Herhangi bir stres kaynağına maruz kalmanın baş ağrısı, mide bulantısı ve çeşitli hastalıklar gibi olumsuz sonuçlarını hepimiz deneyimlemişizdir. Peki stres kaynaklarının her zaman olumsuz sonuçlara sebep olmadığını söylesek ne derdiniz? Evet, şimdi belki de hiç duymadığınız bir kavramdan bahsedeceğiz: Östres.
Geçmişte maruz kaldığınız stresli durumları düşünün. Bu durumlarla başa çıktıktan sonra kendinizi iyi hissettiğiniz oldu mu? Ya da kişisel gelişiminize katkıda bulunan, performansınızı arttıran ama öncesinde stres yaşadığınız bir olayı hatırlayın. Artık biraz daha mantıklı geliyor değil mi? Olumlu sonuçlarını deneyimlediğiniz bu stresli durumlar aslında birer östres! Üniversitede okurken aldığınız en zor dersin sınavına girmeden önce neler hissetmiştiniz? Muhtemelen sınavı size sıkıntı ve stres veren bir deneyim olarak yorumlamıştınız. Bu yorumlama, girdiğiniz sınavı sizin için olduğundan daha da stresli yaptı. Dolayısıyla korku, endişe gibi duygularla yüzleştiniz ve fizyolojik bir uyarılma yaşadınız. Belki mideniz bulanmaya başladı belki de gözlerinizde bir ağırlık hissettiniz. Ama hepsi geçti ve yaşadığınız bu stresin sonucu olan korku nedeniyle daha çok çalıştınız. En nihayetinde de normalde olandan daha çok şey öğrendiniz ve sınavı geçtiniz.
Elbette maruz kaldığımız her stresli durum her zaman bu şekilde bizim lehimize sonuçlanmak zorunda değil. Fakat stres sayesinde hayatımızın bazı dönemlerinde olumlu sonuçlarla karşılaşmış olduğumuz gerçeğini de görmezden gelemeyiz. Bu sefer de üniversite yıllarınızda grup arkadaşlarınızla yaptığınız ilk sunumu hatırlayın. Yaşadığınız stres nedeniyle daha iyi bir şekilde hazırlanmıştınız. Şimdi de aşık olduğunuz kişinin sizinle ilgili hoşlanmadığı şeylerden bahsettiğini ve bunları düzeltmenizi istediğini düşünün. Siz de o doğrultuda kişisel gelişiminiz için gerekli adımları attınız ve artık daha özgüvenli bir birey oldunuz. Halbuki hayatınızın aşkı size bunları söylerken belki de kendiniz çok kötü ve stresli hissetmiştiniz Demek ki başımıza gelen olayları çok daha farklı bir şekilde yorumlayabiliriz. Bu noktada dikkat etmemiz gereken bir diğer nokta da acele etmemek! Evet, hayatın bize ne göstereceğini bilemeyiz, dünyanın sonu gibi görünen kötü bir olay bir gün sizin şansınız da olabilir. O halde maruz kaldığımız stresli durumlarda bunun farkında varırsak o süreci daha etkili bir şekilde yönetebilir ve sonunda kendimiz için bir fırsata çevirebiliriz. Stres yönetimi ve bunun için gerekli becerileri edinme konusunda kendinizi geliştirmek uzun ve zorlu bir öğrenme sürecidir. Başarmak istedikleriniz, hayalleriniz ve hedeflerinizin olduğu yolda ilerlemeden önce karşınıza çıkabilecek aksiliklerle karşı önlem almak ve motivasyonunuzu sürekli canlı tutmak sizi daha dayanıklı bir birey yapacaktır. Bu dayanıklılığı kazanmak ve stresli durumları nasıl fırsata çevirebileceğinizi öğrenmek için konunun uzmanlarından destek alabilirsiniz.
Stresle mücadele ederken farkında olmanız gereken en önemli noktalardan biri de şu: Kendi hayatınız üzerinde zannettiğinizden çok daha fazla kontrol sahibi olabilirsiniz. Zaten stresle başa çıkmak çevrenizde bulunanlardan birine sizin yerinize yapmasını isteyebileceğiniz bir şey değildir. Fakat günlük hayatımızda yaşadığımız duygulardan sürekli birilerini sorumlu tutmaya o kadar alışmışızdır ki çoğu zaman hissettiklerimizin bilincinde olamayız. Bunun ötesinde karşımızdakine sanki hissettiklerimizi bize zorla dayatmış gibi davranırız. Hayır! Olumlu ya da olumsuz tüm hislerimiz bize ait ve öncelikle bunu kabullenmeliyiz.
