Sosyal medya günümüzde olmazsa olmazlarımız haline gelenlerin arasında çoktan yerini almış bir şekilde kendini göstermektedir. Gün içerisinde yediklerimizi ve içtiklerimizi paylaşmak için farklı bir uygulama kullanmakta dünyanın neresinden olursa olsun çıkan haberlerden faydalanmak ve bu haberleri yorumlayabilmek için farklı bir uygulama kullanmakta veya sadece sosyal ağlar yoluyla iletişim kurmak için farklı bir sosyal uygulama kullanmaktayız. Kaç beğeni aldığımız kaç insanı takip ettiğimiz kimin nerede ne yapıyor olduğu. Dünyada’da milyarlarca Türkiye’de milyonlarca insanın kullandığı ve sosyal ağlarımızı oluşturduğumuz bu sosyal medya mecraların algılarımızın ve bakış açımızın şekillenmesini ve değişmesini sağladığı öngörülemez bir gerçekle bize kendini sunar. Hiç ismini duymadığımız bir mekan minyonlarca takipçisi olan bir kişi tarafından gidildiğinde milyonlarca ziyaretçisi olan bir mekan haline dönüşebilmekte. O halde tüm bu algı dünyamızı ve bakış açımızı şekillendirebilen sosyal medya mecralarının bizim psikolojimiz üzerindeki olumlu veya olumsuz yansımalarına gelin hep birlikte bir göz atalım..
Sosyal medya da birey aslında bir kimlik inşası gerçekleştirir.Kendini mutlu hissetmek ve yalnızlık duygusundan uzaklaşmak insanlarla inşa ettiği kimlikle birlikte etkileşime geçmek ister. Çevresindeki arkadaşlar, onun çevresindeki arkadaşlar ve onun çevresindeki arkadaşlar. Belki hiç tanımadığı insanlarla kolay bir etkileşim kurarak tanışabilme kolaylığı bir takip et veya etkileşim kur butonuna basmak kadar yakındır. Bu durum sosyal medya için bu kadar kolay ilerlerken peki bireyin sanal alemden kendi gerçek hayatına geçtiğinde de bu kadar kolay mı ilerleyebilmektedir? Sosyal bir ortama girdiğimizde sosyal ilişkilerimizi ve sosyal iletişim kurma becerilerimizi ne ölçüde aktif bir şekilde kullanabilmekteyiz? İnsanlarla iletişim kurabilme ve sürdürebilme yeteneğimizi nasıl sağlıklı bir şekilde sağlayabilmekteyiz?
Tüm bunlar kişinin kendi sosyal iletişim becerilerini nasıl inşa edip bunları nasıl yönettiğiyle alakalı bir süreçtir. Kişinin kendi gerçek dünyasıyla içerisinde bulunduğu ve bir çok insanla etkileşim kurduğu sanal dünyası arasında ki dengeyi sağlıklı bir şekilde belirleyip yönetebilmesi gerekmektedir. Bu dengenin sağlıklı kurulamadığı zamanlarda bir çok psikolojik bozukluklarla karşı karşıya kalabilmekteyiz.
Sosyal medya da birey ne kadar çok beğeni alırsa veya kendi alanında ne kadar çok etkileşim kurarsa bu onun mutlu olmasını sağlar. Çünkü bireye göre bu onun olumlandığının bir göstergesidir. Tam tersi bir süreçte de kişinin sosyal medyada sürekli bir şekilde kendini diğer arkadaşlarıyla ve sosyal çevresiyle kıyaslaması ve değerlendirmesi sonucunda kendisini bir aşağıda görme, kendini değersiz hissetme ve yetersizlik hissiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu durumda birey farkında olmadan psikolojik olarak zarar görmeye başlar. Özgüven eksikliği, kaygı bozukluğu, sosyal anksiyete, depresyon gibi psikolojik problem bu tür bireylerde gözlemlenebilmektedir. Sosyal medyada vakit geçiren bireyler yalnızlık hissinden uzaklaştığını düşünür. Pratik olarak baktığınızda bir etkileşim söz konusudur. Bu aslında onun inşa ettiği sanal dünyada kurduğu etkileşim sayısının onda oluşturduğu insan kalabalığı düşüncesinin bir sonucudur. Böylece birey psikolojik olarak kendisini yalnız hissetmemek için sürekli bir etkileşim halindedir. Bu etkileşim dengesini sağlıklı bir şekilde oluşturmak ve yönetmek bireyin kendi elindedir.
