Dünya’nın her yerinde bütün toplumlarda yalan kötü ve yanlış olanı ifade eder. Durum böyle olsada bir çok insan günlük yaşantısında hayatının bir çok yerinde yalan söylemeyi tercih eder veya yalan söyleyen insanlarla hayatın her alanında karşı karşıya kalırlar. Yalan karşısındaki kişinin olayı algılama ve yorumlama şeklini gerçekten farklı olana doğru kaydırılmasıyla başlar. Bazı durumlarda insan söylediği yalana o kadar çok kendisini inandırır ki artık davranış kalıpları yalanı sanki hayatının bir gerçeği olarak algılar ve buna göre yaşamaya devam eder. Bu durum kişi için gerçeklere belirli bir süre gözünü kapatmaktan ibarettir. Gözünüzü ellerinizle kapattığınızda her yer karanlık olur. Fakat bu sizin görme duyunuzu kaybettiğiniz anlamına gelmez. Sadece böyle olmasına inandığınız için böyle düşünmeyi tercih edersiniz. Yalanlar ve yalanlara inanmakta bunun gibidir. Gerçekleri halının altına süpürmek gerçekleri sadece göz önünden kaldırır gerçekler ise aslında her zaman var oldukları yerde görünür olunacağı zamanı beklerler. Diğer taraftan baktığımızda yalan söyleyen kişi de bu durumdan belirli bir süre sonra psikolojik olarak rahatsızlık duymaya başlar. Söylenilen yalanı, kendini ve yalan söylediği kişiyi belirli bir yere kadar ikna etse de yalan söyledikten sonra belirli bir aşamadan sonra kendini bazen davranış kalıplarıyla bazen söylediği yalanın gerçeklerle olan ilişkisiyle ele vermeye başlar. Kişi bu aşamada bir çok duyguyu yaşayabilir. Başta suçluluk duygusu kişinin bu aşamada en yoğun olarak hissettiği duygulardan bir tanesidir. Söylenilen her yalan bir diğer yalana basamak oluştursada kişinin söylediği yalandan daha da önemlisi yalanı söylemesinin altında yatan sebeplerdir.
1. Kaybetmekten korkmak insanın yalan söylemesine sebep olabilecek faktörlenden bir tanesidir. Birisini çok sevebilirsiniz ve eğer doğruları ona söylerseniz bu durumda onun sizi bırakacağını veya olayların daha da kötü bir şekilde sonuç vereceğini düşünebilirsiniz. Bu durumda da gerçekleri söylemek size daha kolay çözüm yöntemi gibi gözükür. Böyle durumlarda insanlar yalan söyleme eğiliminde bulunabilirler.
2. Olumsuz olayları görmezden gelmek, yüzleşmek istememek kişide yalan söyleme eylemini oluşturan bir diğer nedenlerdendir. Olumsuz olaylarla yüzleşmek kişinin bu durumu deneyimlemesi kişide bazı olumsuz duygularıda beraberinde getirir. Acı duymaktan, üzülmekten, kırılmaktan korkan birey bu duygularla yüzleşmemek adına yalan söylemeyi tercih eder.
3. Başkarının fikirlerini kendi fikirlerimizden daha fazla önemsemek kendi fikirlerinize saygı duymamak insanın yalan söylemesine sebep olabilir. Karşımda ki insan eğer ben gerçekleri söylersem beni dikkate almayabilir veya karşımda ki insan beni olumlu yönde onaylamayabilir düşüncesi kişinin kendi fikirlerini açığa vurmasını engeller ve böyle bir durumda kişi doğruları söylemekten çekinir ve yalan söyleme eğilimi göstermeye başlar.
4. Sonuçlardan kaçmak sonuçların getireceği davranış kalıplarına hazır olmamak insanın yalan söyleme nedenlerinden birisidir. Örneğin ödevini yapmadığı için annesine yalan söyleyen bir çocuk bu durumda ceza almaktan veya annesinin ona öfkeli bir şekilde davranmasından korkar. Böylece birey olayın sonucundan kaçmak için yalan söylemeyi tercih edebilir.
5. Karşı taraftan gelecek tepkilerden korkmak kişinin yalan söylemesine sebep olabilir. Bu tepkiler karşısındaki kişinin onu dinlememesi düşüncesi, karşı tarafın onu yargılayarak değerlendirmesi veya karşı tarafın onun düşüncelerini aşağılaması veya küçük görmesi düşüncesi kişinin yalan söyleme eğilimini artıran nedenlerdendir. Kişi böyle bir durumda karşısındaki insanın ona yargı kalıplarıyla yaklaşacağını düşünerek yalan söylemeyi tercih eder ve bunu bir savunma mekanizması haline getirir.
