Fransızcadan türemiş olan fobi kelimesi, sözcük anlamı olarak bir kişinin, belli başlı objelere veya durumlara karşı duyduğu, kaygılı, baskılı, olağan dışı ve hastalık derecesine varacak biçimde güçlü korkudur.
Korku, dış dünyadan gelen uyaranlara ya da tehlikelere karşı verilen duygusal tepkiler olarak tanımlanır. Fobi de korkunun bir diğer alt türüdür. Fobi bir tür kaygı bozukluğudur ve kişinin belirli durumlara, canlı ya da cansız varlıklara veya belirli bir mekâna karşı hissettiği ileri seviye korku olarak tanımlanabilir. Fobiler, kişinin günlük yaşamını negatif yönde etkiler ve kişinin çeşitli aktiviteleri gerçekleştirmesinde ayak bağı olurlar. Toplumda oldukça yaygın şekilde görülürler. Zira birçok insanın çeşitli sebeplerden ötürü tetiklenen fobileri bulunmaktadır. Bu da fobilerin çeşitlerini oluşturur. Örneğin sosyal fobi, bunlardan sadece bir tanesidir. Fobisi bulunan kişiler ise bu doğrultuda "fobik" olarak adlandırılırlar. Fobisi olan kişiler genellikle korkularının doğal ve mantıklı olduğunu iddia ederler, ki bu durum bir nevi doğrudur. Zira hem insanlar hem de hayvanlar tehlikeli olduğunu düşündükleri durumlardan ya da diğer canlılardan kaçınma davranışı gösterirler. Bu durum, her canlının sahip olduğu kendini savunma mekanizmasından kaynaklanır. Ancak kimi zaman bu "kaçınma" davranışı birkaç kez tekrar eden bir döngüden daha ileri bir hale gelir. Kişi hayatını sahip olduğu korkuya göre şekillendirmeye başlar. Bu da kişinin söz konusu korku faktöründen sürekli kaçınmak istemesine, kaçınsa bile rahat etmemesine ya da korku faktörüyle karşı karşıya kaldığında normale kıyasla çok daha fazla tepki vermesine yol açabilir. Söz konusu "aşırı korku" durumu da kişide endişe olarak da tanımlanabilecek olan anksiyetenin başlamasına yol açar. Bu noktadan sonra kişinin sahip olduğu korku fobiye dönüşmüştür. Zira kişi önceden sadece korktuğu ya da çekindiği şeyden artık genel olarak ciddi bir tehdit hissediyordur ve bunu günlük hayatında da içselleştirmiştir. Dolayısıyla kişi kendisinde fobiye sebep olan nesneyle, kişiyle, durumla ya da mekanla karşı karşıya kaldığında kendisini ciddi anlamda endişeli, kaygılı, korkmuş ve panik halinde hisseder. Kimi fobiler oldukça spesifik durumlarda ortaya çıkabilse de, kimi fobiler kişinin günlük yaşamını ciddi anlamda etkileyebilecek alanlarda ortaya çıkabilir. Ancak fobiler de ciddi psikolojik rahatsızlıklardır. Bu yüzden kişinin bu durumu umursamayıp "kendiliğinden geçer" diye düşünmesi yerine bir sağlık kuruluşuna başvurup tedavi görmeye başlaması alınacak en uygun karar olacaktır.
Herhangi bir fobiye sahip olan kişiler, fobilerini tetikleyen unsurlarla karşılaştırdıklarında kontrol edemedikleri bir kaygı-anksiyete hissine kapılırlar. Kişinin bu durumda gösterdiği belirtiler genellikle anksiyete ve panik atak belirtileriyle benzer bir doğrultuda ilerler. Psikolojik olarak kişi fobiye sebep olan nesneden, mekandan ya da canlıdan (hayvan vb.) hemen uzaklaşmak ister. Kimi durumlarda ise fobi maddi bir nesne yüzünden değil de kişinin zihninde kurduğu bir düşünce sonucu ortaya çıkabilir. Bu durumda kişi kaçınma davranışı yerine çeşitli şeyleri tekrar etme, vücudunu hızlıca kaşıma ve benzeri çeşitli davranışlar sergileyebilir. Kişi genel olarak kendisini büyük bir panik içerisinde hisseder ve bu durumdan mümkün olan en kısa sürede kurtulmak ister. Fobiye sahip olan kişilerde genel olarak görülen belirtiler aşağıda sıralanmıştır:
● Kalp çarpıntısı.
● Yüzün ya da kulakların kızarması.
● Yüzde yanma ve kaşıntı hissi.
● Kişiden soğuk terler akması.
● Ağız kuruluğu.
● Yutkunurken güçlük yaşamak.
● Nefes darlığı ve göğsün sıkışması.
● Görme kabiliyetinin azalması, görüşün bulanıklaşması.
● Baş dönmesi.
● Mide bulantısı.
● Ani bilinç kaybı.
● Kan basıncının (tansiyonun) ani bir şekilde düşmesi.
● Bayılma.
