Çocuklar İçin Regülasyon



Regülasyon diğer bir adıyla duygu düzenleme , kişide doğuştan gelen bir yetenek olmaktan ziyade doğum sonrası kazanılan ve bakım veren kişinin oldukça etkin rol aldığı bir beceridir. Duygu düzenleme becerisi, yoğun hisler içindeyken dengede kalabilmeyi , kendimize ve çevremize zarar vermeden duygularımızı sağlıklı bir şekilde ifade edebilmeyi kapsar. Aynı zamanda bireylerin hedeflerine ulaşabilmeleri ve sosyal hayata uyum sağlayabilmeleri için duygusal uyarılmanın başlaması, sürdürülmesi ve yönetilmesini içerir. Kişi tüm bunları yaparken, duygu düzenleme stratejilerini kullanır. Duygu düzenleme becerisi çocuklara , duygularını ve tepkilerini daha sağlıklı ifade edebilmelerini ve problemleriyle daha iyi baş edebilmelerini sağlar. Bebekler ilk doğduklarında duygu düzenleme becerisi tekniklerinden yoksun oldukları için ‘’ağlamak’’ kendilerini regüle edebilmeleri için ilk başvurdukları yöntem oluyor. Yaşamın diğer yıllarında ise ebeveyn regülatör görevinde karşımıza çıkıyor. Örnek verecek olursak , çocuk yere düşüp her ağladığında bakım veren kişi kısa zamanda yanına gelip onu teselli ettiği için , sevgisini ve güvenini hissettirdiği için bundan sonraki diğer benzer anlarında çocuk bekleme süresini artık tolere edebiliyor. Çünkü o zaman çocuk için dünya bilinir ve güvenilir bir hale geliyor ve bu durum çocuğun duygu düzenleme becerisi kazanmasında önemli bir adım olmuş oluyor.


Çocukların regülasyonları için yardımcı olabilecek bazı teknikler :


  • Fiziksel temasta bulunun

Sarılın.

Çocuğunuzu bir battaniye ile sarıp sarmalayabilirsiniz ve kucağınızda sallarken ona ninni söyleyebilirsiniz ya da dinlendirici bir müzik açabilirsiniz.

Gıdıklama ve boğuşmanın olduğu oyunlarda regülasyon için değerli yöntemlerden biri.



  • Fiziksel egzersiz yapmasını sağlayın

Çocuğunuzun fiziksek olarak egzersiz yapmasını, hareket etmesini sağlayın.

Doğada yapacağınız uzun yürüyüşler, beraber oynayacağınız zıplamalı oyunlar ve egzersizler çocuğunuzun duygu düzenlemesine yardımcı olacaktır.



  • Duygularını ifade etmesine olanak tanıyın ve rol model olun.

Çocuğunuzun o anda ne hissettiğini, hangi duygular içinde olduğunu ifade etmesine yardımcı olun. Bunun için onu cesaretlendirin. Arkadaşları oyununa katılmadığında ‘’ Seninle oynamamaları seni üzdü, bunu görebiliyorum.. Seninle oynamalarını isterdin. ‘’ gibi ifadelerle onu anladığınızı kelimelere dökün. Bu ona sonraki seferde duygularını daha rahat ifade edebilmesi için cesaret verecektir. Ayrıca sizin de günlük hayatta üzgün hissettiğiniz durumlarda bunu cümlelerle ifade edebilmeniz çocuğunuz

için rol model olacaktır.



  • Birlikte nefes egzersizi alıştırmaları yapın

Nefes , durup düşünmek , sakinleşmek ve regüle olabilmek için bize yardımcı olan en önemli

tekniklerden. Doğru nefes almak, kendimizi regüle edemediğimiz anlarda, öfkeli olduğumuzda duygularımızı düzenlememizde aktif rol oynar.