Yalan söyleyen kişi iletişimin temeline güvensizlik koyar ve buna bağlı bir şekilde iletişimini sürdürmeye çalışır. Karşı tarafın algılarını ve düşünce sistemini söylediği yalana göre yönlendirmek belirli bir süreden sonra gerçeklerin ortaya çıkmasıyla birlikte ikili iletişimi oldukça sarsan bir durum haline gelmeye başlar. Eğer kişi yalan söylüyorsa söylediği yalan bir diğer yalan içinde zemin oluşturacağı için kişi mutlaka bir gün gerçekle karşı karşıya kalacaktır. Eğer yalan söylediği kişi bir aile üyesi ise veya çevresinde çok yakından tanıdığı bir kişi ise bu durumda kurduğu bütün iletişim bu yalan ile birlikte zedelenmeye başlayacaktır. Eşine veya yakınlarına yalan söyleyen birey zamanla bir başka yalan daha söyleyip diğer yalanın üstüne bir başka yalan daha ekleyecektir. Bu durumda hepsi birbirine bağlı bir şekilde hareket eden tren kabinleri gibi birisi devrildiğinde hepsi devrilecektir.Yalanda bu şekilde başlar ve çoğalır. Zamanla bir aşamadan sonra ortaya çıkan gerçekle hem yalan söyleyen hemde yalan söylediği kişi yüzleşmeye başlar. Beden dili ve mimikler kişinin yalan söylediği zaman kendisini anlaşılır kıldığı değişimlerden bir tanesidir. Kişi yalan söylemeye başladığı andan itibaren içinde bir iç huzursuzluk ve endişe hali olacağı için bu durumda davranışları ve yüz ifadelerinde değişimler meydana gelmeye başlar. Sorduğunuz sorulara cevap verirken bu huzursuzluk ve endişe hali yüz ifadelerine yansımaya başlar. Kimi zaman ani öfkeli çıkışlar yapabilir kimi zaman gözlerini sizden kaçırabilir kimi zaman da bulunduğu ortamdan uzaklaşmayı tercih edebilir. Bu durumda iyi bir gözlem yeteneğiyle kişinin yalan söyleyip söyleyemediğini anlayabilirsiniz. Fakat burda dikkat edilmesi gereken kısım her farklı davranış kalıbını kişinin yalan söylemesine yormamanız gerektiğidir. Aşırı tepkiler ve refleksler yalan söyleyen kişinin savunma mekanizmalarında kullandığı davranışlardandır. Kişi siz ona sorular sormaya başladığınızda normal günlük yaşantısında sahip oluğunun tersine farklı bir davranış biçimiyle size uçlarda tepkiler veriyorsa bu kişinin yalan söylüyor veya size gerçekleri söylemekten kaçıyor olabilme ihtimali yüksektir. Birden odayı terk ediyorsa aniden susuyorsa bu gibi normal davranışların aksine uçlarda tepkiler vermeye ve karşısındaki insanı manipüle etmeye çalışıyorsa bu da onun aşırı tepkiler ve refleksler vererek yalan söyleme eğilimindeki savunma biçimlerini gösterir. Yalan söyleyen insanlar genelde aynı soruya farklı zamanlarda farklı cevaplar verme davranışı sergilerler. Eğer siz soruyu Pazartesi günü sorduysanız farklı bir cevap Cuma günü sorduysanız farklı bir cevap Pazar günü sorduğunuzda farklı bir cevap alırsanız ve karşınızdaki kişi bir kaç defa aynı soruya farklı cevaplar veriyorsa bu karşınızdaki kişinin belirli bir süreden sonra yalan söylemeye başladığını gösterir.
İnsan yalan söylemeye belirli şeyleri anlama ve kavrama düzeyine zihinsel olarak eriştikten sonra başlar. Kişi bazı durumlarda bunu kendisini korumak için yaptığını söylerken bazı durumlarda karşındaki insanı koruma düşüncesiylede yapabilir. Çocukluk döneminde anne ve babanın çocuk üzerindeki davranış biçimleri zamanla çocuğun yalan söyleme üzerinde ki etkilerini artırmaya veya azaltmaya başlar. Yalan sonradan öğrenilen bir davranış biçimi olduğu için çocuk çevresini izlemeye ve gözlemlemeye başladığı andan itibaren anne ve babanın çocuğun bu noktadaki bilinçlenmesi üzerindeki katkısı oldukça yüksektir. Eğer çocuk bir şeylerden korkar bastırılma duygusuyla karşı karşıya kalırsa yalan söylemeyi ve bunu hayatının bir parçası haline getirmeye başlayabilir. Böylece çocuklar ilerleyen yaşlarında bu durumu pekiştirerek daha fazla bu eylemi sergilemeye başlayabilirler. Böyle bir durumda çocuğunuzun yalan söylemesinin arkasında yatan davranış kalıplarını ve zihinsel süreçleri bir uzman yardımıyla öğrenebilirsiniz. Aynı şekilde yetişkinler de hayatının bir çok yerinde yalan söyleyebilmektedir .Eğer bu yalan söyleme düzeyi çevresini özellikle aile yapısını sarsıcı bir şekilde etkiliyorsa birey bu durumda mutlaka uzman desteği almalıdır.