Türk Dil Kurumu Sözlüğü fobiyi tanımlarken belirli nesneler veya durumlar karşısında duyulan olağan dışı güçlü korku ve yılgı kelimelerini kullanıyor. Bu konudaki uzmanlar da korku halini meydana getiren ve bu duyguyu ortaya çıkarabilecek durumların veya unsurların varlığı karşısında bireyin kendini kısıtlayarak, bu durum ve unsurları bertaraf edememesi durumunu işaret ediyor. Öyle ki birey söz konusu bu davranışları alışkanlık haline getirerek sürekli tekrar etmeye başlıyor. Biricik olan insan psikolojisi ise elbette aktifleşerek korkunun bilinçaltına işlenmesine ve sorunun daha da büyümesine yol açıyor. Canlı ve cansız varlıklara, durumlara, aktivitelere, olaylara karşı normal bir korkudan çok daha daha yoğun, orantısız boyutlarda, mantık dışı bir korku olarak toparlayabileceğimiz fobi haliyle bireyin yaşam kalitesini de büyük oranlarda kısıtlıyor.
Yunanca “Phobos” kelimesinden gelen fobi kelimesi, orijinal anlamı ile kaçış, panik, korku ve dehşet durumlarına işaret etmektedir. Birçoğumuzun yaşam kalitesini düşüren fobi kavramına anlamsal çerçeveden bakıldığında anlamı net bir şekilde ortaya çıkar. Örneğin bir olgunun fobi olarak adlandırılabilmesi ve değerlendirilmesi için bireyin şiddetli şekilde endişe duyması ve aşırı derecede korkması ya da bunların sonucunda bir reaksiyon göstermesi gerekme ve beklenmektedir. Fobi incelenirken unutulmaması gereken en önemli ayrıntı insanın biricik olma durumudur. Her ne kadar aynı yeryüzü içerisinde, aynı toplumda ve hatta aynı evlerde yaşasak dahi bireysel farklılıklarımız ve yaşantılarımız bizleri aynı durumlar karşısında farklı davranmaya iter. Daha da toparlamak gerekirse bir durum karşısında bir insan eğelenebilirken diğer insan ciddi bir yılgı durumuna geçebilir. Bu kişinin mevcut yaşantısına bağlı olduğu gibi kişinin geçmiş yaşantısına, bilinçaltına mevcut psikolojik durumuna bağlanabilir. Bazen ortada bu durumu tetikleyecek bir neden olduğu düşünülmese dahi kişinin psikoloji farklı şekilde etkilenebilir ve ciddi reaksiyonlar meydana getirebilir. Bu nedenle fobiyi daha yakından inceleyerek bu olguların, korku oluşturan olguların, kişiden kişiye farklılık gösterebildiğini de göz önünde bulundurmamız gerekir. Bireylerin korktuğu şeylerin ne olduğu, mantıklı ya da mantıksız olması önemli olmamakla birlikte fobinin konusu değildir. Çünkü fobi yaşayan kişiler de bu duruma mantıklı bir şekilde yaklaşamazlar.
Ruh sağlığı üzerine araştırma yapan kişiler tarafından fobinin nedenleri, ortaya çıkış durumları ve nasıl ortaya çıkabildiği, nasıl tedavi edilebileceği günümüzde hala araştırılan bir konudur. İnsan ve toplum bilimlerinin her geçen gün ortaya yeni buluşlar çıkarmaları ve bu araştırmaların da ortaya bambaşka sonuçlar çıkarması durumu bugün insan ve insan psikolojisi hakkında birçok araştırmanın neden hala devam ettiğini açıklar niteliktedir. Araştırmacılar tarafından Fobi üç ayrı şekilde incelenmekte ve araştırılmaktadır.
Fobik bozuklukların agorafobi, sosyal fobi ve özgül fobiler olarak alt kategorileri bulunmaktadır. Agorafobi kişinin yalnız başına kalmaktan, yalnız sokağa çıkmaktan ve kalabalık yerlere gitmekten kaçınması durumu; sosyal fobi kişinin toplum içinde sözel ya da eylemsel olarak kendini ifade ederken zorlanması ve korkması; özgül fobi ise belli nesneler veya durumlara yönelik olarak ortaya çıkan yoğun korkular olarak açıklanır. Ruh sağlığı üzerine çalışmalar yapan birçok araştırmacı fobinin çeşitli sebeplerden ortaya çıktığını, bu sebeplerin birbirinden farklı olduğunu ve bu korkunun derecesinin kişiden kişiye muhakkak değişiklik gösterebilir durumda olduğunu savunur. Tüm bu sebepler incelendiğinde de fobiyle alakalı çok sayıda sınıflandırma yapıldığı görülmüş ve fobiler üç ana başlık altında incelenmiştir. Üç kategoriyi daha yakından inceleyelim.