Çocuğunuz öfkelendiğinde veya yoğun duygular ile boğuştuğu sırada , durup nefesini dinlemesini sağlamak, nefese odaklanmasına yardımcı olmak, birlikte nefes alıştırmaları yapmak duygu regülasyonunda önemli bir nokta.



Yayınlanma: 11.01.2021 19:28

Son Güncelleme: 11.01.2021 19:28

#çocuk #regülasyon#çocuk psikolojisi#gelişim psikolojisi#psikoloji
Psikolog

Zümrüt Yaren

SERT

Uzman Klinik Psikolog

( )( )( )( )( )

Uzmanlıklar:

Travma ve İlişkili Bozukluklar, Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları, Depresyon ve Mutsuzluk
Online TerapiOnline Ter...
süre 50 dk
ücret 700
Yüz Yüze TerapiY. Yüze Ter..
süre 50 dk
ücret 800
Yapay zeka ile, kişiselleştirilmiş destek:
Menta AI
Yapay zeka ile,
kişiselleştirilmiş destek: Menta AI

Şimdi indir, konuşmaya başla

App Store'dan İndirGoogle Play'den İndir
Bunları da sevebilirsiniz...

TOXIC İLİŞKİLER

Zehirli ilişkiler çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir ve kişinin duygusal ve zihinsel sağlığına zarar verebilir. İşte toksik bir ilişkinin bazı belirtileri: Sürekli eleştiri ve olumsuzluk: Partneriniz sizi sürekli eleştiriyor, başarılarınızı küçümsüyor veya yalnızca kişiliğinizin olumsuz yönlerine odaklanıyorsa, bu toksik bir ortama yol açabilir.Kontrol ve manipülasyon: Partneriniz hayatınızın her yönünü kontrol etmeye çalışırsa, bu toksik bir ilişkinin işareti olabilir. Ayrıca istediklerini elde etmek için suçluluk duygusu uyandırma veya gaslighting gibi manipülasyon taktikleri kullanabilirler.Güven ve saygı eksikliği: Partneriniz size güvenmiyorsa veya sınırlarınıza saygı duymuyorsa, bu toksik bir ilişkiye yol açabilir. Duygusal ve fiziksel taciz: partneriniz, isim takma veya tehdit etme gibi duygusal taciz veya vurma veya itme gibi fiziksel tacizde bulunursa, bu, toksik bir ilişkinin açık bir işaretidir.Sürekli dram ve çatışma: İlişkiniz sürekli dram ve çatışma ile karakterize ediliyorsa, bu bir toksiklik işareti olabilir. Bu, küçük meseleler üzerindeki kavgaları, patlayıcı tartışmaları veya barışma ve ayrılma döngüsünü içerebilir.Zehirli bir romantik ilişki, eşlerden birinin veya her ikisinin, duygusal veya fiziksel zarara yol açan, zararlı, kontrol edici veya manipülatif davranışlarda bulunduğu ilişkidir.Toksik bir ilişki içinde olduğunuzu düşünüyorsanız, yardım ve destek aramanız önemlidir. Bu, güvenilir bir arkadaş veya aile üyesiyle konuşmayı, terapi aramayı veya aile içi şiddet yardım hattı veya destek grubuyla iletişime geçmeyi içerebilir. Unutmayın, sağlıklı ve sevgi dolu bir ilişki içinde olmayı hak ediyorsunuz ve sizin için mevcut yardım var.Zehirli bir ilişki