Daha önce çevrenizdeki birine kızdığınız bir anı hatırlayın. Şimdi de o anı gözünüzde canlandırmaya çalışın. Kendinizi öfkeli hissetmeden önce tam olarak ne yaşamıştınız? Günün erken saatlerinde neler yapmıştınız ve o gün genel olarak sizin için nasıl geçiyordu? Sinirlendiğiniz kişiyle geçmişteki iletişiminiz ve ilişkiniz nasıldı? Sinirlendiğiniz an verdiğiniz tepki ne olmuştu? Bu tepkiyi ne amaçla vermiştiniz ve sonunda ne oldu?
Defalarca şu tarz cümleler duyduğunuz hatta sizin de benzer şeyler söylediğiniz olmuştur: “Ama beni öyle sinirlendirdi ki kendisi bunun böyle olmasını istedi”.
İşte bu noktada durmalısınız! Hayır, sizi kimse sinirlendirmedi. Siz kendinizin sinirlenmesine izin verdiniz. Davranışlarınızı bir başkasının hareketlerine ya da tavırlarına bağlarsanız kendi davranışınızın kontrolünü de başkasının eline vermiş olursunuz! Sonucu Değiştirebiliriz O halde kendi davranışlarımızın sorumluluğunu alalım. Etrafımızda hareketlerinden ya da konuşmalarından rahatsız olduğumuz birileri olabilir. O kişilerin söylediklerini ya da yaptıklarını değiştirme imkanımız olmayabilir. Ama onların davranışlarına ve söylediklerine karşı verdiğimiz tepki tamamen bizim elinizde! İşte kesin olarak değiştirebileceğimiz bir şey varsa o da kendi davranışlarımız, cümlelerimiz ve tepkimiz. Olayların sonucunu belirleyen de bu değil mi? Şimdi bu bakış açımızı stresle başa çıkma esnasında yaşadıklarımıza genelleyelim. Stresli bir duruma maruz kaldığımızda kan basıncımız ve kalp atış hızımızın artması gibi fizyolojik tepkiler veririz. Ayrıca kaygı ve korku gibi duygular hisseder ve gelecek için endişeleniriz. Peki size tüm bunların çoğunlukla sizin kontrolünüz altında olabileceğini söylesem? Evet, artık kendi hislerinizin sorumluluğunu almaya hazırsınız ve stresin olumsuz sonuçlarının pek çoğunu yaşamak zorunda olmadığınızı biliyorsunuz.
Bu noktada bilmenin yeterli olmadığını, bu doğrultuda harekete geçmeniz gerektiğini de hatırlatalım. Peki neler yapabilirsiniz? Örneğin meditasyon gibi rahatlama tekniklerini düzenli bir şekilde uygulamak ya da doğru bilgilere ulaşmak adına uzmanlara danışmak gerçekten harekete geçtiğinizin ve kendi hayatınızın kontrolünü elinize almaya başladığınızın bir göstergesi. Daha da önemlisi tıpkı stresin olumsuz sonuçlarına maruz kalıp kalmamak gibi bunları yapıp yapmamak da tamamen sizin elinizde! Ama tüm bunlar için zamanım yok dediğinizi duyar gibiyim. Hayır, istediğiniz her yerde rahatlama tekniklerini uygulayabilirsiniz. Önemli olan nokta bu teknikleri doğu bir şekilde uygulamayı öğrenmek ve tekrarlayarak günlük hayatınıza ve rutinlerinize entegre edebilmek! Stresle başa çıkmak için rahatlama tekniklerini kullanırken kaçınmamız gereken durum ise stresi büyük bir hınçla kontrol etmeye çalışmak. Bize stres verecek bir yolu kullanarak stres kaynaklarıyla başa çıkamayız! Sakin ve dikkatli bir şekilde bu teknikleri kullanmalıyız. Ayrıca şayet tıbbi bakım gerektirecek bir durum ile karşı karşıya isek doktorumuzdan da rahatlama tekniklerini kullanacağımıza dair onay almalıyız.
Rahatlama tekniklerini sakin bir şekilde rutinlerimize katmamız gerektiğinden bahsetmiştik. Sakin olmayı ertelemekle karıştırmayın! Bir an önce sağlığımız için bu teknikleri öğrenip uygulamaya başlamak çok önemli. Stres yönetimi için gerekli adımları ne kadar erken atarsak sağlığımızı da o kadar iyi korumuş oluruz. Bilim insanları bir davranış ne kadar sık bir şekilde tekrarlanırsa davranışın o kadar iyi pekişeceğini ve sürdürüleceğini söyler. O halde erken başlamak en iyisi! Şimdi burada gerçekçi bir şekilde kendi hayatımız için bir söz verelim ve bunu stresli bir şekilde değil zevk alarak yapmayı öğrenelim. Bu süreçte uzmanlardan destek almayı ve zaman zaman kendimizi ödüllendirmeyi de unutmayalım.