Bireyler hayatları boyunca pek çok kez acı verici olaylara, başarısızlıklara ve olumsuzluklara maruz kalmaktadır. Bu baş edilmesi güç olaylara karşı gösterdikleri sağlıklı tutum günümüzde pozitif psikolojinin genel konularındandır. Bu bağlamda pozitif psikolojide sağlıklı tutumlar olarak sayılabilecek ‘’benlik saygısı, öz yetkinlik ve öz-şefkat’’ kavramı literatürde yer bulmaktadır. Öz-şefkat kavramı, şefkat kelimesinden yola çıkılarak tanımlanmıştır. Şefkat, kendinden başkasının düştüğü durumu yargılamak yerine tüm insanların başına gelebilecek doğal süreçler olarak kabul etmek, başkalarının hatalarını eleştirmeden bu hatalara karşı anlayışlı olabilmeyi içerir. Başkasına şefkat gösterebilen insan, diğer insanların acısını görebilir ve bu acıya yardım etme isteği duyabilir. Şefkat, diğer insanların acılarını empatik, duyarlı ve sevecen bir biçimde karşılayabilme ve herkesin yaşayabileceği bir deneyim olarak görebilme, diğer insanların acılarını kabul edebilme ve bu acılarını azaltabilme isteği duyabilme durumudur. Şefkat durumu acıyı deneyimleyen kişiye karşı yargılayıcı olmamayı, acısını görebilmeyi ve onun acısını kabul etmeyi içerir. Acısını gördüğümüz kişinin sorumluluğunu alma tutumudur. Öz-şefkat kavramı da bireyin bu tutumu kendine gösterebilmesi olarak tanımlanır.Öz-şefkat kavram Doğu psikolojisinde uzun zamandır bulunmakta olsa bile etkileri Batı psikolojisi ile beraber son 10 yıldır yer edinmeye başlamıştır. Doğu kökenli Budist felsefesinde, acı insan yaşamının bir parçasıdır, herkes insan olduğu için acı çeker, acı kaçınılmazdır. Ancak burada önemli olan acıyı düzgün bir biçimde yaşmaktır ve öz-şefkat de acıyı ve zor deneyimleri yaşamanın etkili bir yoludur. Ayrıca doğu kökenli Budist felsefesinde, kişinin başka insanlara karşı şefkat gösterebilmesi için, kendisi için de şefkate sahip olması gerektiğini öne sürmektedir. Öz-şefkat kavramı Neff tarafından geliştirilmiş olup kişinin şefkat duygusunu kendisine yansıtmasını içerir. Neff’e göre öz-şefkat, ‘’Kişinin yetersizlik, başarısızlık, acı duygularını duyumsadığında kendine karşı duyarlı ve sevecen olabilmesini ve deneyimlediği acı veren, onu zorlayan olayların ortak insan deneyimleri ile ilgili olduğunu bilmesi’’ anlamına gelmektedir.
Öz-şefkat kavramı çoğu zaman başka kavramlarla karıştırılabilmektedir. Öz-şefkat, kendine acıma, bencil olma, benmerkezci olma ve merhamet gibi kavramlardan farklıdır. Şefkat duyguları başkalarına yöneltilen ilgi ile doğrudan ilişkili olduğu için kişinin kişisel ihtiyaçlarına başkalarınınkinden daha fazla önem vermesi, bencil ya da benmerkezci olduğu anlamına gelmez. Öz-şefkat kendine acımadan da oldukça farklıdır. Öz-şefkat, acı çekmenin başarısızlığın ve yetersizliklerin insan olmanın bir parçası olduğu için kendimiz de dahil olmak üzere tüm bireylerin bu zorlu yaşam koşullarını ve acılarını yaşamanın normal olduğunu kabul etmektir. Kendine acımak yerine, kendine saygı duymayı ve bu koşulların normal olduğunu idrak etmeyi içermektedir.