Peki gün içerisinde bir çok saatimizi harcadığımız telefonlarımızda bir çok uygulamasını yüklediğimiz vaktimizin bir çoğunu bu uygulamalarda geçirdiğimiz sosyal ağlar her zaman bize zarar mı sağlar? Nasıl ki bir çakmak sizin besinlerinizi pişirmenize ve sizin ısınmanız için ateşin yanmasını sağlıyorsa aynı çakmak size fazla ısı verdiğinde bedensel olarak zarar görmenizide sağlar. Bu size verilen nesneyi nasıl değerlendirip kendinizi bununla nasıl beslediğinizle ilgilidir. Sosyal medyada çok fazla etkileşimi çok kısa sürede kurabilme gücüne sahipsiniz. Dünyanın bir ucunda siz kahve içerken dünyanın bir diğer ucundaki kişi attığınız kahveyi beğenmekte ve yorumlayabilmektedir.Sınırların ve zaman diliminin daha açık renklerle çizildiği bu mecraları kendinize verim sağlayacak kanallara çevirebilirsiniz. Sosyal medyadan bir çok alanda para kazanabilir, sosyal medyanın size sağladığı bilgi aktarımlarımlarını sentezleyerek öğrenebilir, sosyal medyanın dolu tarafını özümseyerek kendinizi geliştirebilirsiniz. Bunun bir çeşit kendinize verim sağlayacak ve sizi bir adım daha ön plana taşıyacak bir etkileşim ağı olduğunu düşünerek hareket edip o bilinçle kullanma gücünü elde etmiş olarak düşünebilirsiniz.
Sosyal medyada sürekli devam eden ve gün içerisinde sizi kendine bağlayan bir akış söz konusudur. İçerisinde milyonlarca hatta milyarlarca insanı barındıran uygulamalar sürekli olarak size ilgi duyduğunuz ve sizin gündelik hayatınızda hoşunuz giden şeylerini size sunmaya başlar. Bu da kişinin gün içerisinde sosyal medya uygulamalarında daha fazla vakit geçirmesini sağlar. Bu da sosyal medyanın durağan bir yapısının olmadığını ve sürekli bir hareket halide olduğunun ve etkileşimin her geçen saat fazlasıyla devam ettiğini gösterir. Böyle durumlarda bireyde her dakika daha fazla sosyal medya da vakit geçirme, olanlardan anında haberdar olma ve ne yaşadıysa o an paylaşma iç güdüsü oluşur. Böylece birey artık sosyal medyaya bağımlı bir birey haline gelir.
Sosyal medya bağımlılığını tetikleyen faktörler şu şekilde sıralanabilir:
· Kişinin olup bitenden bir an önce haberdar olma hissi
· Beğeni ve takipçi sayısını artırarak bireylerde oluşan beğenilme ve onaylanma isteği
· Kişinin kendisini ve fikirlerini kabul ettireceği bir ortamı kendisi oluşturduğu için bu ortamda kendisini daha güvende ve özgür hissetmesi
· Sürekli ilgi ve zevklerine göre biçimlendirdiği sanal bir ortamının olması
· Sürekli çevrimiçi gözükme ve gündelik gerçek hayattan uzaklaşma arzusu
1. Sosyal medyada fazla vakit geçiren bireylerde anksiyete oranının fazla olduğu gözlemlenmiştir. Kişinin sürekli bir şekilde olup biten etkileşimden haberdar olma isteği çevresinin ve arkadaşlarının ne ve neler paylaştığından bir an önce haberdar olma düşüncesinin sürekli olarak onu psikolojik bir baskı şeklinde tetiklemesi kişinin kaygı düzeyini artırmaktadır.
2. Sosyal medyada vakit geçiren bireyler zamanının bir çoğunu sosyal ağlarda etkileşim kurarak geçirdikleri için bu durum onlarda artık bağımlılık düzeyine ulaşmaya başlar. Belirli bir süre sonra artık kendilerini engel olamayacak düzeyde çok fazla sosyal medyada vakit geçirmeye başlarlarken bulurlar. Bu da onlarda sosyal medya bağımlılığının görülmesine yol açabilmektedir.
3. Özgüven eksikliği ve yetersizlik hissi sosyal medya kullanan bireylerde sürekli bir biçimde kendisini içerisinde bulunduğu arkadaş ortamına göre beğeni ve etkileşim sayısına göre kıyaslama sonucunda bireyde görülen psikolojik rahatsızlık belirtilerindendir.
4. Gün içerisinde sosyal medyada çok fazla vakit geçiren bireyler gerçek yaşam ve sosyal ortam arasındaki dengeyi sağlıklı bir şekilde kuramadıkları için hayattan keyif alamama ve yaşadıklarından bir türlü mutlu olamama gibi depresyon belirtileri göstermeye başlarlar.
5. Sürekli olarak bir şeyleri kaçırma hissi ve kendini şekillendirme arzusu bireyin stres düzeyini etkilemektedir.
Bu gibi durumlarda profesyonel bir uzman desteği almak sosyal medyanın sağlıklı bir şekilde kullanılması için atacağınız adımları doğru bir şekilde belirlemek size ve ruh sağlığı gelişiminize önemli bir katkı sağlayacaktır.