Katastrofik, kelime anlamı olarak ‘’çok kötü bir olay’’ anlamına gelmekle birlikte, bilhassa felaket etkisine neden olacak bir durumu anlatır.
Günlük yaşam içerisinde her insan bazı olumsuz durumlarla karşı karşıya kalabilir. Bu olumsuz durumlar karşısında olumsuz düşüncelere kapılmak son derece normaldir. Ancak bazı insanlar, diğer insanlara göre bu olumsuz durumlarla karşı karşıya kaldıklarında daha da olumsuz düşüncelere kapılabilirler. Hatta bu kişiler, durumla ilgili gerçekleşme ihtimali neredeyse imkansız olan olayları bile akıllarından geçirebilirler. Olayların olumsuz etkilerini daha da kötüleştirip, kişiyi felakete sürükleyebilecek düşüncelere katastrofik düşünceler denir. Stres yaratan durumlarla hemen herkes karşılaşır. Bu gibi zor durumlar herkes için atlatması zor süreçlerdir. Ancak, stresle iyi şekilde baş edebilen ve bu konuda becerikli olan kişiler rasyonel düşünme tarzı ile bu güç durumlardan daha kolay kurtulurlar. Bu kişilerle zıt olarak bazı insanlar ise bu gibi güç durumlarda rasyonel düşünemezler. Rasyonel düşüncelerin yerine katastrofik düşüncelerin etkisinde olan bu kişiler, stresli durumlarda en kötü senaryoyu düşünürler. Böylece yeterince stres veren durumu daha da büyütürler ve kendileri de bu durumdan kötü yönde etkilenirler. Bu bakımdan katastrofik düşünce, bir sorundur.
Okul hayatında öğrencilerin bazen bazı derslerden başarısız olması pek de garip bir durum değildir. Ancak bir derste istediği sonucu alamayan bir öğrenci bu durumun ardından sürekli olarak ‘’Ya hep başarısız olursam?’’, ‘’Sanırım bu dersi hiçbir zaman geçemeyeceğim.’’, ‘’Ben beceriksiz biriyim ve bunu düzeltemiyorum.’’ Gibi düşünceleri aklından geçirirse bunlar katastrofik düşünceler haline gelir. Normal şartlarda bir derste başarısız olan bir öğrenci hayatın her alanında başarısız olacak diye bir kural yoktur. İnsanların meşgul olduklarında telefonları açamaması da oldukça normal bir durumdur. Ancak katastrofik düşüncelerin etkisinde olan kişiler bu durumun kendileriyle ilgili olduğunu düşünebilirler. Bu kişiler bu gibi durumlarda aradıkları kişiyle ilgili ‘’Benimle bir daha konuşmak istemiyor.’’, ‘’Ona rahatsızlık veriyorum bu yüzden telefonumu açmadı.’’ Gibi düşünceler içerisinde olabilirler. Bunlar genellikle gerçek dışı düşüncelerdir. Ancak katastrofik düşünceleri olan kişiler sıklıkla içinde bulundukları durumla ilgili genelleme yapma eğilimindedirler. Bu kişiler yine başlarına gelen en ufak olumsuz bir olayda ‘’Hayatım artık bitti.’’, ‘’Ben mahvoldum, her şeyi berbat ettim’’ diye düşünebilirler. Bazı durumlarda ise kişi yaşadığı olaylarla ilgili kötü senaryolar hayal etmez, ancak çevresindeki birisi bu durumla ilgili felaket içeren düşüncelerini açıkladığında o da strese girebilir. Örneğin, sınavdan çıkan bir öğrenci sınavının oldukça iyi geçtiğini düşünürken sınıftan çıkan bir diğer öğrencinin ‘’Sınav çok zordu’’, ‘’Sınav çok kötü geçti, sanırım dersten kalacağım’’ gibi yorumlarını duyduktan sonra kendi de strese girebilir. Böylece aklında daha önce bu tür düşünceler yokken katastrofik düşüncelerin etkisine girer. Bu gibi düşünceler kişinin zihninde sınav sonucu gelene kadar sürer. Kişi sonuç açıklanana kadar uyuyamayabilir ve yemeden içmeden kesilebilir. Böylece sınavla ilgili endişe verici düşünceler artık arkadaşının değil onun düşünceleri haline gelir. Ancak bu gibi katastrofik düşünceler kesinlikle normal değildir. Bu düşüncelerin temelinde depresyon ve anksiyete bozuklukları yatar.
Verilen örneklerden de anlaşılabileceği gibi bu tür düşünceler, kişinin ve yakınlarının hayatına oldukça olumsuz yönde etki eder. Bu yüzden bu gibi düşüncelerin değiştirilmesi gerekmektedir.