içindeyseniz, ilk adım ilişkinin sağlıksız olduğunu ve size saygı ve nezaketle davranılmayı hak ettiğinizi kabul etmektir. İlişkinin toksik olduğunu kabul ettikten sonra atabileceğiniz birkaç adım vardır:Sınırlar belirleyin: Eşinize hangi davranışların kabul edilemez olduğunu ve neye müsamaha göstermeyeceğinizi bildirin. İletişiminizde net ve kararlı olun ve sınırlarınıza bağlı kalın.Destek arayın: Destek için arkadaşlarınıza, aile üyelerinize veya bir terapiste ulaşın. Konuşacak birine sahip olmak, duygularınızı işlemenize ve ilerlemek için bir plan yapmanıza yardımcı olabilir.Danışmanlığı düşünün: Eşiniz istekliyse, ilişkiniz üzerinde çalışmak için birlikte danışmanlığa gitmeyi düşünün. Nitelikli bir terapist, ilişkinizdeki sorunları belirlemenize ve çözmenize yardımcı olabilir.İlişkiyi sonlandırın: Toksik davranış devam ediyorsa ve partneriniz değişmek istemiyorsa, ilişkiyi bitirmenin zamanı gelmiş olabilir. Bu zor bir karar olabilir, ancak bazen kendi iyiliğiniz ve güvenliğiniz için gereklidir.Zehirli ilişkiler ve ortaklar, duygusal olarak tüketebilir ve refahınız için zararlı olabilir. Toksik bir partner veya ilişkinin bazı yaygın belirtileri şunlardır:Saygı eksikliği: Toksik bir partner, sınırlarınıza, fikirlerinize veya hislerinize saygısızlık edebilir. Sizi küçük görebilir, eleştirebilir ya da kendinizi aşağılık hissetmenize neden olabilirler.Kontrol ve manipülasyon: Toksik bir partner, davranışınızı kontrol etmeye veya yapmak istemediğiniz şeyleri yapmanız için sizi manipüle etmeye çalışabilir. İstediklerini elde etmek için suçluluk duygusu, tehditler veya başka taktikler kullanabilirler.Sahtekârlık: Toksik bir partner yalan söyleyebilir veya sizden sır saklayabilir, bu da ilişkideki güveni aşındırabilir.Kıskançlık ve sahiplenme: Toksik bir partner, kiminle vakit geçireceğinizi veya ne yaptığınızı kontrol etmeye çalışarak kıskanç veya sahiplenici olabilir.Duygusal veya fiziksel istismar: Aşırı durumlarda, toksik bir partner, zihinsel ve fiziksel sağlığınız üzerinde kalıcı etkileri olabilecek duygusal veya fiziksel istismara girebilir.Toksik bir ilişki içindeyseniz, sağlığınızı korumak için adımlar atmanız önemlidir. Bu, sınırlar koymayı, arkadaşlardan veya bir terapistten destek almayı veya gerekirse ilişkiyi bitirmeyi içerebilir. Unutmayın, tüm ilişkilerinizde saygı ve nezaketle davranılmayı hak ediyorsunuz.Sağlıklı ilişkiler karşılıklı saygı, güven, iletişim ve destek üzerine inşa edilir. İşte sağlıklı bir ilişkinin bazı temel özellikleri:Saygı: Her iki taraf da birbirlerinin sınırlarına, görüşlerine ve duygularına saygı duyar. Birbirlerine nezaket ve anlayışla davranırlar.Güven: Her iki ortak da birbirine güvenir ve iletişimlerinde açık ve dürüsttür. İlişkide kendilerini güvende hissederler ve yargılanma korkusu olmadan düşüncelerini ve duygularını paylaşabilirler.