitmekten kaçınıyor olabilir. Sosyal yaşamlarını zedeleyici hareketler yapıyor olabilirler. Bunların yanı sıra fiziki anlamda da zarar verici davranışları farkında olmadan yapıyor olabilirler. Örneğin şiddet ve saldırganlık içeren cinsel birliktelik içinde olma eğilimine sahip olabilirler. Tıkınırcasına yiyip sonrasında istifra edebilir ya da madde kullanımına yönelebilirler. Bunlar gibi farklı pek çok zarar verici harekette bulunmaları olasıdır. Borderline kişilik bozukluğu, anlaşılacağı üzere bir kişilik bozukluğudur. Kişinin kendi karakterine ters olsa dahi bazı hareketleri yapması gözlemlenebilir. Zarar verici bu farklı hareketler de iyi birer örnektir. Özellikle de kişilerin madde kullanma, çok para harcama gibi eğilimleri farkında olmadan kendilerine zarar vermelerine neden olur. Bu tür hareketler yakın çevre tarafından görüldüğü zaman psikolojik yardım için desteklenmesi lazımdır.
Kişiler borderline kişilik bozukluğuna sahip olduğu zaman intihara meyilli düşünceleri de olabilir. Kişilerin depresif dönemde oldukları zamanda intihara yönelik düşüncelerinin ağır basması ve sonrasında da intihar girişimlerinde bulunmaları mümkündür. Bu nedenle de kendini kesme, belli yerlerini yakma, ellerini kapı ve benzeri alanlara sıkıştırma gibi davranışlar içinde olunabilir. Bu tür davranışlar kişilerin intihara meyilli şekilde hareket ettiklerini gösterir. Kişiler kendilerine çok ciddi zararlar verebilirler. Örneğin kendilerini hareket halindeki bir aracın önüne atabilirler, vücutlarındaki kritik yerleri kesebilirler. Yüksek bir yerden atlama eğilimi içinde olabilirler, kendilerini başkalarına dövdürmek için uğraşabilirler. Bu tür davranışların her biri ölümcül şekilde sonuçlanabilecek kazalar ile karşılaşmaya neden olmaktadır. Bu nedenle de oldukça tehlikelidir. Kişilerin borderline kişilik bozukluğu durumunun bu noktaya ilerlemeden tedavi edilmesi ve kontrol edilmesi oldukça önemlidir.
Kişiler tıpkı bipolar bozuklukta olduğu gibi ani olarak pek çok duygu durum değişikliği içinde olabilirler. Örneğin birkaç saat boyunca çok keyifli, neşeli ve enerjik olup bir anda umutsuz, mutsuz ve depresif bir ruh haline bürünebilirler. Bu durumlar da aslında bipolar bozukluk ile aynı şekilde işler. Kişilerin bu ani duygu durum değişimleri okul hayatlarına, işlerine, günlük hayatlarına, sosyal ilişkilerine ve daha pek çok duruma da önemli şekilde etki etmektedir. Bu nedenle de destek alınması, bu ani duygu durum değişimlerinden uzak kalması için en temel ve kesin çözüm olacaktır. Ani duygu değişimleri kişilerin kendilerini de ciddi şekilde etkiler. Belli bir duygu net şekilde olması gerektiği gibi yaşanamaz. Mutlu olunması gereken bir anda öfkeli olunabilir, herhangi bir duygu anlık olarak değişerek her an yaşanacak duyguyu olumsuz etkileyebilir. Kişilerin sağlıklı bir düşünce ve duygu yapısına sahip olması, onların günlük yaşamını da sağlıklı şekilde geçirmesine yarar. Duyguların ani değişkenlik içinde olması ise günlük hayatın olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır.
