Bazı duyguların, düşüncelerin ve hislerin sizin benliğinize zarar verdiğini fark edersiniz değil mi? Ya da fark etmeseniz bile bu hisleri farkında olmadan hayatınızda gerçekleştirirsiniz. Yetersizlik hissi de bunlardan bir tanesidir. Bu his sizi bir çok şeyi yapmaktan alıkoyan bir histir aynı zamanda. Siz tam elinize bir mikrofon alıp tüm cesaretinizle sahneye çıkmışken bir iç ses sizin aslında bunun için yeterli olmadığınızı söyler. Ve bu düşünceler sizin hislerinize daha sonra davranışlarınıza da yansımaya başlar. İşte olayın tüm kilit noktası buradadır. Düşündüklerimiz ve düşüncelerimiz.. Düşünceler duygularımızı duygularımız da davranışlarımızı etkileyen bir çemberdir aslında. Bazı durumlarda yetersizlik hissinin kişinin kendi düşünce yapısıyla değilde bir başkasının sizin düşünce yapınıza sağladığı olumsuz etkiyle gerçekleştiğini görebilmekteyiz. Örneğin sizin kendinizi yeterli gördüğünüz bir alanda yakınınızdan birisi bu bir aile üyesi olabilir ya da en yakın bir arkadaşınız olabilir, sizin bu alanda yetersiz olduğunuzun hissini size verebilir. Söylediği cümlelerle yada davranış biçimiyle size bunu yansıtabilir. Aslında bu ondaki olumsuz bir düşüncenin sizde yetersizlik hissiyle soyut bir eş değer biçimine dönüşmesini sağlar.
Ağzımızdan çıkan her kelimenin hatta düşündüğümüz her kelimenin psikolojik olarak bir dönüşünü mutlaka görürsünüz. O yüzden aklımızdan geçirdiğimiz her olumsuz düşünce aslında bizim bu düşünceye göre şekil almamızı sağlamaktadır. Bir şeyi yapmaktan endişe duymak, bir şeyleri yapamamaktan korkmak yada bir şeylerden başarısız olacağımızın düşüncesine kapılmak aslında bunların aynı zamanda gerçekleşmesini tetiklemektedir. Bir şeyleri yapamamayı kabul etmekle bir şeyleri yapmaktan korkup kendinize sürekli olarak yapamayacağınıza dair negatif düşünceler aşılamak aynı şeyler değildir. Bütün alanlarda uzmanlaşmanız elbette ki bir noktaya kadar mümkündür. Bazı alanlarda başarısız olmanız yada aynı uzmanlık seviyesini gösterememiş olmanız elbette ki normaldir. Sizin farklı alanlarda gösterdiğiniz uzmanlığı bir diğer alanda gösteremiyor olmanız yetersiz olduğunuzu değil diğer alanda daha iyi olduğunuzu gösterir. Burada hangi taraftan olaya yaklaşıp kendinizi motive ettiğiniz çok önemlidir.
Arkadaşınız o gün işinden çok güzel bir terfi almış olabilir. Üst komşunuzun oğlu çok güzel bir üniversiteyi kazanmışken sizin oğlunuz üniversiteyi kazanamamış olabilir. Eşiniz sizden daha yüksek bir maaş alıyor kardeşiniz sizden daha rütbeli bir yerde çalışıyor olabilir. Bu sizin hayatınızda başarısız olduğunuzu göstermez. Herkesin hayatta yaşadığı şeyler hayata tutunma biçimleri ve tercih edip gittiği yollar farklıdır. Sayısız yolların sonunda sayısız yol ayrımlarını düşünün. İnsanların hayatta yaşadıkları şeyler gittikleri yollar tamamen farklıdır. Aynı şey sizin içinde geçerlidir. Aynı ailede büyümüş aynı anne babaya sahip olmuş olsanız bile iki kardeşin yaşadığı hayat birbirinden tamamen farklı olabiliyor çoğu zaman. O yüzden kendinizi insanlarla karşılaştırırken her yaşantının birbirinden özgün olduğunu unutmayın. İnsanların başarıları zamanla yaşadıkları koşulların en iyisine uyum sağlamalarıyla gerçekleşir. Siz de zamanla kendi kabuklarınızı kırıp bir sonraki başarıya imza atabilirsiniz. Bir başkasının başarısından çok daha üstün başarılar elde edebilirsiniz. Başarısızlıklarınızı kendinize başarılarınıza giden bir basamak haline getirebilirsiniz.