İletişim: Her iki taraf da etkili ve açık bir şekilde iletişim kurar, ihtiyaçlarını ifade eder ve birbirlerinin bakış açılarını dinler. Çatışmaları yapıcı ve saygılı bir şekilde çözebilirler.Destek: Her iki ortak da birbirlerinin hedeflerini ve isteklerini destekler. Büyümek ve gelişmek için birbirlerini cesaretlendirirler ve zor zamanlarda duygusal destek sunarlar.Bağımsızlık: Her iki taraf da kendi çıkarlarını ve arkadaşlıklarını ilişki dışında sürdürür. Birbirlerinin bağımsızlık ve özerklik ihtiyaçlarına saygı duyarlar.Sağlıklı bir ilişkide, her iki taraf da kendilerini değerli, desteklenmiş ve saygı duyulmuş hisseder. Hem bireysel olarak hem de bir çift olarak büyüyebilir ve gelişebilirler. Sağlıklı bir ilişki içindeyseniz, onu açık iletişim, güven ve karşılıklı saygı yoluyla beslemeye devam etmeniz önemlidir.Sağlıklı bir ilişki kurmak ve sürdürmek, her iki partnerin de çaba göstermesini gerektirir. Sağlıklı bir ilişkiyi desteklemek için yapabileceğiniz bazı şeyler şunlardır:İletişim: İlişkinizde iletişimi bir öncelik haline getirin. Birbirinize karşı açık ve dürüst olun, ihtiyaçlarınızı ve duygularınızı ifade edin ve birbirinizin bakış açılarını aktif olarak dinleyin.Saygı: Partnerinize saygı ve nezaketle davranın. Sınırlarına, görüşlerine ve duygularına saygı gösterin. Onları eleştirmekten veya küçümsemekten kaçının.Güven: Dürüst, güvenilir ve güvenilir olarak ilişkinizde güven oluşturun ve sürdürün. Partnerinizden yalan söylemekten veya sır saklamaktan kaçının.Kaliteli zaman: İkinizin de keyif aldığı şeyleri yaparak birlikte kaliteli zaman geçirin. Bu, daha güçlü bir bağlantı kurmanıza ve yakınlığınızı derinleştirmenize yardımcı olabilir.Destek: Birbirinizin amaçlarını ve özlemlerini destekleyin. Tutkularınızın ve hayallerinizin peşinden koşmak için birbirinizi cesaretlendirin.Uzlaşma: Uzlaşmayı öğrenin ve çatışmaların üstesinden yapıcı ve saygılı bir şekilde gelin. Her iki ortak için de işe yarayan çözümler bulmaya odaklanın.Unutmayın, sağlıklı bir ilişki kurmak zaman ve çaba gerektirir. Güçlü ve tatmin edici bir ilişki kurmak için açık bir şekilde iletişim kurmak ve bir ekip olarak birlikte çalışmak önemlidir.Unutmayın, herhangi bir ilişkide kendi sağlığınıza ve güvenliğinize öncelik vermeniz önemlidir. Taciz edici veya tehlikeli bir durumdaysanız, aile içi şiddet yardım hattına ulaşın veya kolluk kuvvetlerinden yardım isteyin.