Panik bozukluğu, yineleyici ve beklemedik panik ataklarla birlikte seyreden bir kronik anksiyete bozukluğudur. Panik ataklar, gün içinde normalde beklenmedik şekilde ve yerde aniden meydana gelirler. Panik ataklar 10 dakika içerisinde doruk noktasına ulaşırlar. Panik bozukluk yaşayanların sayısı toplumda hiç de az değildir, panik bozukluk en sık görülen psikiyatrik bozukluklardan birisidir. Toplumda her on kişiden birisi yaşamının en az bir döneminde panik atak yaşamaktadır. Ancak yineleyici panik ataklar çok sık görülmez. Bilişsel davranışçı kuramcılara göre panik bozukluk modelinin temel elemanlarından birisi de katastrofik yanlış yorumlamadır. Ayrıca katastrofik düşüncelerin bir diğer nedeni de panik bozukluklardır. Panik bozukluğunda da bilişsel davranışçı tedaviye başvurulabilir. Panik bozuklukta da kişi bedeninde gerçekleşen duyumları felaket olarak yorumlar. Katastrofik yanlış yorumlama durumunda kişi, çarpıntıyı kalp krizi olarak yorumlayabilir veya soluk almada yaşanan en ufak bir güçlüğü boğulmanın habercisi sayabilir. İşte bu gibi bedensel duyumları gerçekte olmadığı halde olumsuz yorumlamaya katastrofik yanlış yorumlama denir. Bilişsel davranışçı terapide kişinin fiziksel duyumları doğru ve gerçekçi bir şekilde yorumlaması amaçlanır. Ayrıca solunum egzersizleri ve fizyoloji hakkında verilecek eğitimler de katastrofik düşünceleri değiştirmeye yardımcı olacaktır.
Katastrofik durumlar ve düşünceler panik ataklara sebep olabilirler. Kişiler bu gibi durumlarda çarpıntı ve yorgunluk gibi vücut tepkilerini yıkıcı şekilde yorumlama eğilimindedirler. Bu bedensel duyumlar onlar için fiziksel bir felaketin işaretidir. Hafif bir çarpıntıyı bile ölümün habercisi saymak en yaygın katastrofik panik atak düşüncelerindendir. Vücut bu kaygılara olumsuz tepkiler vermeye devam ettikçe kişi kafasında kurduğu felaket senaryosunun doğru olduğunu düşünmeye başlar. Bu anksiyete belirtileri böylece kısır bir döngüye girer ve giderek artar. Kişiler bu gibi durumlarda kimsenin dikkatini çekmeyen basit olayları bile fark eder hale gelir. Bu da aslında gerçek dışı olan düşüncelerin etkilerine girmelerini kolaylaştırır. Kişiler katastrofik düşüncelerin etkisindeyken çıldıracaklarını ve öleceklerini düşünürler. Hatta bazı kişiler bu gibi durumlarda acil servisine başvurabilir. Ancak yapılan muayenelerde herhangi bir hastalığı çıkmayan kişi, doktorların bir hata yaptığını düşünebilir. Hiçbir şekilde hasta olmadığına ikna olamayan kişi gün geçtikçe zihinsel, fiziksel ve ekonomik olarak yıpranmaya başlar.
Katastrofik düşüncelerin etkisinde olan bir kişi genellikle şu durumları tecrübe eder:
● Çarpıntı
● Kalp atışını hissetme
● Kalp atışında hızlanma
● Terleme
● Titreme
● Nefes darlığı
● Boğulma hissi
● Nefes kesilmesi
● Göğüs ağrısı
● Göğüste sıkışma hissi
● Mide bulantısı
● Karın ağrısı
● Baş dönmesi
● Sersemlik hissi
● Bayılma
● Düşecekmiş hissi
● Derealizasyon (gerçek dışılık hissi)
● Duyarsızlaşma (kişi bu durumda çevresini ve kendisini değişmiş olarak görür, içinde bulunduğu ortamı gerçek dışı algılar ve hisseder.)
● Kontrolü kaybetme korkusu
● Ölüm korkusu
● Kollarda ve bacaklarda uyuşma ve karıncalanma hissi
● Üşüme hissi
● Ateş basması
Yaşanan ataklar sırasında kişiler yukarıda sıralanan belirtilerden en az dördünü tecrübe ederler. Bu sayı kişinin içinde bulunduğu katastrofik düşüncenin şiddetine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Kişi bir kere atak yaşadığı zaman daha fazla panik atak yaşayacağını düşünür ve korkuya kapılır. Korkuya kapıldıkça bu olumsuz düşünceler yinelenmeye başlar. Bu kaygı bütün gün devam edebilir ve kişi kendini ne zaman ve nerede atak yaşayabileceğini düşünür halde bulur. Bütün bunlar hem ilgili kişi hem de kişinin çevresi için oldukça yıkıcı etkilerdir. Bu yüzden katastrofik düşüncelere sebep olan altta yatan hastalığın tedavi edilmesi en iyi çözüm olacaktır.