Agorafobi Yunanca “agora” ve “phobia” kelimelerinden türemiş ve yine bu dilden bizim dilimize gelmiştir. Kelimeyi daha detaylı inceleyecek olursak Agora meclis, çarşı, pazar anlamlarını barındırırken phobia korku anlamına gelmekte ve “agorafobi” kelimesini oluşturmaktadır. Agorafobi temelinde “korkunun korkusu” düşüncesi yatmakta ve bu düşünce de korku sonucu ortaya çıkacak vücut reaksiyonlarından ve korku sonucu ortaya çıkacak sonuçlardan korkmak olarak açıklanabilmektedir. Özetle, tek başına dışarı çıkma, kalabalık bir ortamda bulunma, ulaşım araçlarının bir tanesiyle dolaşmaya çıkma gibi durumlar agorafobiye sebebiyet veren ve bu kaçınılmaz durumun yaşanmasını sağlayan durumlar olabilmektedir. Agorafobi yaşayan bireyler söz konusu bu durumlardan şiddetli biçimde kaçınabilir ya da ciddi boyutlarda panik atak yaşayabilir. Anksiyete seviyelerini arttıran korkudan korkma düşüncesi yaşayan kişiler ve nihayetinde korkularıyla yüzleşen bireylerin yanında başvurabileceği bir ya da daha fazla kişi varsa birey kendisini çok daha rahat hissedebilmekte ve mevcut kaygı seviyesini düşürebilmektedir. Söz konusu tüm bu duygu-durum ihtimalleri sosyal fobi, özgül fobi, obsesif-kompulsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, ayrılma anksiyetesi bozukluğu başka mental bozukluklar ile tam anlamıyla açıklanamamakta ve bu nedenle de bu korku türü diğer mental bozukluklardan bir nebze ayrılarak “agorafobi” olarak adlandırılmakta ve bu başlık altında incelenmektedir.
Özgül tip sosyal durumların bir ya da birkaçından korku duyup kaçınma durumuna özgül fobi adı verilmekte ve bu durumlar bu başlık altında incelenmektedir. Diğer fobi türlerinden farkı ise korkunun özgül durumlar ve nesneler karşısında ortaya çıkıyor olması durumudur. Bu da insanın biricik olduğu ve insan psikolojisinin kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterdiğinin bir örneğidir. Özgül fobideki korku durumu insanların ne düşüneceği ile ilgilidir. Örneklemek gerekirse kalabalık bir ortamda bulunan bireyin yemek yerken boğulacağı ve beraberinde kalabalığın ne düşüneceği özgül fobiyle doğrudan alakalıdır. Bununla birlikte özgül fobi sahibi bireylerde sıklıkla görülen ve bireylerin en çok karşılaştığı sorun da toplum içinde konuşamamaktır. Bu kişiler toplum içinde fikirlerini söylemekten, topluluğa karşı konuşmaktan büyük bir korku duyarlar. Bu korku onlardaki yetersizlik duygusunu da pekiştirerek daha büyük psikolojik sorunlar da yaratabilir. Toplum içerisinde konuşmaktan korkan birey sürekli olarak bu konuşma esnasında ve sonrasında insanların ne düşüneceğiyle ilgilenir. Bu korkuları büyür ve kişiyi adeta ele geçirir.