SINAV KAYGISI MI YAŞIYORSUN?

Stres hayatımızda olağan ve bizi tehlikelere karşı tetikte tutan bir etmendir. Günlük rutinimizde ara sıra yaşadığımız endişe, duyduğumuz kaygı normal olarak nitelendirilse de bu durumu kontrol etmekte zorluk çekebiliyoruz. Kaygıyı kontrol etmek için çabalarken zihnimizde oluşan olumsuz, çarpık düşünceler ya da bedenimizin verdiği tepkiler işlevselliğinizi etkileyecek şekilde kendini gösteriyorsa kaygı bozukluğu yaşıyor olabilirsiniz.Kaygıyı korkudan ayırmak gerekmektedir. Korku, kaygının daha yerleşik bir biçimidir. Korku yaşanan ortamda, gerçekçi bir fiziksel tehdit söz konusudur. Örneğin; ayıdan kaygılanmayız, korkarız. Bunun aksine, kaygı yaşanan durumlarda yorumlara dayalı, benliğe yönelik soyut bir tehdit vardır. Bilgimizin sınandığı sınavlardan korkmayız, kaygılanırız. Tüm bunlara ek olarak, korkunun kaynağını biliriz, ancak kaygının kaynağı belirsizdir, biz sadece bildiğimizi zannederiz. Korku, kaygıdan daha kısa sürelidir. Yani, korku duygusuna vesile olan durum ya da obje ortadan kalktığında kişi rahatlar. Fakat kaygı daha genel bir durumdur, belisizliğe dayalıdır ve uzun süre devam eder.Sınav kaygısının bazı durumlarda otoriteyle çatışma gibi ciddi dinamik nedenleri olabilmektedir. Bireyin güven duygusunun arttırılması, kendinin önemli, başarılı ve değerli görmesi, rahatlıkla başarabileceğini düşünmesi gerekir. Bunu aile ve sosyal çevre desteği ile sağlayamıyorsa uzman desteği alınmalıdır.Sınav Kaygısının Nedenleri·Başarılı Olma Baskısı,·Özgüven Eksikliği,·Aile Tutumları,·Mükemmeliyetçi Bakış Açısı,·Zaman Yönetimi Problemi,·Sınav Tecrübesinin Olmaması,·Sosyal Çevre Baskısı,·Değerlendirme Ölçütleri,·Sınav Sonuçlarının Geleceğe Etkisi,·Olumsuz Deneyimler,Sınav Kaygısı Yaşadığımız Nasıl Anlaşılır?Sınav kaygısını 4 farklı şekilde inceleyebiliriz.1.Fiziksel Belirtiler·Terleme ile beraber görülen vücutta titreme·Mide bulantısı·Karın ağrısı·Nefes alıp vermede güçlük yaşama·İdrar yolu ve boşaltım problemleri,·İştahta artış veya iştahta azalma·Kalp çarpıntıları·Baş ağrısı2.Duygusal Belirtileri·Sinirlilik ve ani gergin tepki verme hali·Huzursuz hissetme·Öfke veya ağlamanöbetleri ·Umutsuzluk·Karamsarlık ve depresyon hali·Özsaygı ve eksikliği3.Davranışsal Belirtileri·Uykusuzluk yaşama veya aşırı uyuma hali·İştahta artış veya azalma·Sınavdan kaçınma veya sınavla ilgili sorumlulukları erteleme·Normalinden çok daha fazla çalışmakBilişsel Belirtileri·Sürekli şekilde zihinde dolaşan olumsuz düşünceler·Başarısızlık yaşayacağına dair endişe ve telaş hali·Dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon güçlüğü·Sınavla ilgili felaket senaryoları kurmaSınav anında ya da sınav öncesinde stresi yönetemezsek yapabileceğimiz soruları dahi yapamayacak duruma gelebilir elbette ki bu tüm performansımızı etkileyebilir. Bu yüzden sınav stresi yönetebilmek; ders çalışmak kadar önemlidir çünkü ne kadar ders çalışırsak çalışalım stresten kaynaklı bir tutulma yaşarsak gerçek performansımızı sergileyemeyiz. Bu kaygıyı yaşamak normal olduğu gibi bizi engellemeden, etkisi altına almadan kontrol etmenin birçok yolu vardır. Bu makalemde size sınav kaygısını kontrol altında tutmak için uygulanan bedensel ve zihinsel birkaç kolay ama etkili teknikten bahsedeceğim. 