Öz-şefkat ile ilgili başka bir karışıklık ise öz-şefkatin bireyleri pasif bir yapıya çekmesinden korkmasıdır. Neff’ göre, kişiler öz-şefkati olması gerektiği gibi benimsemiş ise pasif hale dönüşmezler.
Öz-şefkat bireylerin işlevsiz ve olumsuzluk içeren duyguları ile daha motive bir şekilde başa çıkabilmesini sağlayan özelliklerdendir. Bu bağlamda bireyin yaşadıkları olaylar karşısında eylemsizliğe düşmektense, kibarlık ve cesaretle harekete geçmesini öngörmektedir. Öz-şefkat kavramı içinde tüm insanların kusurlu olduğunu ve bunu kabullenmenin, kendine merhametli olmanın gerekliliği anlamını barındırır.Öz-şefkatli bir tutum benimsemek önemli etkilere sahip olabilecek değişimleri başlatabilir. Örneğin kendimizi zor zamanlarda kabul etmemizi, kendimizi sevebilmemizi, acıyı doğru biçimde deneyimleyebilmemizi, sevgi, umut, iyimserlik, anlayış gibi tutumları geliştirebilmemiz için önemli bir işleve sahiptir. Öz şefkatin Neff’e göre üç alt boyutu bulunmaktadır. Bu bileşenler ‘’öz eleştiriye karşı öz sevecenlik’’, ’’yalıtılmışlığa karşı insanlığın ortak deneyimleri’’ ve ‘’aşırı bütünleşmeye karşı farkındalıktan’’ oluşur. Bu üç alt boyut bireylerin kendi kendilerine şefkat gösterebilen bir zihin çerçevesi oluşturması için etkileşime girer. Öz-şefkati daha iyi anlayabilmek için bu alt boyutlara değinecek olursak.
Öz Sevecenlik: Başarısız olunan bir durum karşısında bireyin kendini aşırı sert ve kırıcı bir biçimde eleştirmemesi, ideal standartlar oluşturarak yenildiğini düşünmeden, kendini yönlendirerek, kendini cesaretlendirme becerisidir. Ayrıca kişinin yakın bir arkadaşına gösterebileceği şefkatli tutumu kendisine gösterebilmesi olarak tanımlanmaktadır.
İnsanlığın Ortak Deneyimleri: Bireyin yaşadığı sıkıntıların ve acıların sadece kendinin yaşamadığının farkında olmasını ve bu acıları başkasıyla paylaşarak acıyı ve suçlama derecesini ve acının sertliğini azaltmasını ifade etmektedir. Yani hiçbir insanın mükemmel olmadığını ve başına gelen olayları herkesin başına gelebilecek olaylar olarak görmesiyle deneyimlediği acı nedeniyle çevresiyle bağını koparmaz, acı ile aşırı derecede özdeşleşmez aksine acı ile arasına belirli bir mesafe koyabilir.
Farkındalık: Kişinin yaşadığı başarısızlıkları göz ardı etmek yerine yüzleşerek, açıkça görmesini ifade etmektedir. Olumsuz duygu, düşünce ve olaylardan kaçmak yerine bilinçli bir biçimde yaşamamız bize kendimizi daha iyi hissettirir.
Şimdiye kadar öz-şefkat üzerine yapılmış araştırmaların sonuçlarına göre; öz-şefkat düzeyi yüksek olan kişiler başarılarını ve becerilerini başkalarıyla karşılaştırmazlar, deneyimlerinin kendilerine ait olduğunun farkındadırlar ve hatalı oldukları zaman bunun sorumluluğunu üstlenme eğilimindedirler. Yapılan araştırmalar sonucunda öz-şefkatin, bireyin karşılaştığı olumsuz durumlardan sonra kişinin psikolojik olumlama yapmasını sağladığı bulunmuştur. Öz-şefkat düzeyi düşük olan bireyler öz-şefkat düzeyi yüksek olan bireylere göre genellikle kendilerine karşı daha acımasız bir tutum sergilemektedirler.