Öfke kontrolünün sağlanamaması durumu borderline kişilik bozukluğuna sahip olan kişilerde sıklıkla gözlemlenmektedir. Çünkü duygu değişimlerine hakim olmak pek mümkün olmaz. Çok sakin duran birinin herhangi bir olay karşısında aşırı şekilde sert ve saldırgan tepki göstermesi mümkündür. Kişiler öfkelerini kontrol edemez. Bu nedenle de saldırgan davranışlar içinde olmaları mümkündür. Kavgaya karışma eğilimi içinde olurlar, sürekli şiddet içerikli hareketlerde bulunurlar. Çığlık atma ve ses yükseltme davranışı gösterirler. Bu gibi durumlar da öfke kontrolünün kolay kolay sağlanamadığının göstergesidir. Çok basit durumlarda bile aşırı tepki gösterilebilir. Örneğin birinin yolda yürürken koluna çarpması, borderline sahibi kişinin sinirlenmesine neden olabilir. Bu gibi durumlar borderline kişilik bozukluğu olanların çevresi ile iletişimlerini etkileyebilir. Ayrıca günlük yaşamda duygu değişimlerinin ani olması da ciddi bir olumsuz etkiye sahiptir.
Kişiler çeşitli konularda kaygı bozukluklarına sahip olabilirler. Bu kaygı bozuklukları özellikle de bahsedildiği üzere terk edilme, yalnız kalma, sevilmeme gibi konularda olabilmektedir. Ayrıca onlara yalan söylendiği üzerine de çeşitli kaygı bozukluklarına sahip olabilirler. Kendilerine kötülük yapılacağını düşünebilirler. Gelip geçişi şekilde bu tür davranışlara sahip olabilirler. Bu nedenle de kişilerin kaygı bozuklukları ara sıra ortaya çıkar ve kendilerini etkili şekilde gösterebilirler. Kaygı bozuklukları sağlıklı ve nitelikli düşünmenin önüne geçer. Özellikle de kaygı bozuklukları doğru ve üzerine düşünülmüş kararlar alınmasını etkiler. Bu durumda kaygı bozukluklarının mevcut olduğu fark edilirse kişilerin psikolojik destek için yönlendirilmesi gereklidir. Kaygılar her türlü durumu etkileyebileceği için bunlardan uzak olmak günlük hayatı da kolaylaştıracaktır.
Önceki yazılarda da belirtildiği gibi kişinin yaşamı bu durumdan oldukça olumsuz etkilenir. Bu yüzden kişinin kendini takip etmesi birincil koşuldur. Burada belirtilerin ortaya çıkması kişinin eğitim hayatını direkt olarak etkiler.
• Bir anda istifa etme ve iş değiştirme
• Eğer ki evliyse evliliği devam ettirmekte zorlanma
• Sıklıkla partner değiştirme
• İlişkilerde bağlanma problemi yaşama
• Riskli davranışlar sonucunda hayatını riske atma
• Dürtüsel davranışlar sergileme
• Dürtüsel davranış sonucunda ortaya çıkan riskli konularla ilgili pişmanlık yaşama
• Bunlar istenmeyen hamilelik, cinsel hastalıklar ya da yasal suçlar vs.
BKB depresyon, anksiyete, madde kullanımı, tssb, yeme bozuklukları gibi durumları da direkt olarak etkiler
Kişiler borderline kişilik bozukluğuna sahip oldukları zaman dissosiyatif belirtiler göstermeleri mümkündür. Bunlar genellikle iletişim kurmakta zorlanma, kendini ifade edememe, konuşma sırasında zorlanma ve benzeri şekillerde ortaya çıkar. Bu tür durumların tamamı da dissosiyatif belirtilerdir. Bu durumlar yalnızca kişinin sosyal yaşamını ve ilişkilerini etkilemekle kalmaz. Aynı zamanda da kişilerin psikolojilerinin olumsuz şekilde etkilenmesine neden olur.