1.BEDENSEL TEKNİKLERa.Nefes EgzersiziStres anında vücudumuzda oluşan el titremesi, terleme, kalp çarpıntısı, hızlı hızlı nefes alıp verme, mide ya da bağırsak problemleri gibi belirtiler doğal tepkilerdir. Böyle bir durumla karşılaştığınızda ‘neden bana böyle oluyor’ diye düşünmeyin ve kendinizi çaresiz hissetmeyin bu duruma bir anlam veremediğimizde etkisini daha büyük hissetmeye başlarız. Bu tepkiler çok normal ve kontrol altına almak da mümkündür.İlk olarak kaygıyı yatıştırmanın en kolay ve en kısa yolu nefesimizi kontrol altına almaktır. Stres anında yüzeysel ve kısık kısık nefes almaya başlarız ve nefesimiz yeterli düzeyde olmaz. Eğer nefesimizi derinleştirmeye yavaşlatmaya başarırsak dakikalar içinde bedenimizdeki gerginliğin yatışmaya başladığını görürüz. Peki nasıl yapacağız?1.Burnunuzdan 4 saniye derin bir şekilde nefes alın.2.2 saniye nefesinizi tutun3.6 saniye de nefesi ağzınızdan nefesi verin.b.Kelebek Kucaklaması Sınav anında stres yaşamaya başladığınızda nefes egzersizi ile uygulayabileceğimiz bu teknik sağ ve sol beynimizi uyarır ve beynimize ‘sorun yok’ sinyalini gönderir. Yapması kolay etkisi ise büyük olan bu teknik şu şekildedir.1.Sağ eliniz ile sol kolunuzu, sol elinizle sağ kolunuzu göğsünüzü kapatacak şekildetutun.2.Daha sonra önce sağ elinizle sol kolunuza, sonra sol elinizle sağ kolunuza hafifçe vurun.3.İki dakika boyunca tekrarlayın.c.Dik Dur ve GülümseSınav anında çoğumuz masa başında kamburlaşırız. Halbuki kambur oturduğumuzda beyne stres salgılayan hormonları aktive etmiş oluruz. Bu yüzden gergin hissettiğimiz anda dik oturursak ve hafifçe gülümsersek beyne ‘her şey yolunda tehlikede değilsin’ sinyali göndermiş oluruz. Gülümsediğimizde beyinden yüzümüze uzanan sinirler bizi olumlu şekilde etkiler.2.ZİHİNSEL TEKNİKLER a.Odak DeğiştirmeSınavda strese girmemizin en temel sebebi aslında ‘ya başaramazsam’korkusudur. Bu durumda kendimize yapabileceğimiz en büyük iyilik ‘ya başaramazsam’ düşüncesinden odağımı ‘başaracağım ve başardığım da ne olacak’ düşüncesine kaydırmak olacaktır. Olumsuz düşünce yerine olumlu düşünceyi getirdiğimizde sınav kaygısını en temelinde olan başarırsak düşüncesini bertaraf etmiş oluruz.b. Düşünce Hatalarını Fark Et.·Bu sene sınav çok zor olacakmış.·Bu sınavda başarılı olamazsam mahvoldum.·Kesin yapamayacağım.Bu ve bunun gibi düşünce hatalarını fark ettiğinizde hemen bir kağıda yazın ve karşısına bu düşüncenin benim hayatıma zararı ve negatif etkilerini ekleyin. Daha sonra bu düşünce hatalarının yerine koyabileceğiniz daha akılcı, rasyonel, sağlıklı ve olumlu düşünce ne olabilir bunu yazın. Örneğin;·Hayatın sonu değil.·Hayat bir sınavdan ibaret değil.·Bu sınavın bir telafisi var.Hayatımızda stresten, kaygıdan kaçmak pek de mümkün değildir bunun yerine onu kontrol altında tutmayı başarırsak hem istediğimiz performansı sergileyebilirhem de duygularımızın hissettiklerimizin farkında olmaya başlarız. Eğer bu durum ile ilgili sorun yaşıyor ve baş etmekte zorlanıyorsanız psikolojik destek almaktan çekinmeyin, Unutmayın ki yalnız değilsiniz. Psikolog Emine SIKAN
Emine SIKAN 04.08.2024

