Kaygı bozuklukları farklı noktalarda ortaya çıkabilen, pek çok konuda yaşanabilecek olan bir rahatsızlıktır ve günlük yaşamdaki etkileri de yadsınamayacak kadar büyüktür. Bu nedenle de kaygı bozukluğunun açık şekilde ilişkileri de etkilediğini söylemek mümkündür. Arkadaşlar ile olan ilişkilerin, aile içindeki ilişkilerin, romantik partnerler ile olan ilişkilerin kaygı bozukluklarından büyük ölçüde etkilenmesi söz konusudur. Bu nedenle de aslında kaygı bozukluğu durumunun sosyal çevreyi olumsuz şekilde etkilediğini söylemek de mümkündür.
Bireyler hem kendilerinin hem de sosyal çevrelerinin kaygı bozukluğu durumundan etkilenmemesi için ise psikolojik destek alarak yaşadıkları kaygı bozukluklarından kısa zamanda uzaklaşabilirler.
Kaygı bozukluğu aslında her konuda görülebilecek olan bir rahatsızlıktır. Bireyler kaygı bozukluğu içindeyse özellikle de bir konu hakkın ciddi şekilde kaygı sahibi olabilirler. Örneğin ölmekten korkabilirler, tek bir hastalığa yakalanmak konusunda ciddi şekilde kaygı sahibi olabilir. İşi ya da akademik kariyeri ile ilgili sorunlara bağlı olarak sıkıntı içinde olabilir. Tüm bu durumlar kaygı bozukluğunun içinde yer almaktadır ve ayrıca farklı pek çok konuyu da kaygı bozukluğunun etmenlerine dahil etmek mümkündür. Bireylerin kaygı bozukluğu yaşadığı sırada en çok etkiledikleri alan ise genellikle çevreleri olmaktadır. Bu sebeple de kaygı bozukluğunun çevreyi nasıl etkilediğini incelemek ve öğrenmek oldukça önemlidir.
Kaygı bozukluğu yalnızca tek bir alanda görülmez. Bu tür rahatsızlıklar genelde pek çok alanda birden kendini gösterir. Örneğin birey aynı anda hem işi ile ilgili hem de ilişkisi ile ilgili kaygı bozukluklarına sahip olabilir. Bu durumda da bireylerin farklı konulardan günlük yaşantılarının büyük ölçüde etkilenmesi mümkündür.
Özellikle de içinde yer aldıkları sosyal ilişkiler sahip olunan kaygı bozukluklarından dolayı ciddi ölçüde zarar görebilir. Kaygı bozukluklarından dolayı kişilerin ailelerinden uzaklaşmaları, arkadaşları ile olan bağlarının zayıflaması, ilişkilerinin sonlanması mümkündür. Bu nedenle de kaygı bozukluklarının uzman psikologlar tarafından destek alınarak çözülmesi gerekir.
Kaygı bozukluğu bireylerin de günlük yaşamlarını zorlaştırdığı gibi ayrıca çevrelerinin de bu durumdan etkilenmesine neden olmaktadır. Kişiler farkında olmadan çevrelerinin kaygı bozukluğu nedeniyle olumsuz şekilde etkilenmesine neden olmaktadır. Bu durumda ise ön plana çıkan durumun yani kaygı bozukluğunun ne olduğu oldukça önemlidir. Bu durumun ne olduğu, çevredeki hangi bireylerin de durumdan etkileneceğini bilmeye yarar sağlar.
Kişiler partnerleri ile olan ilişkilerinde, arkadaşları ile olan ilişkilerinde, aile içinde, iş alanında ve daha pek çok sosyal çevrede kaygı bozukluklarına sahip olabilir. Bu alanlarda sahip oldukları kaygı bozuklukları ise bireylerin aynı alan içindeki ilişkilerini olumsuz şekilde etkilemektedir. Ayrıca yalnızca tek bir alanın değil, diğer sosyal çevrelerin de bu olumsuzluklardan etkilenmesi mümkündür.
Örneğin kişi, içinde bulunduğu romantik ilişkisi ile ilgili bir kaygı bozukluğuna sahip ise bu durum ilk olarak bireyin ilişkisini, sonrasında ise içinde yer aldığı diğer sosyal çevreleri etkilemeye başlar. Kişi, aldatılma konusunda bir kaygı bozukluğuna sahip olabilir.
Bu düşünceye bağlı olarak da kişinin sürekli olarak partnerini takip etmesi, onu kısıtlamaya çalışması, onun günlük yaşamına müdahale etmesi, aslında olmayan durumlar ile ilgili olarak partnerini suçlaması mümkündür. Bunlar da açık şekilde görüleceği üzere bireyin ilişkisine ciddi ölçüde zarar verebilmektedir. Kişi kendi sürekli olarak tedirgin hisseder, bu duruma bağlı olarak da ilişkinin sağlıklı şekilde ilerlemesi mümkün olmaz.
