Hayatımızın pek çok anında maruz kaldığımız en temel durumlardan biri de strestir. Stresli olduğunuz zamanlarda verdiğiniz tepkileri hatırlayın. Kalp atışınız hızlanmıştı ve birdenbire daha çok şey düşünmeye başlamıştınız. İşte bu ve benzeri tepkilerimizi yöneten sinir sistemimiz, stres anında aktif olarak rol alan en önemli yapılarımızdan birisidir. Stres anında vücudumuzda kendiliğinden meydana gelen değişimleri daha iyi anlayabilmek için sinir sistemimize kısaca göz atalım.
Vücudumuzdaki diğer sistemlerde olduğu gibi sinir sistemimiz de içinde pek çok farklı görevlerle ilgilenen alt bölümleri barındırır. Sinir sistemi denince aklımıza ilk gelmesi gereken bölüm, beyin ve omuriliktir. Bunlar merkezi sinir sistemimizi oluşturur. Merkezi sinir sistemi kendisine gelen bilgileri yorumlar ve hem organlara hem kaslara birtakım emirler verir. Bir de çevresel sinir sistemimiz vardır ki bu da merkezi sinir sistemimize gönderilen ve yorumlandıktan sonra da çıkan bilgileri taşımakla görevlidir.
İşte sinir sistemimizde stresten sorumlu olan kısım çevresel sinir sistemimizin bir parçası olan otonom sinir sistemimizdir. Çünkü otonom sinir sistemi düz kasları ve salgı bezlerini kontrol eder. Düz kaslar ve salgı bezleri ise vücudumuzda istemsiz olarak çalışan yapılardır. Dolayısıyla düz kaslar ve salgı bezleri sayesinde vücudumuzun istemsiz olarak yerine getirdiği bazı fonksiyonlar vardır. Kalbinizi istediğiniz zaman durdurup istediğiniz zaman çalıştırabiliyor musunuz? Ne dediğinizi duyar gibiyim. Hayır!
Kalp atış hızı, kan basıncı, vücut sıvılarının miktarı gibi konular vücudumuzda istemsiz olarak yerine gelen fonksiyonlardan bazılarıdır. Bu fonksiyonların otonom sinir sistemi tarafından kontrol edildiğini söylemiştik. Peki otonom sinir sisteminin bunu nasıl başarabildiğini merak ediyor musunuz? Bu sorunun cevabını verebilmek için otonom sinir sisteminin hangi bölümlerden oluştuğuna değinmeliyiz.
Otonom sinir sistemi, birbirine zıt olarak çalışan sempatik ve parasempatik sinir sisteminden meydana gelir. Sizce neden bu iki yapı birbirine zıt çalışıyor? Çünkü hayat olumlu duygular kadar olumsuz duygularla, başarılar kadar başarısızlıklarla, sakin ve huzurlu anlar kadar stresli anlarla da dolu! Dolayısıyla vücudumuz hayatın birbirine zıt karakterli bu akışına uyum sağlamış gibi görünüyor!
Sempatik sinir sistemimiz enerji harcamakla ilgili iken parasempatik sinir sistemimiz tam tersine bu enerjiyi korumakla görevlidir. Örneğin solunum hızınızdaki artış sempatik sinir sistemi, solunum hızınızdaki düşüş ise parasempatik sinir sistemi tarafından yerine getirilir.
Sinir sistemiyle ilgili genel bir bilgiye sahip olduğumuza göre artık vücudumuzun strese karşı verdiği tepkiye bakabiliriz. Herhangi bir stres kaynağına maruz kaldığınızda sempatik sinir sistemi vücudunuzun pek çok noktasında pek çok farklı tepkilerin ortaya çıkmasına neden olur. Bunlardan bazılarını sıralayalım:
- Kalp atış hızı artar.
- Kalp daha güçlü bir şekilde kasılır.
- Kalpteki atardamarlar genişler.
- Göz bebekleri büyür.
- Bronş tüpleri büyür.
- İskelet kaslarının dayanıklılığı artar.
- Karaciğerden glikoz salınır.
- Zihinsel aktivite de artış meydana gelir.
- Bazal metabolizma hızı önemli ölçüde artar.
- Tükürük salgısında azalma meydana gelir.
- Bağırsaklardaki salgılarda azalma meydana gelir.
Acil durumlarda meydana gelen bu ve bunun gibi fizyolojik değişimler sayesinde bireyler normalde yapamayacakları tarzda sahip oldukları becerileri gösterebilirler. Ani tepki vermemize neden olan herhangi bir stres kaynağı etkisini yitirdiğinde ise parasempatik sinir sistemimiz rahatlamamızı sağlayarak bizi eski, normal halimize döndürür. Şimdi de parasempatik sinir sisteminin vücudumuzda meydana getirdiği değişimlere kısaca göz atalım:
- Göz bebekleri küçülür.