Sorumluluk Bilinci Nasıl KAZANDIRILIR?

Türk Dil Kurumu’nun tanımına göre sorumluluk,‘’kişinin kendi davranışlarının sonucunu üstlenmesi’’ olarak ifade edilmektedir. Yani kişi kendi eylemlerinin ortaya çıkardığı durum ile yüzleşebilmeli ve bu durumunun sonuçlarını kabul etmelidir. Bu tanımdan yola çıktığımız zaman ödevini yapmak istemeyen yatma saati gelmiş olmasına rağmen ödevini hala tamamlamamış olan bir çocuk karşısında aile üyeleri okula ödevini yapmadan gitmemiş olsun diye çocuğun yapması gereken ödevi söylene söylene de olsa yapmalı mı? ELBETTE Kİ HAYIR!Bunun yerine çocuğa yatma saatine kadar, yapması gereken bir ödevin olduğu hatırlatılmalı ve yapıp yapama tercihi ona bırakılmalıdır. Tercih çocuğa bırakılmalıdır ki okula gidip okulda ödevini yapmamış bir öğrenci olmanın sonuçları ile yüzleşebilsin ( DİKKAT: Kastedilen sonuçlar ağır bir ceza ya da öz-güven kırıcı bir konuşma kesinlikle olmamalıdır! )ve sorumluluk bilincini kazanabilsin.Çocuğa Sorumluluk Bilinci Kazandırmanın 7 Adımı !Çocuklara sorumluluk bilinci kazandırma sürecinde ne yapılmalı?,Ne yapılmamalı? Doğru olan ve yapılması gereken şeyler nedir?, Yanlış olan ve azaltılmasıve yapılmaması gereken şeyler nedir? şeklinde sorulara sizde sahipsenizve bu sorulara cevap arıyorsanız aşağıda yer alan 7 adımı lütfen dikkatlice okuyun ve uygulamaya gayret edin.1.Rol Model Olduğunuzu Unutmayın !Eğer evde sorumluluklarını yerine getirmeyen, sürekli bu sebepten tartışan bir anne-baba var ise o çocuk için sorumluluklarını öğrenme süreci daha uzun ve zor olabilir.Unutmayın ki çocuklar söylediklerinizden ziyade yaptıklarınızı yapma eğilimindedir. Çocuğunuza kitap okuma bilinci kazanması için ya da ödevlerini yapabilmesi için kitap okuması gerektiğini söylüyor ama siz hiç kitap okumuyorsanız ya da çocuğunuz sizi hiç kitap okurken görmüyorsa bu isteğinizi gerçekleştirmiyor olacaktır.Sizler çocukların en önemli rol modelleri olarak sorumluluk bilinci kazandırma sürecinde de onlara örnek oluyor olmalısınız.2.Tutarlı ve Kararlı Olun !Sorumluluk bilinci oluşturma sürecinde anne ve baba tutarlı olmalıdır ve aynı şekilde davranmalıdır. Ebeveynler arası tutarsızlık olursa çocuğun sorumluluklarını öğrenmesi süreci zedelenecektir. Örneğin, çocuğun okula giderken çantasını taşıması gerektiği, çantasının onun sorumluluğunda olduğu söylenmesine rağmen annesi ile okula gittiği zaman annesi onun yerine çantasını taşıyor ama baba ile okula gittiği zaman çantasını çocuk taşıyorsa çocuk için kafa karışıklığı oluşacak ve sorumluluklarını öğrenme süreci zedelenecektir.3.Telafi Eden Olmayın!Çocuklar istisnaları çok severler ve bir kez olsun yakaladıkları o istisnanın peşine düşüp tekrarlatmak için uğraşırlar. Eğer odasını toplaması kendi sorumluluğunda olan bir çocuğun odası eve misafiriniz gelecek diye çocuğun kendi odasını toplaması beklenmeden toplanmış olursa ya da misafirliğe gidilebilmesi için çocuğun ev ödevleri onun yerine hızlıca ebeveynleri tarafından yapılırsa çocuk bir açık kapı yakalamış olacaktır. Bu istisnalar küçük ve önemsiz gibi görünse de çocuklar için sorumluluk bilinci kazanımı açısından yıpratıcı hatalı davranışlar olarak