Borderline kişilik bozukluğu olan kişilerin yalan söylediğine dair genel bir görüş mevcuttur. Aslında borderline kişilik bozukluğuna sahip kişiler yalan söylemez. Onların doğru kavramına göre bunlar bir yalan değildir. Kişiler çok içten şekilde birini çok sevebilir ancak birkaç gün sonrasında bu arkadaşı ile yaşadığı ufak bir olaydan etkilenip ondan hoşlanmamaya başlayabilir. Bu durum onların yalan söylediği anlamına gelmez. Aslında onlar için doğru olan bu durum, dışarıdan bakıldığında yalan söyleniyor gibi algılanabilir. Yine de kişilik bozukluklarında kimi zaman bilinçli şekilde, belli bir amaca yönelik şekilde yalan söylenmesi de sıklıkla görülmektedir. Kimi zaman boderline kişilik bozukluğu olan kişiler ilgi görmek, sevilmek, dikkat çekmek ya da kendilerine kötü davranıldığını ortaya koymak için yalan söyleyebilirler. Bunu bilerek yaparlar ve yalan söylediklerinin farkındadırlar. Bu durumda her insan gibi yalan söyleyebilirler. Ancak kimi zaman borderline kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler patolojik yalancılık olarak tanımlanan şekilde yalan söyleyebilirler. Bu durumu sık sık kullanabilirler ve herhangi bir olayda kendilerini haklı çıkarmak, sevgi ya da ilgi görmek için yalan söylemek alışkanlık halini alabilir. Patolojik yalancılık, kişilik bozukluklarında sıklıkla görülmekte olan bir durumdur. Bu durumda kişiler bilinçli şekilde bir nedene bağlı olarak yalan söylerler. Bir sorumluluk almaktan, sorun yaşamaktan kaçmak için sıklıkla yalan söyleyen kişilerde patolojik yalancılık olduğu söylenebilir. Kişilik bozukluğuna sahip olan kişilerde görülebilen patolojik yalancılık, alışkanlık halini aldığı zaman bunu ortadan kaldırmak elbette zor olabilir. Günlük hayatta yapılan her şey için yalan söyler hale gelmek mümkündür. Uygulanan terapiler yardımıyla kişilik bozukluklarından ve patolojik yalancılıktan kurtulmak da mümkün olabilmektedir.
Özellikle de ergenlik döneminde görülmeye başlayan borderline kişilik bozukluğu, farklı yaş gruplarında da kendini gösterebilir. Kalıtsal ve çevresel faktörler ile tetiklenebilen borderline, yetişkinlerde, gençlerde ve yaşlılarda görülebilen bir kişilik bozukluğudur. Kimi zaman çocuklarda dahi görüldüğü gözlemlenmiştir. Birincil yakınlıktaki aile bireylerinde borderline kişilik bozukluğu olduğunda aile içindeki kişilerde de borderline görülme olasılığı mevcuttur. Bu durumda düzenli şekilde destek almak, çeşitli olaylar yaşandığı zaman bu konuda yardım almak ve çevresel faktörleri en aza indirmek gereklidir. Kişilerin kalıtsal faktörlere bağlı şekilde borderline kişilik bozukluğu sergilemesinin en önemli nedenlerinden biri, çevresel faktörler tarafından tetiklenmeleridir. Gençlerde özellikle de ergenlik döneminde kişilik bozuklukları gözlemlenebilir. Bu dönem gençler için zorlayıcı olabilir. Yaşanan basit problemler ve kişilik algısı gençlerde farklı psikolojik rahatsızlıklara sebebiyet verebilir. Boderline kişilik bozukluğu da bunlardan biridir. Özellikle de stres gibi temel faktörlere maruz kalan gençler boderline kişilik bozukluğuna daha yatkın hale gelirler. Yaşanan farklı zorluklar da eklendiği zaman destek almadan bu dönemi atlatmak zor hale gelebilir. Kadınlarda erkeklerden daha çok görüldüğü tespit edilen BKB, depresyon gibi farklı rahatsızlıklardan farklıdır. Depresyon hemen hemen her yaş grubunda basit nedenlere bağlı şekilde dahi görülebilir. BKB ise bir kişilik bozukluğu olduğundan dolayı basit durumlar onu tetiklemeye yetmez. Kalıtsal ve ciddi çevresel faktörler sonucunda meydana gelebilen bu durum yetişkinleri de ciddi ölçüde etkileyebilir. Yapılan çalışmalarda ergenlik dönemindeki gençlerde daha sık şekilde BKB görüldüğü sonucuna ulaşılmıştır.