● Ani öfke patlamaları ve sinir krizi.
● İleri seviyedeki ciddi fobi durumlarında ise kişinin şoka girmesi, kalbin durması ve hatta ölüm.
Günümüzde yüzlerce farklı fobi çeşidi tanımlanmıştır. Bu fobiler kişinin belirli bir canlı nesne, cansız nesne, mekan, aktivite, davranış ya da duruma karşı aşırı korku duyduğu "özgül fobiler" ve bunun aksine kişinin tek bir duruma, nesneye ya da olaya değil de birçok farklı durumun birleşimine kaygı duyduğu "karmaşık fobiler" olarak ikiye ayrılabilirler. Bununla birlikte, günümüzde merak edilen ve sıklıkla görülen fobi türleri aşağıda sıralanıp açıklanmıştır:
Açık alan korkusu olarak da bilinmektedir. Kişi kolay bir şekilde kaçıp kurtulamayacağını hissettiği alanlara girmekten kaçınır. Bu alanlara herhangi bir sebepten dolayı girmişse ya da girmesi gerekiyorsa da tüm bedenini ciddi bir korku kaplar. Kişi alışveriş merkezi, sinema, okul, tiyatro, otobüs ve benzeri mekanlardan kaçınabilir ve kişi bu tür ortamlarda bulunduğu esnada ciddi bir panik nöbeti geçirebilir. Kişi mümkün olduğunca güvenli olarak belirlediği alanlardan (bu genellikle kişinin kendi yaşadığı ya da ailesinin yaşadığı evdir) ayrılmak ve dışarıya çıkmak istemez.
Kişinin cadde, sokak ya da kavşak gibi yerlerde karşıdan karşıya geçme korkusudur. Bu tür kişiler yanlarında güvendikleri birisi olmadan ya da yolun tamamen güvenli olduğundan emin olmadan karşıdan karşıya geçmekte büyük güçlük yaşarlar.
Bu fobiye sahip olan kişiler diğer insanların kendileriyle dalga geçmesinden, alay etmesinden, kendisini küçük düşürmesinden ya da kendilerine gülmesinden korkarlar. Bu durum herkes için rahatsızlık vericidir. Ancak geletofobiye sahip olan kişiler bulundukları ortamda atılan her kahkahanın ya da söylenen her iğneleyici lafın kendilerine karşı olduğunu düşünürler ve bu durum yüzünden çevreleriyle ilişkileri kötüleşir. Aynı zamanda kişi kendisini son derece özgüvensiz ve kaygılı hisseder.
Kişinin sakallı kişilerden ya da sakal görmekten korkması durumudur.
Kişinin ördeklerden korkması durumudur. Bu fobiye sahip olan kişiler peşlerinde bir ördek olduğunu düşünerek ciddi bir endişeye kapılabilirler. Anatidaefobi genellikle çocukluk yaşlarında bir ördek tarafından kovalanan ya da tartaklanan çocuklarda ortaya çıkar.
Kadınlara karşı yoğun bir korku duyma durumudur. Kişi kadınlarla iletişim kurmaktan, aynı ortamda bulunmaktan ve herhangi bir etkileşime girmekten büyük bir endişe duyar. Bu durumun da asıl sebebi olarak genellikle çocuklukta yaşanan travmalar işaret edilmektedir. Örneğin çocukluk döneminde kişinin annesi, ablası, öğretmeni ya da dadısı gibi kişilerden şiddete maruz kalması ya da herhangi bir kötü anı yaşaması bu durumu tetikleyebilir.
Kişinin sarı renkten korkma durumudur. Kişi sarı renkli herhangi bir nesne gördüğü an ciddi şekilde soğuk terler dökmeye başlayabilir ve panik nöbeti geçirebilir.
Kişinin telefonsuz kalmaktan korkması durumudur. Tanımından da anlaşılabileceği gibi, yakın zamanlarda ortaya çıkmış bir fobi türüdür. Kişi telefonu yanında olmadığında kendisini ciddi bir panik halinde bulur. Telefonu olmadan dışarıya çıktığında ve hatta tuvalete gittiğinde bile kendisini son derece huzursuz hisseder ve bu huzursuzluk hissi kendisini çeşitli psikolojik ve fizyolojik semptomlarla belli eder.
Kişinin "güzel" olarak nitelendirdiği kadınlardan korkması durumudur. Bu durumdaki kişiler herhangi bir kadından değil de asıl olarak güzel bulduğu kadınlardan korkarlar. Yani ön koşulu olan bir fobidir. Kişi güzel bulduğu kadınlarla aynı ortamda bulunduklarında son derece gergin ve endişeli hissederler. Bununla birlikte, karşılarındaki kişiyi çok güzel bulmalarına rağmen göz göze gelmeye ve ufak bir diyalog başlatmaya bile oldukça çekinirler. Bu durum genellikle özgüvensiz kişilerin yaşadığı çeşitli olumsuz tecrübelerin sonucunda tetiklenmektedir.
