Cinsel yönelimler sanıldığının aksine bir tür psikolojik rahatsızlık ya da sorun değildir. Cinsel yönelim, bireylerin ilgi duydukları kişiler ile yakınlaşmasıdır ve bu pek çok farklı şekilde görülebilmektedir. Günümüzde bu konu ile ilgili doğru sanılan pek çok yanlış mevcuttur ve ne yazık ki hala cinsel yönelimler konusunda oldukça katı eleştiriler ve önyargılar da yer almaktadır. Bunların önüne geçmek ancak cinsel yönelimlerin ne olduğunu anlamak ile mümkün olabilir ve bireyler ancak cinsel yönelimlerin sebeplerini anlarsa bu tür önyargılardan kurtulmak da mümkün hale gelecektir.
Cinsel yönelimler pek çok farklı şekilde olabilir ve her biri ile ilgili de pek çok yanlış anlaşılma ya da önyargı ile günlük hayatta karşılaşmak mümkündür. Cinsel yönelim genel anlamda ilgi duyulan kişi ile yakınlaşmaktır ve bunun da heteroseksüel şekilde olması normal kabul edilir ancak en büyük önyargı da aslında budur. Peki, cinsel yönelimler nelerdir?
Heteroseksüel yönelim aslında halk arasında en yaygın olarak görülen cinsel yönelimdir. Bireyin karşı cinse ilgi duymasını içeren bu yönelim halk arasından “normal” olarak adlandırılır ancak aslında diğer tüm cinsel yönelimlere de bir rahatsızlık ya da problem olarak değil bir cinsel yönelim olarak bakmak ve bunlara karşı önyargılı olmamak gerekir. Bir kadının bir erkek ile ve bir erkeğin bir kadın ile yakınlaşmak isteme durumu heteroseksüel yönelimdir. Bireyler bu yönelim içindeyken hemcinslerine karşı bir cinsel yönelim içinde olmazlar. Bu durumda da yalnızca karşı cinse ilgi duydukları söylenebilir.
Homoseksüel yönelim aslında heteroseksüel yönelimden sonra en sık duyulan ve bilinen yönelim şekillerden biridir. Bu durumda bireyler hemcinslerine ilgi duyarlar ve bir kadın başka bir kadına ya da bir erkek başka bir erkeğe ilgi duyabilir. Bu durum bir hastalık olarak görülmemelidir. Bireylerin cinsel yönelimlerini anlayışla karşılamak ve onlara önyargı ile yaklaşmamak gerekir. Bu şekilde homoseksüel yönelimi ve diğer tüm cinsel yönelimleri anlamak da mümkün hale gelecektir.
Biseksüel yönelim, bireyin hem hemcinslerine hem de karşı cinse ilgi duyması olarak tanımlanabilir. Bireyler yalnızca homoseksüel ilgi içinde değillerdir, karşı cinse de ilgi duyma eğilimine sahiptirler. Bu da aslında homoseksüel yönelimden sonra en sık duyulan ve görülen yönelimlerden biridir. Bireylerin bu duruma önyargılı olmalarının sebebi ise tıpkı homoseksüellikte olduğu gibi bu yöneliminin hasta bir davranış olduğu düşüncesidir.
Transseksüel bireyler karşı cinsin hareket, davranış ve fiziksel özelliklerini kendilerine uygun olarak kabul ederler. Bir kadının fiziksel olarak erkek olması ya da bir erkeğin fiziksel olarak bir kadın olması da transseksüellik olarak adlandırılır. Özellikle de bu durum oldukça önyargılı şekilde karşılanan ve pek çok şekilde yakıştırmalar yapılan bir durumdur. Bunun anlaşılması için ise bireylerin aslında bilinçlendirilmesi ve transseksüelliğin ne olduğunun en iyi şekilde açıklanması şarttır. Bireyler yalnızca davranış ve hareketlerini karşı cinsin davranış ve hareketlerine uygun şekilde geliştirmek istemezler. Transseksüel bireyler kendilerine karşı cinsin fiziksel özelliklerinin de daha uygun olduğunu düşünürler ve bunun için cinsiyet değiştirme operasyonları yaptırabilirler. Bu durumların her birinde olduğu gibi aslında transseksüel yönelim de hormonlarla yani kişinin biyolojik yapısı ile ilgili bir durumdur. Bir hastalık değildir, biyolojik bir sonuçtur.
