Her insan iş yaşamında çeşitli streslere ve baskılara maruz kalmaktadır. Patron – çalışan ilişki içerisinde olan mevki ve yetki ayrımı bu baskıları daha da yoğunlaştırmaktadır. Belirli dönemlerde çalışan kişi işinden memnun olmayabilir ya da üst mevki de çalışandan sorumlu kişi ya da kişiler çalışanın performansından memnun kalmayabilir. Böyle durumlarda iki taraf da uzlaşarak yollarını ayırma ya da iş değiştirme kararı almaktadırlar. Fakat bazı şirketler özellikle yoğun rekabet içeren firmalar tarafından çalışan kişi sadece baskıya maruz kalmaz. Aynı zamanda üzerinde işi bırakması ve özellikle performans düşüşü yaşaması için üzerinde yıldırma politikası uygulanmaktadır.
Sözcüklerin etimolojik çıkarımları aslında o durumu anlamamıza ve geçmiş yaşamlarda da sözcüklerin bir nebze de olsa aynı çerçevede ki insanlar için geçerli olduğunu bilmek gerekir. Böylelikle içinde bulunulan durum çok daha iyi anlaşılmaktadır. Mobbing kelimesinin kökenine bakacak olursak, İngilizcede şiddet uygulayan ve zorbalık yapan “çete” anlamına gelen “mob” kelimesinden türediğini görürüz. Günümüzde ise davranışa ve eyleme dönen mobbing sözcüğü, psikolojik olarak yıldırma, pes ettirme, yetersiz ve değersiz hissettirme, rahatsızlık – sıkıntı vermek, psikolojik şiddet anlamında kullanılır. Günlük hayatta birçok durumunda karşımıza çıkar. Ancak iş ve çalışma hayatında daha çok adından söz ettirmektedir.
Diğer yandan şirket bir çalışanı belirli bir sebep göstermeden işten çıkarınca tazminat (işten çıkarma parası) ödemesi gerektiği için genellikle çalışanı istifaya zorlamaktadır. Mobbing aslında bir sömürü sistemidir. İş hayatında kişinin kar uğruna emeğinin sömürülmesi ve daha sonra zarar getirmeden bırakılmasıdır. Lakin bunu üst mevkiler yapmaz, çalışanın kendi bırakmasını sağlamak için mobbing uygulanır. Üst mevki kişinin çalışanına mobbing uyguladığını anlamak kolay olmayabilir. Yoğun çalışma şartlarında çalışan bu durumu, iş yükünün ve rekabetin stresine yorabilmektedir. Bir kişinin iş ortamında nasıl mobbing uyguladığına bakacak olursak;
İş veren ya da üst yetkili mobbing uygulamasını bir anda başlatmaz. Yavaş yavaş ve kişinin fark etmeyeceği şekilde yapmaya çalışır.
İlk evrelerde iş beğenmeme, şikayetçi olma, toplantılarda ya da önemli ortamlarda hedef gösterme şeklinde yapılabilmektedir.
İlerleyen zamanlarda ise aşağılama, iş arkadaşlarının önünde küçük düşürme, performansının düşük olduğuna inandırmaya çalışma gibi kişiyi yetersiz hissettirecek durumlar yaratılır.
Şahsa ve karaktere ağır hakaretler içeren konuşmalar yapılabilir.
Çalışan kişinin maaş ödemesi yapılmayabilir.
Ağır şekilde mesai saatlerine bırakılabilir ve çalışana emeğinin karşılığı verilmeyebilir.
Yıllık izinlerin kullanımına engel olunabilir.
Tehdide varan konuşmalar yapılarak kişi yıpratılabilir.
Herhangi bir kurumdan güvence sağlanmadan çalıştırılmaya devam edilebilir.
İlk olarak “yıldırma” adı ile İsveç’te 1984 yılında Heinz Leymann tarafından “İş Hayatında Güvenlik ve Sağlık” raporunda sıklıkla yer verilen durumun 1993’te yine aynı ülkede “İşyerinde Kişilerin Mağdur Edilmesi” kanunu ile ilk kez yasal olarak bir nitelik ve öncülük kazanmıştır.
Doyumsuz bir şekilde işleyen, kapitalizmin baskın olduğu toplumlarda daha çok görülen mobbingin ispatı halinde çalışan yasal haklarını arayarak suç duyurusunda bulunabilir ve mobbingi uygulayan üst yetkili için cezai ve idari işlem uygulanabilmektedir. Ancak çalışanın hukuki işlem başlatmaması için deliller yok sayılıp inkar edilebilir ya da çalışana baskı yaparak bu tutumdan vazgeçirilmeye çalışır. Genellikle dayanamayan çalışanın istifası ile sonuçlanan bu sürecin insan üzerinde yıkıcı etkileri olabilmektedir. Psikolojik şiddetin etkileri iş yerinden ayrılmasından sonra da devam edebilir. Hatta ağır mobbing altında çalışma durumu var ise travmatik etkilere dönüşerek tüm hayatı boyunca bu izleri taşıyabilmektedir.