Sınırda kişilik bozukluğu ile bipolar bozukluk sürekli olarak karıştırılmaktadır. Ancak bu rahatsızlıkların aynı şeyler olmadığının anlaşılması gerekir. Bipolar rahatsızlık bir psikotik rahatsızlıktır. Borderline ise kişilik bozukluğu olarak tanımlanır. Her ikisinin de belirtileri çok benzer şekilde ilerlediği için genellikle birbirine yakın olarak görülmektedir ancak genellikle bipolar bozuklukta ilaç tedavisi erken dönemde gelmektedir ve kişilik bozukluğu olarak görülmemektedir. Borderline yani sınırda kişilik bozukluğunda ise bireyler anlık olarak ilaç tedavisine başlamazlar çünkü bu rahatsızlığın temelinde ilişkilerin ve iletişimlerin eksik olmasının yer aldığı düşünülür, sosyal becerilerin eksikliği nedeniyle bireylerin sınırda kişilik bozukluğu durumu içinde olabileceği ihtimali göz önünde bulundurulur. Bu nedenle de sınırda kişilik bozukluğunda öncelikli olarak terapiler uygulanır ve terapilerden alınacak olan çeşitli sonuçlar değerlendirilir. Eğer olumlu bir gelişme gözlemlenmezse ilaçlar ile destek uygulamak uygun görülebilir. Bipolar bozuklukta ise ilaçlar terapiler ile desteklenir. Bu iki rahatsızlık farklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan çok benzer psikolojik rahatsızlıklardır ve bireylerin yaşamlarını büyük ölçüde etkileyebilmektedir. Bu nedenle de ikisini ayırt etmek, destek almak ve alınan destek sonucuna bağlı olarak gelişim sergilemek oldukça önemlidir. Bu sayede bireylerin günlük yaşamlarına olduğu gibi devam etmeleri mümkün hale gelebilir.
Farklı psikolojik rahatsızlıklar birbirini tetikleyebilir. Yoğun stres, sinir, yaşanan travmatik olaylar ve pek çoğu kişilerde görülen psikolojik rahatsızlıklara etki edebilmektedir. Özellikle de kaygılar bu tetikleyicilerin başında yer alır. Kişilerin sahip oldukları kişilik bozukluğu ise depresyon, panik atak, kaygı bozukluğu gibi farklı rahatsızlıkları tetikleyebilir.
Boderline kişilik bozukluğu ile birlikte görülen rahatsızlıkların başına depresyon yer almaktadır. Kişiler yaşadıkları duygu durum ve kişilik bozukluğuna ek olarak depresyon da hissettiklerinde günlük hayat içinde çıkılmaz bir hal alabilir. Bu durum aslında psikolojik rahatsızlıkların birbirini nasıl tetiklediğini ortaya koyar. Örneğin terk edilmek istemeyen biri bu konu hakkında yaşadığı stres nedeniyle depresyonda olabilir. Depresyon farklı nedenlere bağlı şekilde tetiklenebilir. Yaşanan her sarsıcı olay depresyona yönlendirebilmektedir. Kişilik bozuklukları ile birlikte depresyonun görülmesine de sıklıkla rastlanmaktadır. Sürekli değişen duygu durumu, yaşanan ani değişimler ve daha pek çok olay kişilerin depresyona sahip olmasını tetikleyebilir. Kişilik bozuklukları ayrıca çevre ile olan ilişkilere de zarar verebileceği için bu bile tek başına bir depresyon tetikleyici olarak görülebilir.
