Psikolojik danışman üniversitelerin Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünden mezun olan kişilere denir. Tarih boyunca pek çok çeşitli meslek var olmuştur. Ancak 1950’li yıllardan sonra ruh sağlığına olan ilgi çok daha fazla artmaya başladı. İnsan ilişkileri ilerledikçe bireylerin kişisel, sosyal ve psikolojik eğilimleri de farklılıklar gösterdi. Özellikle “ben kimim, nereye aitim, hedefim nedir, neler yapmak istiyorum” soruları insanların zihnini sık sık rahatsız etmeye başladı. Bu yüzde ruh sağlığı alanına olan ilgi de dolaylı olarak artmaya başladı. Psikolojik danışman ; almış olduğu kuramsal bilgiyle danışanlara uygun sorular sorar. Terapi sürecini de aslında böyle ifade edebiliriz. Psikolojik danışman danışanın / öğrencinin bir yolculuğu güven içerisinde sonlandırmasına yardım eder.
Bir önceki paragrafta da belirttiğimiz gibi üniversitelerin Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünden mezun olmak gerekir. Özellikle ülkemizde kadro ismi ve mesleki unvan arasındaki fark pek bilinmiyor. Bu yüzden PDR mezunlarına okulda genellikle rehber öğretmen deniyor. Ancak bu ifade yanlış bir ifadedir. Son yönetmelikle eğitim kurumlarında PDR mezunlarına psikolojik danışman, farklı alanlardan mezun olup Milli Eğitim bünyesinde çalışan diğer meslek elemanlarına rehber öğretmen denir. Bunun nedeninden bahsetmemiz gerekirse eğer; önceki senelerde yeteri kadar psikolojik danışman ve rehberlik uzmanı mevcut değildi. Bu yüzden Milli Eğitim Bakanlığı harika bir fikir ortaya attı! Sosyoloji, Felsefe ve Psikoloji alanlarından mezun kişilere formasyon ve kurslarla rehber öğretmen kadrosu açtı. Hatta bazı dönemlerde sınıf öğretmenlerinin kurum içinde rehber öğretmen olmasının önü açıldı. Bu ve bunun gibi etik ve mesleki açıdan tartışma yaratan konular unvan ayrımını da bugünlerde zorunlu hale getirdi. Özetle; Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde çalışan PDR mezunları psikolojik danışman, diğer alan mezunları ise rehber öğretmendir.
Lisans eğitiminde birinci sınıfta genelde temel dersler alınır. Psikolojiye giriş, felsefeye giriş, sosyolojiye giriş gibi…
Daha sonra Gelişim Psikolojisi, Öğrenme Psikolojisi gibi farklı dersler de görülmeye başlanır. Ancak temelde kişiye psikolojik danışman yetkinliği kazandıran dersler 3.sınıftan sonra görülmeye başlanır.
Fizyolojik Psikoloji
Gelişim Psikolojisi
Öğrenme Psikolojisi
Psikolojiye Giriş
Psikolojik Danışma Kuramları
Psikolojik Danışma İlke ve Teknikleri
Test Dışı Teknikler
Psikolojik Testler
Grupla Psikolojik Danışma
Bireyle Psikolojik Danışma
Seminer
Kariyer Psikolojik Danışmanlığı
Yaşam Dönemleri ve Uyum Problemleri
Etik
Özel Eğitim
Kişilik Bozuklukları
Kişilik Kuramları gibi temel psikolojik danışma dersleri alınır.
Diğer yandan özellikle 3. ve 4.sınıfta seçmeli dersler de alınır. Bu derslerde seçmeli terapi kuramları da detaylı olarak ele alınır. Bilişsel Davranışçı Terapi, Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi, Öyküsel Terapi gibi terapi kuramları da seçmeli olarak alınır. Bu eğitimlerin en önemli özelliği ise uygulamaya dönük olmasıdır. Yani alınan Çözüm Odaklı Terapi eğitimi esnasında öğrenci danışan da görür. Yapmış olduğu görüşmeleri yazıya döker. Ders hocasından geri bildirim alır. Böylece mezun olmadan önce danışan tecrübesi de kazanır.