3. Ben Bu İşi Yapamam!
Çevremizde mutlaka ki yaptığınız bir işte başkalarının olumlu yada olumsuz düşüncelerini aldığımız zamanlar oluyordur. Bu yeni bir iş kurarken olabilir,yeni bir şeye adım atarken olabilir yada farklı bir şeye geçiş için karşı taraftan cesaret beklerken olabilir. Tam da bu noktada karşı tarafın sizde uyandıracağı izlenimler bu kadar önemliyken size söylenen negatif bir söz sizi ne kadar etkileyecektir değil mi? Bir şeyi kendi cümlelerinizle kendinize söylemeniz ile aynı cümleleri bir başkasının size söylemesi çok farklı şeylerdir. Karşı taraftan aldığınız olumsuz geri dönüşler sizde yetersizlik hissini tetikleyecek ve kafanızın içerisinde acabaların oluşmasına sebebiyet verecektir. Özgüveninizi ve özbenliğinizi tetikleyen bu durum zamanla cesaretinizinde kırılmasına yol açacaktır. Zamanla ben bu işin üstesinden gelirim diye çıktığınız yolda ben bu işi yapamam diye geri adımlarla dönmeye başladığınızı fark edeceksiniz. Bu çevrenizdeki insanların sizde oluşturdukları geri dönüşlerin sizde yansımalarının sonucuyla gerçekleşmektedir. Çocukluk çağında çocuklara getirilen kısıtlamalar çocuğun öz gelişimi açısından da bu noktada çok önemlidir. Sen daha çocuksun bu işi yapamazsın, sen bu işten anlamazsın demek yerine çocuğunuzun gelişimi açısından doğru olanı göstermek onun merakını ve özgüvenini zedelemeden ona yardımcı olmak onun ilerleyen zamanlarda da daha kendine güvenen özgüvenli bir birey olmasını sağlayacaktır.
Hayatta bir şeyleri yaparken ya hep yapayım yada hiç olmasın diyen insanlar ya olaylardan bütünüyle vazgeçerler yada olayın en zirvede yaşanması için bedensel ve ruhsal olarak yorulmayı tercih ederler. Olayı dengeli ve başarılı bir şekilde yürütmek kişinin büyük ölçüde kendisiyle alakalı bir durumdur. Bir şeyleri en mükemmel seviyede yapıyor olmanız yaptığınız işle ve kendinizle barışık olmadığınız sürece sizde yetersizlik hissinin oluşmasını tetikleyecektir. Bir dağın zirvesine ulaştığınızı düşünün. Geriye dönüp baktığınızda çok zorlu yollardan geçmişsinizdir. Çok zor mücadeleler vermişsinizdir. Ama sizin gözünüz bir diğer dağa tırmanan insanların verdiği mücadelelerdedir. Bu sizi hem yıpratan hem de yoran bir süreç haline gelmeye başlar. Hatta kendi başarınızı da bir süre sonra değersiz görmeye bile başlayabilirsiniz. Bırakın zirveye ulaşmanın tadını çıkartın. Eminim bu sizi kendinizi diğerleriyle karşılaştırmaktan daha fazla rahatlatacaktır.
Kişinin en büyük yanılsamalarından bir tanesi de kendi yaptığı işi küçük görmesi ve bu işin aslında herkes tarafından yapılabilir olduğunun düşüncesine kapılmasıdır. Gerçekten çok büyük zaferler ve başarılar elde etmiş bile olsa bu işin herkes tarafından yapılabilir olduğunu düşünür. Bu hem kişinin özgüvenini zedeler hem de kişide yetersizlik hissi oluşturmaya başlar. Aslında sizin şuan da sahip olduğunuz başarılar bir diğer insanların ulaşmak istediği hedeflerdir. Hepimiz sıfır noktasından başladığımız bebeklik ve çocukluk dönemine üzerine bir çok şeyler ekleyerek ilerledik. Bir çok şey öğrendik ve uyguladık. Bu yüzden her birimizin öğrendiği uyguladığı uzmanlaştığı daha çok başarılı olduğu alanlar farklılık gösterebilmektedir. Bazen herkese göre kolay gelebilen bir iş aslında diğer bir çok kişiye göre zor gelebiliyor. Her işin mutlaka bir değeri vardır. Unutmayın siz işinizi ne kadar değerli görürseniz o işten alacağınız keyifte o işte göstereceğiniz başarıda kendinize gösterdiğiniz saygıda o ölçüde artacaktır. Yaptığınız işe değer vermek sizin de aynı zamanda kendinizi değerli görmenizi sağlayacaktır.
Yetersizlik hissiyle karşı karşıya kalan bireylerde toplum içerisinde kendilerini daha değersiz hissetme, özgüven ve öz saygı sıkıntısı, sosyal ortamlardan uzaklaşma, depresyon, kendini ifade etmekte güçlük çekme, kaygı gibi psikolojik problemlerle karşı karşıya kalabilmekteyiz. Bu durum aynı zamanda bireyin sosyal ve bireysel bağlamda etki kurduğu insanlarla ilişkilerini de olumsuz yönde etkilemektedir. Kişinin kendini yetersiz görmesi ve bu durumu kabullenmesi onun öncelikle kendi davranış biçimlerine daha sonra başkalarıyla kurduğu ilişki biçimlerinde kendini göstermektedir.
Bu durumda bireyin uzman bir destek alması ve farkındalık seviyesini doğru bir iletişim kanalıyla sağlıklı bir şekilde yükseltmesi onun hem yetersizlik hissiyle doğru bir şekilde mücadele etmesini sağlayacak hem de böylece daha sağlıklı bir ruhsal yapıya ve sosyal ilişkilere sahip olacaktır. Kişinin olumsuz düşüncelerin yerini olumlu düşüncelerle değiştirmesi kendi elindedir. Kendinizin ve başkalarının sizi yetersiz hissettirmesine izin vermeyin.
Unutmayın ki siz sahip olduklarınızla güzel ve değerlisiniz!