Psikolojik açıdan bireyin kendini rahat hissetmemesiyle birlikte kendini sıkıntılı bir duruma sokma eğilimi, psikolojik bir rahatsızlıktır ve bu şekilde incelenmektedir. Ancak bu durum psikolojik bir rahatsızlık olmakla birlikte aynı zamanda sosyal ortamlarda korkunun ortadan kaldırılması için yeterli olan sosyal becerinin eksikliği ile de açıklanabilmekte ve bir fobi olduğu durumuna işaret etmektedir. Sosyal yeterlilik durumu bireylerin sosyal etkileşim veya iletişim sırasında sosyal becerilerini sergilerken gösterdikleri performansın başlangıcından sonuna kadar becerilerini verimli kullanma potansiyeli olarak açıklanır. Bireylerin söz konusu bu yeterliliklerini kullanmaları bağımsız olmaları ve gruba aktif katılımları için zorunlu bir beceri olmakta ve sosyal yetkinlikleri düşük olan bireylerde değersiz hissetme, kendini beğenmeme, eleştiri kabul etmeme, yanlış davranmaktan korkma, sosyal ilişki ve iletişim kurmaktan kaçınma gibi sosyal fobi belirtileri olarak kendini göstermektedir. Bu sosyal beceri ya da sosyal yetkinlik eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan fobi türüne ise sosyal fobi denilmekte ve bireylerin bu durumlar karşısında gösterdikleri fiziksel ve psikolojik reaksiyonlar bu başlık altında incelenmektedir. Özellikle de son yıllarda görüldüğü üzere sosyal fobi kavramı birçok araştırmacının dikkatini çekmiş, psikoloji bölümünün dışında yönetim literatüründe de birçok araştırmaya doğrudan konu olmuştur. Belki de bunun en büyük nedenlerinden birisi sosyal fobi durumunun tüm fobi türlerini etkileyebilir oluşu ve bireylerin hayatını büyük oranda değiştirebilir oluşudur. Sosyal fobi birçok şekilde açıklanabilmektedir. Örneğin kimi araştırmacılar sosyal fobiyi bireylerin, tanımadığı bireyler tarafından incelenmeye maruz kaldığı, bir ya da daha fazla sosyal performans durumunda yaşadığı belirgin korku olarak da tanımlamaktadır.
Her ne kadar sözlüklerde fobi kelimesinin karşılığı doğrudan korku olarak verilse de korku ve fobi kelimeleri arasında belirgin farklılıklar bulunur. Örneğin korku, fiziksel veya duygusal güvenliği tehdit eden bir tehlike karşısında yaşanan normal ve gerekli bir tepki olarak açıklanabilir. Bir bakıma meydana gelen korku sayesinde kişi tehlikeli duruma karşı önlem alıp güvenliğini sağlayabilir ya da koruyabilir. Ancak fobilerde uyaranla orantısız şiddette ortaya çıkan kaygı ve sıkıntı hali görülür. Daha da açmak gerekirse kişiler çoğunlukla bu abartılı kaygının mantıksız olduğunu bilir. Bu durumu bildikleri halde şiddetli duygularını ve kaçınma davranışlarını bir türlü engelleyemezler. Yani bu durum korkular gibi kişinin hayatını güvence altına almasına yardımcı olmaz. Kimi zaman kişinin hayatını tehlikeye de sokabilir.
Birçok araştırmacı fobilerin neden meydana geldiklerini araştırmaktadır. Her araştırmacın bu konuda bazı teorileri bulunur. Ancak her ne kadar kişiler bu durumu açıklamaya ve anlamlandırmaya çalışsalar da fobilerin oluşumunu anlamamıza yarayan bütüncül bir açıklama ne yazık ki bulunmamaktadır. Bazı araştırmacıların yürüttükleri araştırmalar sonucunda anksiyeteye yatkın kişilerin fobi geliştirmeye de daha yatkın olduğu saptanmıştır. Bununla birlikte çok ender vakalarda, basit bir sebep-sonuç ilişkisine imkân veren bir geçmiş deneyimin de atlanılmaması gerektiği tartışılmaktadır. Örneklemek gerekirse çocukken boğulma tehlikesi geçiren birinin sudan korkması ya da geçmişte bir hayvanın saldırısına uğrayan kişinin hayvanlara karşı bir fobi geliştirmesi geçmiş deneyimlerle açıklanabilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki çoğu bireyin geçmişi incelendiğinde şuan mevcut fobisini böyle kolayca açıklayabilecek bir deneyim bulunmamaktadır. Fakat yine de, fobiler derinlemesine araştırıldığı vakit oluştukları zamanın kişinin hayatındaki önemli bir değişikliğe ya da sıkıntılı bir zamana denk geldiği de sıklıkla görülür. Fobilerin meydana gelme durumu aslında fobinin ta kendisidir. Kişinin normalde korkulmayacak belli bir durum ya da belli bir nesne ile karşılaşınca kişiye kaygı eşlik eder. Kaygının eşlik ettiği ortaya çıkan korku fobi olarak tanımlanabilir. Kişi durum ya da nesne karşısında bu denli bir korku reaksiyonu verilmemesi gerektiğini bilse de sonuç. Değişmez. Bu korkusunu anlamsız bulsa da ancak yine de korktuğu nesne ya da durumdan kaçınmayı sürdürür. Bu nedenle fobilerin meydana gelme durumu birçok nedene bağlı olarak düşünülmeli ve ayrıntılı olarak altta yatan nedenler incelenmelidir.
