Birçok açıdan insan hayatını etkileyen ve tüm yaşamına basamak olan ergenlik dönemi, hemen herkesin etkilendiği bir dönemdir. Asabi davranışlarımızın olduğu, sürekli sorguladığımız ve isyan ettiğimiz bir süreç olarak bilinir. Hızlı bir geçiş süreci olduğu ve hızlı bir değişim yaşadığımız için afallamamız, yadırgamamız oldukça normal olan bu dönemde ergenlik çağı depresyonu dediğimiz vakaların görülmesi de sık karşılaşılan bir durumdur.
Çocukluk ve yetişkinlik dönemi arasında, değişim, oluşum, gelişim ve kendini tanıma süreçlerine ergenlik adı verilir. Psikolojik sürecin yanında en önemli fiziksel özelliği de bireyin üreme yeteneğini kazanmasıdır. Bir geçiş süreci olan ve çoğu genç için sıkıntılı olan bu dönem her insan tarafından yaşanır ve 8 ila 11 yıl sürer. Her insanın yaşadığı ve çoğu kimsenin hayatlarında dönüm noktası olan ergenlik çağı çoğu birey için biraz sancılı geçmektedir. Bireyin içinde bulunduğu koşullardan ve geçmiş yaşantısından oldukça etkilenen ergenlik çağında yetişkinlik için ilk hazırlıklar yapılır. Ergenlik çağını etkileyen kişinin hayatında oldukça iz bırakmasına yol açan birçok etken vardır. Bu etkenler şöyledir;
Psikososyal durum,
Ekonomik durum,
Yetiştirilme tarzı,
Geçmiş travmalar (travma sonrası stres bozukluğu),
Ölüm – yas durumları,
Biyolojik faktörler.
Etkenlere bakacak olursak genellikle bir çocuğun ergenliğe girişinde ailesinin ve durumunun baskın bir etken olduğunu görebiliriz. Çünkü çocuk yaşlarda öğrenilen ve şahit olunan tutumlar, davranışlar ya da somut – maddi etmenler, ergenlik çağı zorlaştırabilen ya da kolaylaştırabilen unsurlardır.
Ergenlik belirtileri spesifik olsa da bu davranışların her bireyde farklı bir şekilde ortaya çıktığını görmekteyiz. Örnek verecek olursak, ergenliğin en belirgin belirtisi “sinirlilik ve saldırgan davranışlardır”. Bireyin yetişmiş olduğu koşullara, karakterine ve olaylara bakış açısına göre bu belirti de her kişi de farklı görülecektir. Kimisi bu davranışı, sözel olarak bağırarak gösterir, kimisi de içine kapanmayı tercih edebilir. Bütün bunların yanında ergenliğin birçok belli başlı belirtesi mevcuttur.
Bahsettiğimiz üzere “sinirlilik ve saldırgan davranışlar”,
İçine kapanma,
Sürekli isyan etme,
Anlaşılmadığını düşünme,
Duyguları derinden yaşamak ve anlam yüklemek,
Dikkat eksikliği,
Motivasyon bozukluğu,
Kimlik bunalımı,
Cinsel yönden kendini keşfetme.
İnsan hayatının en önemli evresi olan ergenlik dönemini küçümsemek ya da önemsemek oldukça yanlış bir tutumdur. Çünkü çocukluk döneminden bir anda çıkan ve kendine yeni bir anlam yüklenen birey için bu durum oldukça zordur. Aile ve okul hayatının yanı sıra aynı zamanda kişinin kendini keşfetmeye çalışması, dünyanı tanıması, sorgulaması gibi unsurlarla devam eden bu dönemin doğru şekilde yönetilmesi oldukça önemlidir. Ergenlikte yaşanan gelişim süreçlerinin farkında olunması ve buna göre bilinçli şekilde davranılması hem ergen birey hem de ebeveynler için bu süreci oldukça kolaylaştırmaktadır.
Ergenliğin en önemli gelişim sürecidir. Bu süreçte ergen birey mutlaka doğru yönlendirilmelidir. Bir kişinin kimlik kazanması demek kendin birey olarak kabul etmesi demektir. Sevdiği, sevmediği şeyleri ayırt etmeyi öğrenmesi, doğruyu yanlışı kendi başına seçebilmesi, kendine hedefler koyması, dünyayı tanıması, sürekli kendini ve çevreyi sorgulaması ve buna benzer durumlar kişinin kendi kimliğini kazanmasını sağlar. Bildiğimiz üzere ergenlik kısa bir dönem değildir. Ortalama 11 – 23 yaşları arasında devam eden bu süreçte kişinin kimlik bunalımı yaşaması kaçınılmazdır. Bireyin yaşı büyüdükçe ve kendisi olgunlaştıkça, oluşturduğu fikir kalıpları yıkılacak ve yenisi inşa edilecektir. Sosyal çevrenin değişimi, yeni bilgilerin öğrenilmesi, daha geniş kavrama yeteneği, farklı bakış açıların gelişmesi gibi durumlarda ergen birey zaman zaman bunalıma girerek kendini sorgulamaya ve her seferinde yeni dünyasına alışmaya çalışmaktadır. Bu çok önemli bir değişim ve gelişim sürecidir. Bu yüzden ergen bireyin bahsettiğimiz belirtileri yaşaması çok normaldir.