Bilişsel terapilerin haricinde olumsuz düşüncelerle başa çıkmak için bazı alternatif yöntemler de vardır. Bunlardan bazıları aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Durumla İlgili Alternatif Düşünceler Üretmek: Yaşanan bir olayla ilgili peşin hüküm vermek yerine kişi yaşanan olayla ilgili farklı değerlendirmeler yapabilir. Olayla ilgili farklı değerlendirmeler yapmak kişinin tek bir olayın etkisinde kalmamasını sağlayacaktır. Örneğin, yolda giderken bir arkadaşınızla karşılaştığınızda size selam vermemiş olabilir. Bu gibi durumlarda ‘’Beni hiç sevmiyor’’, ‘’Artık beni arkadaşı olarak görmüyor’’, ‘’Bana değer vermiyor’’, ‘’Ne kadar da kendini beğenmiş biri’’ gibi düşünceler aklınıza gelebilir. Bu gibi durumlarda akla alternatif düşünceler getirmek en iyisi olacaktır. Bu yüzden, ‘’Belki de acelesi vardır’’, ‘’Muhtemelen beni fark etmedi’’, ‘’Aklında bir şey olduğundan beni görmemiş olabilir’’ tarzında düşünceler üretmek faydalı olacaktır. En İyi, Kötü ve Olası Senaryoyu Düşünmek: Alternatif düşünce oluşturmanın yollarından birisi de en iyi, en kötü ve en olası senaryoyu bulmaktır. Bu düşünceleri tek tek bulduktan sonra kişinin zihnine tek bir felaket senaryosuna değil, alternatif senaryolar etki edecektir. Ancak bazı durumlarda iç ve dış etkenler yüzünden bu teknik işe yaramayabilir. Örneğin yoğun anksiyete yaşayan kişiler, kendi başlarına alternatif düşünceler üretemeyecek durumda olabilir ya da yakınlarının düşüncelerinden etkilenebilir. Bu yüzden bazı kişiler katastrofik düşüncelerin yıkıcı etkisinden kurtulmak için bir uzman yardımı alabilirler. Bu durumda utanmaya gerek yoktur. Bazen yardım almak en iyi çözümdür.
Katastrofik düşüncelerin temelinde çoğunlukla depresyon ve anksiyete bozukluğu yatar. Depresyondaki kişilerin düşüncelerinde normalden farklı bir sapma vardır. Depresyondaki kişiler, kötü olaylarla ilgili genellemeler yaparlar. Örneğin hayatlarının bir alanında başarısız olduklarında genelleme yaparak kendilerini başarısız bir kişi olarak görebilirler. Depresyonda olan bir çalışan yaptığı işte ufak bir hata yaptığında o işi yapamayacak kadar beceriksiz olduğunu düşünebilir. Halbuki bu kişi işinde başarısız değildir ve telafi edebileceği basit bir hata yapmıştır. Bu kişi başarısızlığını ön plana alır ve işinde iyi olduğu yönlerini görmezden gelir. Bu da depresyonu daha da kötü bir hale sokar. Depresyondaki insanlar da bu gibi katastrofik düşüncelerin etkisindedirler. Bu, kısaca durumu felaket hale getirmek olarak tanımlanabilir. Bu gibi düşüncelerden bilişsel davranışçı terapiler ile kurtulmak mümkündür. Bilişsel davranışçı terapilerde hedeflenen depresyona neden olan davranışları değiştirmektedir. Bunu sağlamak için kişi hayatında birtakım olumlu değişiklikler yapmalıdır. Bunların arasında sabah erken kalkmak, yürüyüş yapmak, insanlarla vakit geçirmek, yemek pişirmek, arkadaşlarla konuşmak gibi durumlar sayılabilir. Terapiler her hafta tekrarlanır ve kişiye ödevler verilir. Bir sonraki terapide kişide herhangi bir değişiklik olup olmadığına bakılır ve bir sonraki terapi için yeni ödevler verilir. Böylece kişi zamanla düşüncelerini değiştirmeyi öğrenebilir. Ancak bilmek gerekir ki bilişsel davranışçı tedavilerin hedefi hastaya gerçek olmayan duygular vermek değildir. Esas amaç, hastanın depresyondayken hissettiği gerçek dışı olumsuz düşünce ve davranışları değiştirmektedir. Bu yöntem en az ilaçlar kadar etkilidir.
Katastrofik düşüncelerden kurtulmak için bilişsel terapiler en iyi yöntemlerden birisidir. Böylece bilişsel baş etme stratejileri öğrenilebilir ve olumsuz düşünceler yavaş yavaş değişmeye başlar. Bu yolla katastrofik düşünceleri olan kişi olayları gözünde büyütmez ve daha da kötü bir hale getirmez. Bunların yerine daha gerçekçi düşünceler edinir ve olumsuz duyguların etkisinden yavaş yavaş çıkmaya başlar. Bilişsel yeniden yapılandırma tekniği sayesinde ilgili olay hakkında yapılan hükümler değiştirilmeye başlar. Olay meydana gelmiş olsa bile olayla ilgili düşünceleri değiştirmek tamamen kişinin elindedir. Kişi, bu terapiler ve teknikler sayesinde bunu tamamen kavrar ve olaylarla ilgili daha mantıklı düşünceler üretmeye başlar.