Kişiler yaşanan kaygılardan dolayı zaman içinde kaygı bozuklukları geliştirebilirler. Stresin, bağlılık problemlerinin ön planda olduğu bu durumda kaygı bozukluklarının yaşanması olasıdır. Özellikle de terk edilmekten ve yalnız kalmaktan korkmak, bu kaygıları tetikler. Yaşanan olumsuz olaylar da ayrıca kaygı bozukluklarının meydana gelmesine sebebiyet verebilir. Yüksek bağlılık hisseden, değer verme kapasitesi yüksek olan BKB’li kişiler kaygı bozukluklarına yatkındırlar. Karşılarındaki kişiden her zaman verdikleri kadar değer göremeyebilirler. Bu durum aslında onların tutarsı değer verme eğilimlerinden kaynaklanır. Yeni tanıştıkları birine bile çok değer verebilir ve onları en yakın arkadaşları gibi görebilirler. Bu durumda da onları kaybetmek, onlardan ilgi görememek büyük kaygıya neden olur. Yaşanan bu kaygılar zamanla kaygı bozukluğu halini alarak kişinin karşısına çıkar.
Sınırda kişilik bozukluğu pek çok psikolojik rahatsızlığı tetiklediği gibi panik atak rahatsızlığını da tetikleyebilir. Panik atak genellikle strese bağlı şekilde görülebilen bir rahatsızlıktır. Kişilik bozukluklarının da temelinde benzer etkenler olduğu için panik atağa yatkınlık mevcuttur. Bu nedenle borderline kişilik bozukluğu olan kişilerin panik ataktan uzak kalmak için destek alması gereklidir.
Boderline kişilik bozukluğunun tanısı için birkaç seans boyunca görüşme gerekebilir. Bu seanslar boyunca kişilik bozukluğuna dair görüşme gerçekleştirilir. Bu süreç içinde çeşitli belirtiler gözlemlenir. Eğer kişide borderline kişilik bozukluğuna dair yeterli belirti görülürse ve istenilen farklı testlerde de bu belirtileri kanıtlar nitelikte semptomlar gözlemlenirse tanı koyulabilir. Sınırda kişilik bozukluğunun belirlenmesi için farklı branşlardan da destek alınabilir. Farklı branşların uygulayacağı çeşitli testler sonucunda fizyolojik belirtiler de net şekilde görülebilir. Ayrıca borderline kişilik bozukluğunun belirlenmesinde çeşitli testler uygulanabilir. Bu testler genellikle belirtilerin saptanmasına yöneliktir.
Sınırda kişilik bozukluğu için uygulanan tedavi, psikoterapidir. Psikoterapi sırasında kişilerin duygu durumları anlık siyah ya da beyaz düşüncelerden daha farklı boyutlara evirilebilir. Bu sayede yaşanan anlık geçişli net duygu durum bozukluklarının çözümlenmesi mümkün olabilir. Psikoterapi sırasında kişilerde borderline kişilik bozukluğunun neden meydana geldiği anlaşılabilir. Belirtilerin ve etkenlerin takip edilmesi ile bunlara yönelik şekilde psikoterapi seansları şekillendirilir. Bu sayede boderline kişilik bozukluğunda görülen her türlü olumsuz etkiden uzak kalmak da mümkün olabilir. Boderline kişilik bozukluğunda tek başına ilaç tedavisi tercih edilmez. Tek başına ilaç tedavisinin tercih edilmesi kişilik bozukluğu konusunda destek sağlamayacaktır. Bir noktada kişinin duygu durumunu dengelemek için ilaç tedavisi de psikoterapi seansları ile birlikte tercih edilebilir. Yine de tek başına ilaç tedavisi tercih edilmez.
DBT (Diyalektik Davranış Terapisi) Nedir?