Aynı şekilde bireyler arkadaşlarının ona yalan söyleyeceği kaygısına da sahip olabilir. Bu durumda da arkadaşlarına yalan söyleyebilir, onlara güvenmez, söylediklerini özverili şekilde dinlemez, onların güvenlerini ve sevgilerini kıracak hareketlerde bulunabilir. Doğal olarak aslında arkadaş çevresi ile olan bağlarını da içinde bulunduğu kaygı bozukluğu nedeniyle zedelemektedir. Bireyler bu durumu her ne kadar zarar görmek istemedikleri için yapsa da aslında kendilerine zarar vermektedirler.
İş ortamında da kaygı bozukluğunun etkilerini somut şekilde görmek mümkündür. Kişiler işlerinde iyi olsalar da, yaptıkları işlerin sonuçları çok iyi olsa da kötü bir çalışan olduklarını ya da yaptıkları çalışmaların çok kötü olduğunu düşünebilirler. Yani kısacası işleri ile ilgili kaygıları olabilir. Bu kaygıların zaman zaman değişebileceği de unutulmamalıdır. Kişilerin sahip oldukları kaygılar bazen işleri ile ilgili, bazen eşleri ya da arkadaşları ile ilgili olabilir. Yalnızca tek bir konuda değil pek çok konuda kaygı bozukluğuna sahip olmak mümkündür.
Bu noktada, kişinin sahip olduğu farklı pek çok kaygının da iş yaşantısında kendini etkili şekilde gösterebileceğini söylemek mümkündür. Bireyler iş yaşantısı içinde pek çok gerginlik yaşayabilirler. Kaygı bozukluğuna sahip olan kişiler de genellikle sahip oldukları kaygılardan dolayı sorunlar yaşamaktadırlar. Örneğin yaptığı işler kaliteli de olsa çalışmalarını beğenmeyen biri işinde iyi olmadığını düşünerek ayrılmak isteyebilir. Çalıştığı iş arkadaşlarının onunla alay ettiğini düşünebilir. Bunun gibi pek çok kaygıya sahip olabilir. Bu durumların ortaya çıkmasında aslında sahip olunan tüm kaygılar etkili şekilde görülebilir.
Kaygı bozukluğu, farklı alanlarda görülebilen bir rahatsızlık olduğu için aslında bireylerin günlük hayatlarını da büyük ölçüde etkileyen bir sorun olduğunu söylemek mümkündür. Yalnızca ilişkilerini kısıtlamakla ve olumsuz şekilde etkilemekle kalmaz, aynı zamanda gün içerisindeki motivasyonlarını da düşürebilir. Bunun yanı sıra sahip olunan kaygılar nedeniyle bireylerin çeşitli fırsatları kaçırması, çevresindeki insanları kaybetmesi, ilişkilerini tehlikeye atması mümkündür. Bu durumda da aslında kaygı bozukluğundan kurtulmanın önemi ortaya çıkar.
Çünkü kişiler sahip oldukları kaygılar nedeniyle işlerine odaklanmakta zorlanacaktır. Aslında hiçbir işlerini verimli şekilde gerçekleştiremezler. Kaygı bozukluğundan ve onun ilişkilere olan olumsuz etkilerinden kurtulmak için bireylerin öncelikli olarak psikolojik destek alması gerekir. Bu şekilde mevcut kaygı bozukluklarının nedenlerinin öğrenilmesi, bu nedenlerin yarattığı sonuçların neler olduğunun görülmesi mümkün hale gelir.
Örneğin, sürekli olarak aldatılacağı kaygısına sahip olan birinin neden bu kaygıya sahip olduğunu görmesi, bu düşüncenin bir kaygı olduğunu ve aslında böyle bir durumun var olmadığını anlaması yapılacak olan terapiler ile mümkündür. Bu sayede kişiler yaşantılarına devamlı olarak kaygı duymak zorunda kalmadan devam edebilirler. Alınan psikolojik desteğin yanı sıra bireylerin çevreleri tarafından da desteklenmesi büyük öneme sahiptir. Bireyler aldıkları profesyonel psikolojik desteğin yanı sıra bu konu ile ilgili çevrelerinin de desteğine ihtiyaç duyar.
Örneğin kaygı bozukluğu olan bir sevgiliye öfke ile yaklaşmak aslında durumun daha da içinden çıkılmaz bir hal almasına neden olabilir. Bu nedenle kişiler sahip oldukları kaygı bozuklukları tespit edildikten sonra hem çevrelerinden hem de alanında uzman psikologlardan destek almalıdır. Ancak bu sayede bireylerin sahip oldukları kaygı bozukluklarından kısa sürede uzaklaşmaları ve günlük yaşamda görülen kaygı bozukluklarının etkilerinden de kurtulmaları mümkün olacaktır.