Bu fobi türü oldukça nadir görülür, ancak fobilerin boyutunun ne denli değişkenlik gösterebileceğine dair oldukça iyi bir örnektir. Arakibutirofobiye sahip olan kişiler yedikleri fıstık ezmesinin çiğneme sırasında damaklarına yapışacağını ve asla oradan çıkmayacağını düşünürler. Bu yüzden kişi fıstık ezmesi ürünlerden uzak durur.
Kişinin kilo almaktan ve şişmanlamaktan korkması durumudur.
Kişinin sayılardan ve matematiksel işlemlerden korkması durumudur. Bu durum genellikle çocukluk çağında matematikle ilişkili kötü anıları bulunan kişilerde meydana gelir.
Ülkemizde ve bizim kültürümüze benzer değerlere sahip ülkelerde sıklıkla görülen bir fobidir. Evli insanlarda görülür. Evli olan kişi (erkek ya da kadın fark etmeksizin) kaynanalarının kendi hayatlarına aşırı etki edeceğinden korkar.
Günümüzde çeşitli internet görselleri aracılığıyla varlığından birçok kişinin haberdar olduğu bir fobi türüdür. Kişinin deliklerden, ya da sünger benzeri delikli cisimlerden aşırı derecede rahatsız olması ve bunları görünce kaşınmak, endişe duymak ve terlemek gibi belirtileri gösterdiği bir fobi türüdür.
Fobiler erkeklere kıyasla kadınlarda daha fazla görülmektedir. Toplumun ise yaklaşık %10 ila %18’lik bir kısmında bir çeşit fobi bulunmaktadır. Bu konuda net bir rakama ulaşmak pek mümkün değildir; zira fobisi olan birçok kişi ya bu durumla bir şekilde birlikte yaşamayı öğrenmeye çalışır, ya da sahip olduğu fobiyi ciddiye almayarak bir sağlık kuruluşuna başvurmaz ve dolayısıyla rahatsızlığının tanısı konulmaz. Basit seviyede görülebilecek olan fobiler genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkarken, daha karmaşık yapıdaki fobiler sıklıkla erken erişkinlik ya da yetişkinlik dönemlerinde ortaya çıkar.
Fobiler birçok kişi tarafından hastalık olarak görülmez. Dolayısıyla, tedavi olmak için bir uzmana başvuran kişilerin önemli bir kısmını fobileri yüzünden hayatlarında ciddi olumsuzluklar yaşayan kişiler oluşturmaktadır. Bununla birlikte, bir fobinin tedavi edilebilmesi için illa ileri bir seviyede olmasına ve kişinin hayatını cehenneme çevirmesine gerek yoktur. Her fobi ilerleyiş seviyesi ya da semptomları ne olursa olsun ya tedavi edilebilir ya da kişide yarattığı olumsuz etkilerde bir azalma sağlanabilir. Fobi tedavisi tıpkı diğer psikolojik rahatsızlıklarda da olduğu gibi psikoterapi yöntemleriyle ya da ilaç tedavisiyle yapılabilmektedir. Ancak ilaç tedavisi genellikle bu tür hastalıkların tedavisinde tek başına yeterli olmaz ve sadece kişinin sahip olduğu semptomları anlık olarak tedavi ederek uzun vadeli bir çözüme ulaştırmaz. Bu kesin tedavi yöntemi olarak psikoterapi önerilmektedir. Psikoterapinin de birçok alt dalı mevcuttur. Örneğin sıklıkla bilişsel davranışçı terapiye başvurulsa da, kişinin ruhsal durumuna ya da sahip olduğu fobinin özelliğine göre birçok farklı psikoterapi yöntemi kullanılabilir. Psikoterapi alan kişilere aynı zamanda ilaç tedavisi de uygulanır. Zira bu en etkili tedavi metodudur. Bir yandan psikoterapi ile kişinin sahip olduğu sorunlar köklerine inilerek detaylı bir şekilde irdelenir ve uzun vadeli bir tedavi sürecine başlanır, bir yandan da kişiye reçete edilen ilaçlar sayesinde günlük yaşamının kısa ve orta vadede fobiden olabildiğince az etkilenmesi sağlanır. Bununla birlikte, başka tedavi yöntemleri de mevcuttur. Örneğin psikoterapi altında "maruz bırakma yöntemi" de kullanılabilir. Bu; kişinin kendisini korkutan ya da endişelendiren durumlarla kontrollü bir şekilde yüzleşmesini sağlayan ve adım adım ilerleyen bir tekniktir. Kişi kendisinde ciddi endişe, kaygı ve korku hislerine sebep olan bu durumların üzerine giderek yavaş yavaş daha rahat hale gelir ve gerçek dünyada benzeri bir durumla karşılaştığında vereceği tepki daha kontrollü olur. Ancak burada önemli olan nokta kişinin tedavi olmaya istekli olması ve doktoruyla hissettiği ya da yaşadığı her şeyi açık bir şekilde paylaşmasıdır. Bu şartlar altında fobilerin tedavi edilmesi ve kişinin normal yaşantısına geri dönmesi mümkündür.