görülmelidir.4.Aile Sohbet Günleri Yapın ve Plan Listesi Oluşturun !Aile sohbet günleri yapmalıdır ve bu sohbet zamanlarında hem sizin çocuğunuzdan beklentileriniz hem de onun sizden ebeveynleri olarak istekleri dile getirilmelidir. Aile içi işler için bir düzeni oluşturulmalıdır. Bu sohbet ortamları çocuklarınız için geliştirici, öğretici özgüven kazandırıcı, sevildiği ve önemsendiği hissinin kazanabilmesi için çok önemli olmanın yanında sorumluluk bilinci kazandırılması içinde destekleyici olan bir adımdır.5.Ev İşleri İçin Yaşına Uygun Sorumluluklar Verin !Aile sohbetlerinde oluşturduğunuz aile içi işler düzeninde çocuğunuza da yaşına uygun olan küçük küçük sorumluluklar veriyor olun. Örneğin, okula giden çocukları sabahları siz giydirmeyin, bırakın üstü başı tam olmasa da o giyinsin, yemeğini siz yedirmeyin bırakın o döküyor olsa da kendisi yesin. Daha büyük yaş için odasını siz toplamayın bırakın odasının düzeni ve sorumluluğu onun olsun, yemek hazırlarken yardım istemeyin, sorumluluğunda olduğunu önceden aile konuşmaları ile belirlediğiniz şeyleri yapmasını söyleyin. Tabakları götürmek, çatal, kaşık hazırlamak ve benzeri işler gibi.6.Teşvik Edin !Bireyin harekete geçebilmesi, başlayabilmesi,ilk adımı atabilmesi için o konuyu yapmaya dair güdüsünün olması gerekmektedir. Yani, ancak iç ya da dış motivasyona sahip olan birey harekete geçmektedir. Bu sebeple, çocuk ve ergenlerin sorumluluklarını alması, gereken harekete geçebilmesi için motive edilmeye, teşvike ihtiyacı bulunmaktadır. Bu bazen aile ile oynanacak bir oyun, bazen beraber izlenecek bir film, bir aferin sözcüğü ya da tebrik, sarılma, başını okşama, program listesi oluşturma ve uyulduğu takdirde bir ödül verilmesi ve benzeri şeyler olabilir. Ancak burada önemli olan ve dikkat edilmesi gerek husus teşvikin maddi değerden ziyade manevi değeri içeriyor olması ve zamanla azaltılarak artık bireyin sorumluluklarını içselleştirebilmesine olanak tanınabilmesidir.7.Sabırlı Olun !Yeni bir oluşum, öğrenme, farkındalık ve gelişim süreçlerinde en önemli olan şey SABIRLI OLMAKtır. Kimsenin elinde sihirli bir değneğinin olmadığı ve birden inanılmaz değişimleri gerçekleştiremeyeceği UNUTULMAMALIDIR. Tüm bu süreçler ekip işidir,tutarlılık ve sabır gerektirmektedir. Sabır ile gidilmeli ve hedeflenen yere varılabilmesi için koşulmadan adım adım ilerlenmesi gerektiği hatırlanmalıdır. Çocuğunuza yaşının üstesinde ve alışmadığı kadar çok sorumluluğu birden yüklemek ya da birden sorumluluk bilincine sahip olmasını beklemek yanlış olacaktır. Yavaş ama emin adımlar ile gidildiğinde varılması istenilen yere varmak çok daha olası ve güvenlidir. Lütfen sabrınızı kendinizden, çocuklarınızdan ve tüm canlılardan esirgemeyin.Eğer sizlerde ebeveyn olarak çocuklarınıza sorumluluk kazandırma sürecinde zorluk yaşıyorsanız ya da kendiniz için sorumluluk bilinci oluşturmak ile ilgili sorularınız bulunuyor ise benim ile buradan ya da psk.sahinfatmaizel@gmail.com adresi üzerinden iletişime geçebilir ve aklınızdaki soruları sorabilir ve danışmanlık hizmeti almak için randevu oluşturabilirsiniz. Sevgilerimle…FATMA İZEL ŞAHİNPSİKOLOG & AİLE DANIŞMANI