Kedi meme'leri sizi gülümsetebilir ama ekranda çok fazla vakit geçirmek ruh halinizi kötüleştirebilir.
İnternet son yıllarda iyice günlük hayatımızın ayrılmaz ve vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Wikipedia'dan Facebook'a kadar çok sayıda uygulama aracılığıyla ders çalışmak, araştırma yapmak, aile üyeleri ve arkadaşlarla iletişimde kalmak gibi çeşitli kullanım alanıyla hayatımızın en önemli ihtiyaçlarından biri artık internet.
İstatistiklere göre dünya nüfusunun %67,9'u internet kullanıyor. Dünya çapında internet kullanımındaki bu artış internet bağımlılığı sorununu da beraberinde getirmiştir. Problemli internet kullanımının bir alt türü olan internet bağımlılığı internetin kontrolsüz, aşırı ve takıntılı kullanımı olup bireyde fizyolojik, sosyal ve duygusal sorunlara yol açmaktadır.
Bağımlılıklar beyinde "ödül merkezi" veya "zevk yolu" olarak bilinen, zevkle ilişkili bölgelerin bir kombinasyonunu harekete geçirir. Etkinleştirildiğinde dopamin salınımı da artar. Literatürdeki çalışmalar Türkiye'deki üniversite öğrencilerinin %13-17,4'ünün internet bağımlılığı sorunu yaşadığını göstermektedir.
İnternet bağımlılığının depresyon, anksiyete, uykusuzluk, düşük benlik saygısı ve zararlı alkol kullanımı gibi psikososyal sorunlara neden olduğu, internet bağımlılığının şiddeti arttıkça depresyon yaygınlığının da arttığı görülmektedir.
İnternet kullanımı ile depresyon arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif bir ilişki vardır, yani internet kullanımı arttıkça depresyon düzeyi de artar, tersi de geçerlidir. İnternet bağımlılığı ile depresyon arasındaki ilişki iki yönlüdür bu da demek oluyor ki aşırı internet kullanımı olan bireyler sıklıkla daha şiddetli depresif belirtilerden muzdariptir, depresif belirtiler ise sorunlu internet kullanımı riskinin artmasıyla ilişkilidir.
İnternet önemli bir boş zaman etkinliği kaynağıdır ve özellikle depresyon yaşayanlar arasında duygusal ve sosyal zorluklarla başa çıkmak için kullanılan bir stratejidir. Kaçış, görevleri ihmal etme, öngörü, kontrol eksikliği ve sosyal kaçınma gibi davranışlar görülebilir. Psikososyal sorunları (örneğin depresyon) olan bireyler, yüz yüze etkileşim yerine çevrimiçi sosyal katılımı tercih edebilirler. Sınırsız ve aşırı internet kullanımı , mevcut depresif belirtilerin alevlenmesine ve yaşam kalitesinin düşmesine neden olabilir.
Çoğu kişi online bağlantı kurmanın yüz yüze bağlantı kurmaya kıyasla duygusal açıdan daha az tatmin edici olduğunu düşünüyor. Araştırmalar, sosyal medyada daha fazla vakit geçiren kişilerin kendilerini daha yalnız hissettiklerini gösteriyor. Bir araştırmada düşük internet kullanıcıları(günde 1 saatten az) yüksek kullanıcılara kıyasla anneleri ve arkadaşlarıyla daha iyi ilişkiler bildirdiler. Aslında hiçbir telefon veya bilgisayar uygulaması bize gerçek hayattaki ilişkilerimiz kadar keyif vermiyor.
Araştırmalar aşırı internet kullanımının depresyonla ilişkili olduğunu gösteriyor ancak hangisinin önce geldiğini bilmiyoruz; depresyondaki insanlar mı internete yöneliyor, yoksa internet mi depresyona neden oluyor? Hangi durum olursa olsun bu bağlantı bize gösteriyor ki zihinsel sağlığımızı önemsiyorsak aşırı internet kullanımından mümkün olduğunca kaçınmalıyız.
COVID-19 salgını nedeniyle dünya çapında birçok hükümet, koronavirüsün yayılmasını önlemek için kamusal hayata birçok kısıtlama getirdi. Sosyallikten uzaklaşmak ve zorunlu tecrit, internet kullanımının artmasının yanı sıra stresin artmasına da katkıda bulundu. Ekran başında vakit geçirmek aynı zamanda hareketsiz bir davranıştır ve yüksek hareketsiz kalma düzeyi de depresyonla bağlantılıdır. Stresi azaltmak için insanlar interneti daha sık kullanmaya başladı ama bu telafi edici mekanizma fazla zihinsel sağlık sorununa neden oldu.
Uyku yoksunluğu, depresyon da dahil olmak üzere birçok zihinsel sağlık durumuyla da ilişkilidir. Yatmadan önce ekrana bakmak melatonini baskılayarak uyku döngülerini bozar. Akıllı telefonlar ekrandan mavi bir ışık yayar ve eğer bunu gece yaparsanız beyninizi hâlâ gündüz olduğu sanar.Mavi ışığı engelleyen gözlük takmak veya direkt yatmadan iki saat önce ekrana bakmayı bırakmak melatonini arttırır ve daha iyi uyumanıza yardımcı olur.
İnternette çok gezinenlerin sıklıkla depresyon yaşamasının bir başka nedeni de kullanıcının sosyal ağdaki arkadaşlarını genellikle daha güzel, mutlu veya daha başarılı olarak algılamasından kaynaklı olabilir. Bilgisayar aracılı iletişimde, özellikle sosyal ağ ortamlarında, insanlar potansiyel hatalarını gizlerken kişisel, mesleki ve diğer niteliklerini abartırlar. Kullanılan filtreler, çekim açıları, photoshop, abartılı makyaj gibi bazı faktörler kişileri olduğundan çok daha güzel gösterebilir ve özellikle kadınlarda kendilerini beğenmeme yetersiz bulma gibi duygular ortaya çıkabilir. Ve bu çok anlaşılırdır. Herkesin güzel, zengin veya mutlu olduğuna dair ilüzyona kapılmak o kadar kolaydır ki hemen hepimiz bu tuzağa kolaylıkla düşebiliriz. O yüzden lütfen kendinizi olduğunuz gibi kabul edin, sevin ve internette gördüklerinizin gerçekliğini ara ara sorgulamayı hatırlayın.