Marsha Linehan tarafından 1980’lerde geliştirilen Diyalektik Davranış Terapisi, borderline kişilik bozukluğu olan kişilerin tedavisinde uygulanmaktadır. Duygu ve deneyimlerin kabulü üzerine kurulu olan bu tedavi yöntemi ayrıca intihara meyilli kişilerde de uygulanmaktadır. Ayrıca yeme ve madde bağımlılarında da Diyalektik Davranış Terapisi son dönemde uygulanmaya başlamış ve yaygınlaşmıştır. Diyalektik Davranış Terapisi’nde genel anlamda değiştirilmesi amaçlanan çeşitli davranış ve düşünce kalıpları mevcuttur. Bu davranış ve düşünce kalıplarının değiştirilmesi de aslında duygu durum kontrolünün ve davranışların tutarlı hale gelmesine yardımcıdır. Burada değiştirilmek istenen davranışlar aşama aşama sıralanır. En baş grupta kişinin kendine zarar vermesini ya da intihar etmesini içeren davranışlar yer alır. Bu davranışların ve düşüncelerin değiştirilmesi ve kontrol edilmesi önceliklidir. Sonrasında terapiye etki eden davranışların azaltılması üzerine çalışma yapılır. Bu sayede terapinin çok daha verimli olması mümkün hale gelir.
Yaşam kalitesini engelleyen madde kullanımı, yeme problemleri gibi durumlar üçüncü grupta yer alır. Bu davranışların kontrol altına alınması oldukça önemlidir. Bunlar hakkında gelişme kaydedilmesi aslında borderline kişilik bozukluğu tedavisi için de önemli bir adımdır. Davranış becerilerinin iyileştirilmesi ise son adımdır. Bu adımda kişinin duygu ve düşünceleri net şekilde farklılaşabilir. Diyalektik Davranış Terapisi genel anlamda kişilik bozukluklarında ve intihara meyilli olunan durumlarda kullanılmaktadır. Borderline kişilik bozukluğu da Diyalektik Davranış Terapisi’nin kullanıldığı psikolojik rahatsızlıklardan biridir. Özellikle de kişinin kendine zarar verme düşüncelerinin uzaklaştırılması için bu terapiler oldukça önemli olabilmektedir.
Çoklu Kişilik Bozuklukları disosiyatif sorunlar içerisinde yer alır. Bu tür kişiler birden fazla kişiliğe sahiptir. Diğer yandan ortaya çıkan kişiliklerin bir adı ve özellikleri vardır. Bu kişilikler birbirlerini tanımaz. Gittiği yerde farklı bir hayata başlar. Ortaya çıkan kişilik örüntüleri farklı özellikler taşır. Bir kimlik çok içten ve sevecenken, diğer kimlik öfkeli ve saldırgan olur. Bu kişiliklerin sayısı 2 ile 10 arasında değişir. Bu durum daha çok kadınlarda ortaya çıkar. Kadınlarda erkeklere oranla 6-7 kat daha fazla ortaya çıkar. Bu tür durumların altında cinsel taciz ya da istismar durumu da yatar. Bu nedenle geçmiş yaşantılara ve genetik faktörlere dikkat etmemiz gerekir. Cinsel istismar, çocukluk çağı travmaları, fiziksel ve duygusal taciz Çoklu Kişilik Bozukluğu’na direkt olarak etki eder. Tabii ki bunları yaşayan herkes ÇKB’ye sahiptir diyemeyiz. Bazı durumlarda ise depresyon, madde kullanımı, sınırda kişilik bozukluğu da ÇKB’yi etkiler.
Sınırda Kişilik Bozukluğu Borderline KB ile aynı durumdur. Bazı araştırmalarda SKB tanımı daha çok kullanılır. Bu durum 1938 yılında Adolf Stern tarafından ortaya koyulmuştur.. 1975 yılında ise Otto Kernberg bu durumu net olarak ortaya çıkarmış ve belirtilerini ifade etmiştir. SKB’ye sahip kişilerde öz düzenleme konusunda sorunlar ortaya çıkar. Düşünce ve algı biçimlerinde ortaya çıkan değişimler kişinin yaşamını derinden etkiler. Borderline kelime olarak sınırda, belirsiz olarak ifade edilir. Bu yüzden Türkçe’ye çevrilirken Sınırda Kişilik Bozukluğu olarak ifade ederiz. Genellikle ergenlik ve genç yetişkinlik döneminde belirtileri fark edilir. Ancak daha önceki dönemlerde de belirtiler fark edilebilir. Belirtiler ne kadar erken fark edilirse tedavi süreci de o kadar uygun şekilde devam eder.