Psikolojik danışma oturumu ilk paragrafta da ifade ettiğimiz gibi bir yolculuğu ifade eder. Şöyle düşünelim, bir yolculuk yapacaksınız. Bilet alacağınız firmaya dikkat edersiniz. Çünkü güvenli bir şekilde yolculuk yapmak istersiniz. Terapi de böyledir. Oturumlarda güvende olduğunuzu hissettiğiniz anda daha rahat davranırsınız. Nasıl ki yolculukta kendinizi güvende hissettiğinizde rahatça uyuyorsanız, terapide de kendinizi rahat rahat ifade edersiniz. Bu yüzden psikolojik danışma sürecinde temel esas güven ilişkisidir. Karşımızdaki kişiye ne kadar güvenirsek kendimizi o kadar rahat ifade ederiz.
Psikolojik danışma oturumları genelde 10-12 oturum devam eder. Haftanın bir günü, aynı gün ve saatte görüşmelere devam edilir. Görüşmelerde gizlilik esastır. Konuşulanlar danışan ile psikolojik danışman arasında kalır. Ancak bazı yerlerde gizlilik ihlal edilir. Çünkü psikolojik danışmanın hukuki bir sorumluluğu da vardır. Eğer ki danışan kendisine zarar vereceğini ifade ederse terapideki gizlilik ihlal edilir.
Türkiye’de PDR alanında ilk lisans programı 1965-1966 yılında Ankara’da kurulmuştur. Eğitim Psikolojisi ve Rehberlik Bölümü adını ilk defa burada duyarız. Ardından 1982’de çıkan Yükseköğretim Kanunu ile Eğitimde Psikolojik Hizmetler Anabilim Dalı ortaya çıkmıştır. Böylece Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik programları ortaya çıkmıştır. Ortalama olarak bir psikolojik danışmana 250 ya da 300 öğrenci düşmektedir. Eğitim sistemi genelde okul psikolojik danışmanı yetiştirir. Ancak psikolojik danışmanlar sadece okul üzerine eğitim almaz. Aile ve evlilik danışmanlığı, bireysel ve grupla psikolojik danışmanlık, kariyer psikolojik danışmanlığı gibi geniş bir yelpazede hizmet verebilir. Ülkemizde psikolojik danışman olarak çalışmak için lisans düzeyinde eğitim almak yeterlidir. Daha sonra kendinizi geliştirmek istediğiniz alana dair yüksek lisans eğitiminize devam edebilirsiniz. Özellikle son yıllarda yüksek lisans terapi süreci için bir zorunluluk haline gelmiştir. Çünkü yüksek lisans düzeyinde alınan eğitimlerle kişi terapi sürecinde kendisini daha yetkin hisseder. Bu noktada alınan süpervizyon desteği de oldukça önemlidir.
Belki de en çok merak edilen konulardan biri bu. Bu noktada size üzücü bir haberimiz var diyebilirim 😊 Psikolojik danışman terapide tavsiye vermez, öneride bulunmaz. Çünkü verilen her tavsiye sizin hayatınızı psikolojik danışmanın yönettiği anlamına gelir. Alınan eğitimlerde danışanın kendi yaşamını kendisinin düzene sokabileceği inancı yatar. Yani danışan kendi içsel gücünü terapi anında fark etmeli ki yaşamında bundan sonra başka birine ihtiyaç duymasın. İhtiyaç duymasın derken herkesten kopuk yaşamayı ifade etmiyoruz tabii ki. Şöyle düşünün, ailenizle nasıl konuşacağınızı, arkadaşınıza ne tepki vereceğini söyleyen bir terapistiniz olsun. Sizin bu süreçten kazancınız ne olur ki? Sadece terapiye daha bağımlı hale gelirsiniz. Bu yüzden terapi sürecinde tavsiye ve öneri verilmez. Çünkü siz yapmanız gereken asıl şeyi terapide kendiniz keşfedersiniz. Bu yüzden terapi bireysel bir yolculuktur. Siz bu yolculuğun nasıl tamamlanacağına kendiniz karar verirsiniz.
Hepimiz duyguları olan varlıklarız. Duygularımız, düşüncelerimiz ve davranışlarımızla hayatımız şekillenir. Bu yüzden hepimizin farklı özellikler vardır. Terapi bireysel bir yolculuk olduğunu için kaç oturum devam etmesine yönelik kesin bir cümle kuramayız. Ancak asıl hedef 10 ya da 12 oturumda sürecin sonlanmasını sağlamaktır. Sizin yaşam haritanız bunun temel belirleyicisidir. Belki de hayatınızda yaşadığınız zorluklarla baş etme süreciniz 10 oturumdan daha uzun sürecek. Belki de daha kısa sürede farkına varacaksınız, terapi daha erken bitecek. Bu yüzden kesin bir oturum sayısı vermek de pek mümkün değildir.