İnsan psikolojisinin bir durumda çaresiz kaldığı, gerçeklerin ve tüm mantık ışığının gözümüzün önünde olsa dahi bir anda karardığı durumlardır fobilerimiz. Kimilerine gülünç gelen, kimilerinin anlamlandıramadığı ve yine kimilerinin bunu nasıl hissettiğinizi bir türlü anlayamadığı bir durumdan söz ediyoruz. Tam olarak nerede ve hangi durumda sizi yakalayacağınızı önceden bilebilseniz de kimi zaman oldukça ağır sonuçlara ve hatta travmalara dahi yol açan bu hislerin ne zaman ortaya çıkabilir oluşu da merak konusudur. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki fobiler yaşamın her alanında ortaya çıkabilen korku halleridir. Bu nedenle fobik bozukluğa çocukluk, ergenlik, yetişkinlik dahil olmak üzere yaşamın her döneminde ortaya çıkabilen psikolojik durumlar demek doğru bir yaklaşım olacaktır. Fobik bozukluğun nedenlerine ilişkin birçok görüş bulunsa ve günümüzde birçok çalışma devam etse de en sağlıklısı bir uzman eşliğinde kişinin derinlemesine biyolojik, psikolojik ve sosyal öyküsü ile birlikte incelenmesidir. Tüm bunlar bütüncül olarak irdelendiğinde ve birbiriyle ilişkilendirildiğinde bireye yönelik nedenlerin tam olarak anlaşılması olasıdır.
Her ne kadar aynı yeryüzü içerisinde nefes alan bireyler de olsak, aynı toplumda ve hatta aynı evlerde de yaşasak bireysel farklılıklarımız ve yaşantılarımız bizleri aynı durumlar karşısında farklı davranmaya iter. Bunları istemesek dahi, elimizde olmayan sebeplerden ötürü yaşarız. Kimi için sevimli olan bir şeye bizler bakamayabilir ya da o nesne karşısında ciddi reaksiyonlar gösterebiliriz. Daha da toparlamak gerekirse bir durum karşısında bir insan eğlenebilirken diğer insan ciddi bir yılgı durumuna geçebilir. Bu kişinin mevcut yaşantısına bağlı olduğu gibi kişinin geçmiş yaşantısına, bilinçaltına mevcut psikolojik durumuna bağlanabilir. Bazen ortada bu durumu tetikleyecek bir neden olmasa dahi psikoloji farklı şekilde etkilenebilir ve ciddi reaksiyonlar doğurabilir. Bu nedenle fobiler ve birey incelenirken daha yakından incelemek ve bu olguların, korku oluşturan olguların, kişiden kişiye farklılık gösterebildiği tüm durumların bütüncül olarak açıklanması beklenir. Fobi durumlarında yaşamı çok fazla kısıtlamayan durumlarda olduğu için genel olarak tedaviye başvurulmadığı görülmüştür. Bu nedenle toplumda fobi varlığı daha fazla olduğu düşünülmekle beraber, Amerika Birleşik Devletleri’nde son yıllarda yapılan bir araştırma ışığında söylenebilir ki, nüfusun %5-12’sinde fobik bozukluk görülmesi olasıdır. Fobi sahibi özellikler taşıyan bireylerde korku ve kaygı belirtileri ve yoğunlukları birbirinden oldukça farklı olsa dahi kişilerin bir uzmana başvurmalarında ve bu durumla yakından ilgilenmelerinde fayda vardır. Fobi belirtiler ilk etapta hafif olarak kendini gösterse ve kişi de tam olarak anlamasa dahi ilerleyen dönemlerde belirtilerin ağırlaşması, kişinin işlevselliğini ve yaşam kalitesini daha yoğunluklu etkilemesi olasıdır. Bu durum ile birlikte tabloya zaman içerisinde diğer psikiyatrik rahatsızlıkların da eklenme olasılığı bulunmaktadır.