Pek çok psikolojik rahatsızlıkta olduğu gibi borderline kişilik bozukluğunda da kişilerin tedavi olmaması, yaşam kalitesini ciddi ölçüde etkileyebilir. Yaşanan olumsuz durumlar ve düşünceler intihara meyilli hale gelmeye neden olabilir. Benzer şekilde kişilerin yaşadığı bu problemler, tedavi edilmediği sürece olumsuz etkilerini devam ettirir. İş yaşamını, sosyal yaşamı, aile ile olan ilişkileri ve daha pek çok alanı etkileyebilen borderline kişilik bozukluğu; tedavi edilmezse ciddi problemlere neden olabilir.
Boderline kişilik bozukluğu tedavi edilmezse ömür boyu etkilerini arttırarak devam ettirebilir. Ayrıca tedavi edilmediği zaman bu rahatsızlığın intihara yönlendirmesi, kişilerin kendine zarar vermeye daha meyilli hale gelmesi olasıdır. Bu tür durumlar hem yaşam kalitesini etkiler hem de günlük yaşamın düzenini aksatır. Fiziksel ve mental sağlık açısından bu rahatsızlığın tedavi edilmesi çok önemlidir.
Kişilerde görülen borderline kişilik bozukluğu, psikoterapi seansları ile düzelebilir. Tedavinin sağlanması için psikoterapinin düzenli olması şarttır. Seanslar belirlenen düzende ve belirlenen sürelerde uygulanmalıdır. Ayrıca seansların verimli olması için genel anlamda en iyi dikkati vermek gerekir. Kişilerin bu psikoterapi seansların ciddiyetini ve önemini kavraması, maksimum verimi almak için gerekir.
Sınırda kişilik bozukluğunun düzelmesi mümkündür ancak terapiler düzenli olmazsa bu rahatsızlığın kendiliğinden çözüme kavuşması imkansız denecek kadar zordur. Bu nedenle de çevre desteği alarak ya da yalnızca ilaç ile bu rahatsızlıktan kurtulabileceğini düşünmek doğru değildir. Psikoterapi seanslarına ek olarak ilaç tedavileri uygulanabilir. Ayrıca çevrenin desteği de oldukça önemlidir. Ancak tek başına ilaç ya da çevre desteği tedavi için kesin çözüm değildir. Psikoterapi seanslarının önemi asla yadırganmamalıdır.
Sınırda kişilik bozukluğu, genel anlamda duygu durum değişimlerinin ve belirtilerin ölçüldüğü farklı testler ile değerlendirilmektedir. Bu testlerde yer alan sorular şunlar olabilir:
• Başkaları ile ilgili duygularım anlık olarak büyük ölçüde değişebilir. (nefretten sevgiye)
• Değersizlik ya da umutsuzluk duygusuna sık sık kapılırım.
• Yakın ilişkilerde hep incinirim.
• Başkalarına fiziksel saldırıda bulunduğum oluyor.
• Kendime zarar verdiğim oldu.
• Terk edilmekten korkarım.
• Yalnız kalmaktan korkarım.
Bu sorular testlerde yer alabilir. Soruların derecelendirme şeklinde değerlendirilmesi ile farklı belirtilerin olup olmadığı görülebilmektedir. Bu farklı belirtiler sayesinde aslında tutarlı bir değerlendirme yapmak da mümkün olabilir. Kişilerin borderline kişilik bozukluğuna sahip olup olmadığını anlamak için testin doğru değerlendirmesi de oldukça önemlidir. Testin doğru değerlendirilmesi, tanının konması konusunda çok önemlidir. Bu nedenle de alanında deneyimli ve test değerlendirmesi konusunda doğru değerlendirmeyi yapacak uzman psikologların bu alanda yardımcı olması önemlidir.