Cinsel yönelimlere karşı oluşturulmuş en büyük önyargı, heteroseksüel olmayan her cinsel yönelimin sapkın olduğu yönündeki düşüncelerdir. Bu önyargının aşılması da aslında bireylerin cinsel yönelimleri en iyi şekilde tanıması ile sağlanabilir. Bunlar sapkın davranışları ya da sapkın düşünceleri beraberinde getirmez, heteroseksüel ilişkiler gibi hormonlara bağlı olarak gelişen süreçlerdir. Bir başka önyargı ise homoseksüel bireylerin her hemcinsi ile yakınlık kurabileceği düşüncesidir. Bu durum da doğru değildir. Heteroseksüel ilişkilere baktığımızda bireyler sürekli olarak farklı karşı cinslere yönelme eğiliminde değildir ve sağlıklı şekilde ikili ilişkilerini yönetebilmektedir. Bu durumun aynısı homoseksüel ve Biseksüel yönelimler için de geçerlidir. Bireyler hemcinslerine karşı ilgi duyduğu için her hemcinsine ilgi duymak zorunda değildir. Bu duygusal bir süreçtir ve bireylerin hoşlandıkları, ilgi duydukları ya da sevdikleri kişiler bütün hemcinsleri olmak zorunda değildir. Homoseksüel ve Biseksüel ilişkilere bakış da tıpkı heteroseksüel ilişkiye bakış gibi olmalıdır. Homoseksüel bir erkek ile arkadaşlık etmek demek onun ilgi duyduğu bir erkek olmak demek değildir ve bunun aynısı kadınlar için de söylenebilir. Tıpkı heteroseksüel yönelime sahip olan bir kadın ve bir erkeğin arkadaş olması gibi bu durumu olağan karşılamak gerekir. Bu herkese ilgi duyma durumu özellikle de Biseksüel bireylerde sıklıkla konuşulan bir durumdur çünkü her iki cinse karşı da ilgi duyma eğilimindedir ancak bahsettiğimiz gibi biseksüel bireyler de tıpkı heteroseksüel bireyler gibi duygusal anlamda ilişkilerini yönetirler ve her kadın ya da her erkeğe ilgi duymazlar. Bu durumu anlamak aslında farklı cinsel yönelimleri anlamaktaki en önemli adımlardan biridir. Transseksüel bireylere günümüzde hala hastalıklı gözü ile bakılmaktadır çünkü bu durumu anlamak için çeşitli araştırmalar yapılmamaktadır. Erkeklerin kadın olmak için cinsiyet değiştirmesi, fiziksel anlamda bir kadının erkek olmak için ameliyat olması günümüzde dahi hala hastalıklı bir davranış olarak algılanmaktadır. Bu önyargının yıkılması ise ancak ve ancak bu yönelimlerin temel biyolojik etmenlerini anlamak ile mümkün olacaktır. Bireyler hormonlarına bağlı olarak kendilerini kadın ya da erkek davranışlarına ve durumlarına daha uygun hissedebilirler. Bu durumlar çoğu zaman erken ergenlik çoğu zaman da çocukluk döneminde kendini gösterir. Ağır basan hormon kendini açığa çıkarır ve cinsel yönelimlerin de buna göre şekillenmesini belirler. Bir erkek ya da bir kadının cinsiyet değiştirmesi ve cinsel yönelimi ile cinsel kimliğini hormonlarına göre belirlemesi bir hastalık ya da psikolojik rahatsızlık değildir, bunu bu şekilde anlamak yapılabilecek önyargıların başında gelir.
Heteroseksüel cinsel yönelime sahip olmamak, dışlanmak anlamına gelebilir. Bunlar ile yüzleşmek çoğu zaman kolay olmasa da aslında homoseksüel, transseksüel ya da biseksüel yönelime sahip olan bireylerin de kendilerini daha rahat ve açık şekilde ifade etmeleri için önyargıların ortadan kaldırılması şarttır. Heteroseksüel yönelime sahip olmayan bireylerin kendilerini hastalıklı olarak görmemesi gerekir, bu bir rahatsızlık değildir ve tedavi gerektirmez. Bireyler kendilerini toplum önyargılarından uzak tutmak ve bu önyargıların asılsızlığını görmek için destek alabilirler ancak heteroseksüel, biseksüel ya da transseksüel olmak herhangi bir psikolojik destek almayı gerektirmez.