- Tükürük salgısında artış meydana gelir.
- Kalp atış hızı azalır.
- Bronş tüpleri küçülür.
- Bağırsaklardaki salgılarda artış meydana gelir.
Görüldüğü üzere pek çok açıdan sempatik sinir sistemiyle parasempatik sinir sistemi birbirine zıt görevleri yerine getirmek için çalışmaktadır. Biyolojik olarak bizler stresli olduktan sonra rahatlayabilmeyi, üzgün olduktan sonra mutlu olabilmeyi, ağladıktan sonra gülebilmeyi çok iyi bir şekilde becerebilen türleriz. Gün içerisinde aldığımız olumlu ve olumsuz haberlerin her biri bizi duygusal olarak etkileyebiliyor. Hayatın bu çok yönlülüğünü sahip olduğumuz biyolojik arka plandan ayrı düşünemeyiz. İşte sinir sistemimiz maruz kaldığımız her bir duyguya karşılık böylece davranışlarımızı kontrol edebilmemize imkan sağlıyor! Bu kontrolü daha etkili bir şekilde sağlayabilmenin yolu ise bizi doğru şekilde yönlendirecek ve destek olacak uzmanlara danışmaktan geçiyor. Günlük hayatımızda yaşadığımız farklı türden olaylara sadece sinir sistemimiz karşılık vermiyor. Hissettiğimiz duygulardan ve yaşadıklarımızdan etkilenen bir başka bölüm de cildimiz! Peki ama nasıl?
Üniversitede okuduğunuz dönemde sınav haftaları yaklaştığında birdenbire vücudunuzda sivilce ya da akne çıktığı oldu mu? Ya da uzun süredir hiç bu kadar stresli hissetmediğiniz bir iş gününün akşamı eve gidip biraz dinlendiğinizi düşünün. Yataktan kalkıp aynaya baktığınızda birdenbire hiç fark etmediğiniz bir sivilcenin yavaş yavaş ortaya çıktığını gördüğünüz oldu mu?
Elbette bunlar herkes için geçerli senaryolar değil. Fakat yüksek miktarda ve uzun süre bir stres kaynağına maruz kalmanın vücudumuzdaki bir diğer etkisi de ciltte beliren sivilce ya da akne benzeri istenmedik sonuçlar olabilir. Stres ile sivilce arasında her koşulda ve her zamanda geçerli bir ilişki olmasa da cildimiz, vücudumuzun stres karşısında verdiği tepkide belli bir derecede rol oynayabilir. Böyle bir durumda cildin sıcaklığı ve elektrik akımlarını iletme yeteneği etkilenir.
Stresli bir durumla karşılaştığınızda aniden terlemeye başladığınız günleri hatırlayın. Vücuttaki ter artışı elektriksel iletkenliği de artırır ve bu artış galvanometre ile ölçülebilir. Yalan makinesi testini hiç duydunuz mu? Muhtemelen filmlerden aşinalığınız vardır. İşte yalan makinesinin bir görevi de vücudunuzdaki elektrodermal tepkiyi ölçmesidir. Peki bu tepkinin ölçülmesi her zaman doğru sonuca ulaştırır mı? Hayır! Çünkü bazı insanlar duygularını ve tedirginliğini diğerlerinden daha iyi kontrol edebiliyor. Yalan söyleme konusunda becerikli birinin elektrodermal tepkisinin, bu konuda deneyimsiz olan masum bir insana göre daha düşük olması muhtemeldir.
Stresli bir duruma maruz kaldığımızda cildimizin yüzey sıcaklığında azalma meydana gelir. Çünkü norepinefrin, kol ve bacaklarımızın yüzeyinde bulunan kan damarlarının büzülmesine sebep olur. Stres anında el ve ayak parmaklarınızın aniden buz kestiği oldu mu? İşte bunun nedeni tam olarak stres karşısında cildinizin gösterdiği tepkidir. Ayrıca cildiniz kan damarlarındaki bu daralma nedeniyle eskiye nazaran daha solgun görünebilir. Etrafınızdaki kişilerden stresli geçen günlerinizde “ruh gibi olmuşsun” şeklinde tepkiler aldıysanız belki de artık bu gibi söylemleri dikkate almanızın vakti gelmiştir! Daha akıllıca bir bakış açısı ise gerektiğinde psikolojik destek alma konusunda hazır olmakla ilgilidir. Öyle ki çevrenizdekilerin sizin hakkınızdaki düşüncelerinden daha önemli bir şey, psikolojik destek alabileceğiniz uzmanların bilime dayalı ve gerçeği yansıtan görüşleridir.