Fobi sahibi hastalar sıklıkla taşıdıkları fobilerinin farkında olurlar. Bununla birlikte de basit düzeydeki fobiler genellikle ciddi yaşamsal sorunlar doğurmadığı için bu türden fobiye sahip kişiler fobilerinden fazla şikâyet etmemekte ve genellikle bir ilgili hekime başvurmamaktadır. Karmaşık durumlu olarak ifade edilen fobilerde ise durum elbette farklıdır. Söz konusu bu fobilerde ciddi işlevsel bozulmalar meydana gelir ve gözler görülür. Bu durum da hastalar çok daha sıklıkla hekime başvurarak bir çözüm yoluna gitmek ister.
Aşağıda belirtilen durumlardan en az biri hakkında ciddi düzeyde endişe duymanız halinde bir tür fobiniz olma durumu muhtemel gözükmektedir. Kendinizi iyi hissetmiyor ve bunun yaşamınızı etkilediğini düşünüyorsanız ilgili uzmana görünebilir ve yardım alabilirsiniz.
• Evden dışarı çıkmakta zorlanma ve korkma,
• Kuyrukta, sırada bekleme durumunda rahatsızlık ve ciddi bir korku duyma,
• Metroyu kullanma, köprü veya altgeçitlerden geçme gibi durumlarda tedirginlik ve kaygı hali,
• Evde tek başınıza bulunmaktan korkma,
• Kalabalık alanlarda bulunmak istememe ve bu durumda korkma,
• Sinema, dolmuş, asansör vs. gibi kapalı alanlarda bulunmaktan ciddi seviyelerde korkma,
• Belirli bir nesneyle karşılaşma anında büyük ve ciddi reaksiyonlarda bulunma.
Fobiler kişilerin sosyal yaşantısını etkileyen ve yaşam kalitelerini düşüren durumlardır. Fobi yaşayan kişilerde yaşanılan en esnasında,
Çarpıntı,
Yüzde kızarma,
Yüzde kaşınma ve/veya yanma hissi,
Titreme hali,
Soğuk soğuk terleme,
Bulanık görme durumu,
Nefes darlığı çekme,
Ağız kuruluğu yaşama,
Yutkunmada güçlük,
Boğazda sıkılaşma hissi,
Mide bulantısının meydana gelmesi,
Ciddi fobilerde bilinç kaybı,
Ani tansiyon düşüşüyle birlikte gelen bayılma,
Bunalım hali,
Sinir krizi geçirme,
Şok görülebilir.
Bazı araştırmacıların yürüttükleri araştırmalar sonucunda görülüyor ki anksiyeteye yatkın kişilerin fobi geliştirmeye de daha yatkındır. Bununla birlikte çok ender vakalarda, basit bir sebep-sonuç ilişkisine imkân veren bir geçmiş deneyimin de atlanılmaması gerektiği tartışılmaktadır. Çocukken boğulma tehlikesi geçiren birinin sudan korkması ya da geçmişte bir hayvanın saldırısına uğrayan kişinin hayvanlara karşı bir fobi geliştirmesi geçmiş deneyimlerle açıklanabilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki çoğu bireyin geçmişi incelendiğinde şuan mevcut fobisini böyle kolayca açıklayabilecek bir deneyim bulunmamaktadır. Bu nedenle fobiler derinlemesine araştırıldığı vakit oluştukları zamanın kişinin hayatındaki önemli bir değişikliğe ya da sıkıntılı bir zamana denk geldiği de sıklıkla görülür. Uzman desteği ile birlikte bu durumlar aydınlığa kavuşturularak fobiler ortadan kalkabilir. İnsan psikolojisinin eşsiz olduğunu unutmamalı, yaşadığımız her anın bilinçaltımızda farklı sonuçlanabileceğini göz önünde bulundurmalıyız. Bu nedenle çevrenizde “bunda korkulacak ne var” sorularını soran insanlar yerine bir hekime başvurmalı ve yaşam kalitenizi tekrardan elinize almalısınız. Unutmayın ki siz isterseniz her şeyi yapabilirsiniz. Bu gibi durumlarda birlikte güçlüyüz ve her şeyi atlatabiliriz.