Mobbing uygulanmış kişi psikolojik şiddetin etkilerini hemen atlatamayabilir. Hatta bu durumu devam ettirse de bitirse de kişi üzerinde ruhsal bozukluğa sebep olacak etkiler bırakabilmektedir. Günlük hayatı da olumsuz bir şekilde etkileyen mobbing kişinin kendini kapatmasına, yetersiz hissetmesine, çaresiz ve yalnız hissetmesine neden olacak davranışlar geliştirebilir. Mobbing sürecinde kişi üzerinde oluşan ruhsal bozukluklara bakacak olursak;
Bu rahatsızlık en fazla görülen etki arasında yerini almaktadır. Kişi yoğun bir şekilde stres ve baskı altında kaldığı için bu durum anksiyete ve kaygı bozukluğuna sebep olabilir. Kişi sürekli tetikte ve korkarak hareket eder. Öyle bir durum olmasa bile devamlı baskı altından kalacağından korkarak yaşar. Kavgalardan, stresli ve üzgün ortamlardan kaçınmak isteyebilir. Aynı zamanda bedensel olarak özellikle iş hayatını düşündüğü zaman çarpıntı, nefes darlığı, baş dönmesi, mide bulantısı, kas gerginliği, kusma ve titreme görülebilmektedir.
Kişi çalışma ortamında ya da ortamdan ayrıldıktan sonra depresyona girebilir. Kendini yetersiz görmeye, verimsiz ve düşük karakterli biri olarak görmeye başlar. Bunun neticesinde de kendini kapatır. Ortamlardan, sosyal çevresinden, aile ve arkadaş ortamından kendini uzaklaştırır. Gelecek hakkında plan yapmayı bırakabilir, derin bir umutsuzluğa düşebilir.
Psikolojinin beden üzerinde oldukça büyük bir etkisi vardır. Ruhsal olarak sıkıntılı dönemlerde kişi de fiziksel rahatsızlıklar da ortaya çıkabilmektedir. Cilt hastalığı, tansiyon hastalıkları ya da çeşitli metabolik rahatsızlıklar kişi de görülebilmektedir. Yoğun ve stresli ortamdan uzaklaştıkça ve kişi kendini iyi hissetmeye başladıkça bu fiziksel hastalıklarda yavaş yavaş ortadan kaybolmaktadır.
Mobbing sonucu en çok başvurulan tepkilerden biri madde kullanımıdır. Yaşadığı anları unutmak, kendini sakinleştirmek ve biraz olsun uzaklaşmak için kişi madde kullanmaya başlayabilir. Lakin alkol, uyuşturucu ve sigara gibi maddelerin uyarıcı etkilerinden dolayı kişi daha fazla zarar görebilir. Bağımlı olabilir ve böylelikle daha fazla ruhsal çöküntü yaşayabilir. Bu yüzden çevresinden destek görmesi, yalnız hissetmemesi son derece önem taşımaktadır.
Kişi ruhsal olarak kötü bir dönemden geçtiği için ileri ki yaşamını etkilememesi adına mutlaka uzman bir kişiyle görüşmeli, ondan tavsiyeler almalı ve gerekirse ilaç – terapi tedavisine başlaması gerekmektedir. Çünkü bu tür durumlarda insan kendi zihninin içinden çıkamaz ve kendini daha da boşluğa sürekler. Bu sürükleme de diğer oluşabilecek ruhsal bozuklukların tetiklenmesine sebep olacaktır. Birçok mobbinge uğramış kişi utancından uzman kişiyle görüşmek istemez. Psikolojik şiddet kolayca kabullenilen bir durum olmadığı için kişi ön evrelerde bunu kendine yediremez. Buna bağlı olarak da uzman kişi ile görüşmekten kaçınabilir. Lakin uzman psikoloğun kişiye vereceği tedavi yöntemi, tavsiyeler ve terapi sayesinde bu süreci kolay bir şekilde atlatabilmektedir. Unutmayın mobbing uygulaması kendini yetersiz ve aşağılık kompleksi olan kişiler tarafından uygulanır. Mobbing uygulayan kişi kendini hor gördüğü için çevresinde olan kişilerin de kendini hor görmesini ve yetersiz hissetmesini ister. Kapital sistemin iş hayatına getirdiği hep var olan ancak son dönemlerde sıklıkla artan mobbing uygulamalarında çalışan olarak hakkınızı aramaktan çekinmeyin.