En önemli gelişim süreçlerinden biri de fiziksel gelişimdir. Ergen birey hızlı bir şekilde fiziksel gelişim gösterdikçe, öncelikle kendine yabancılaşır. Çünkü bu gelişim onun için oldukça beklenmedik bir durumdur ve yadırgama süreci başlar. Sosyal çevreden kaçınır, bol giysiler giyer, kendini göstermez ve saklanma gereği duyar. Daha sonra bu gelişimi merak eder, keşfeder ve anlamaya başlar. Aynı zamanda ergenlik bireyin üreme yeteneğini kazandığı dönemdir. Bütün insanlık ve canlılık için üreme, nesilleri devam ettirebilmek için oldukça önemli bir unsurdur. Fiziksel gelişim sırasında birey kendini keşfederken aynı zamanda kendi cinsel kimliğini de keşfeder. Bu kimliğin keşfedilmesi ve kazanılması ilerde cinsellik ve üreme konularının netlik kazanması açısından oldukça önemlidir.
Bu süreç bireylerin cinsiyetleri itibari ile farklılık göstermektedir. Kadın ve erkek bireylerin fiziksel gelişimleri şöyledir:
Kadın:
Yumurtalıklar yumurta üretimi sonucu adet görme,
Göğüslerin büyümesi,
Vücut hatlarının gelişmesi,
Tüylenme,
Boy uzaması,
Vajinayı keşfetmek,
Cinsel dürtülerin artması ,
Sivilce oluşumu,
Kilo alımı.
Erkek:
Penis gelişimi,
Gece boşalmaları,
Vücut hatlarının belirginleşmesi,
Hızlı boy uzaması,
Sivilce oluşumu,
Kilo artışı,
Penisi keşfetmek,
Tüylenme,
Bıyık ve sakal oluşumu,
Cinsel dürtülerin artması.
Depresyonun psikoloji sözlüğünde tanımı: çöküntü, yoğun üzüntü hali, ilgisizlik ve buna bağlı olarak gelişen duygu – durum bozukluğu şeklindedir. Ergenlik belirtileri ile benzer olan depresyon özellikle genç ve ergen bireyleri oldukça etkilemektedir. Ergen bireyin depresyona girmesi alışılmadık bir durum değildir. Lakin erkenden fark edilmesi ve ona göre önlemlerin alınması bireyin ileri ki yaşamı için travma oluşumunu büyük ölçüde engellemektedir. Sadece fiziksek ve kimliksel gelişim bunalımı ile değil, bireyin yaşı olgunlaştıkça yaşadığı olayların (boşanma, şiddet, aşk ilişkileri, sosyal çevre, vb.) farkında olması, anlam yüklemesi ve daha derinden yaşaması da kişiyi depresyona sürükleyen en önemli etkenler arasında yerini almaktadır. Ergen birey zaten yaşadığı süreç içerisinde oldukça yoğun duygular içerisinde iken depresyon yaşaması durumunda daha ağır belirtiler gösterebilmektedir. İntihara meyilli olma, kendine zarar verme, kendini aşağılama, çevreye zarar verme ve saldırgan davranışlar, kendini tamamen sosyal olarak kapatma, iletişim kurmama gibi ağır etkiler altında kalabilmektedir. Ebeveyn tarafından bu durum ne kadar erken fark edilirse ergen bireyin tedavisi için olumlu sonuçlar doğuracaktır. Böyle bir olay içerisinde mutlaka uzman birinden yardım alınması gerekmektedir. Çocuk ve ergen psikiyatristi ile görüşmeler sağlanabilir. Çocuk ve yetişkinliğin yanı sıra özellikle depresyon içerisindeki ergen bireyle iletişim kurmak oldukça zordur. Çünkü ergen birey kendini dışarıya kapatmıştır. Bu durumun düzeltilmesi için uzman biriyle görüşmek ergenlik çağında olan bireyin bu süreci daha rahat ve travma yaratacak etkilerin daha aza indirgenmesini sağlamaktadır. Genellikle terapi (konuşmaya bağlı ruhsal yardım) ve ilaç tedavi ile çok hızlı bir şekilde sonuç alınabilmektedir. Tedavinin doğru ve erken olması hem aile bireyleri hem de ergen birey için önem taşımaktadır. Bu yüzden çocuğunuzda ya da yakın çevrenizde bu durumları yaşamasından şüphe duyduğunuz ergen birey var ise mutlak uzmana başvurunuz.